10. Bölüm Savaşçı Askerler

37 15 0
                                    

Kan ve Çelik: Kapının Düşüşü

Koçbaşılar, Jack'in askerlerinin ellerinde ağır bir ritimle sallanıyordu. Her darbe, kale kapısının üzerinde yankılanıyor, Luther'in askerlerine umut verirken savunanların içine korku salıyordu. Ancak bu görev, hiç de kolay olmayacaktı. Luther'in surlardan fırlattığı oklar, kaynar yağlar ve taşlar, Jack'in askerlerini sürekli hedef alıyordu. Koçbaşını taşıyan ilk grup tamamen etkisiz hale geldiğinde, yerine hemen yeni askerler getirildi. Bu, durmaksızın devam eden bir fedakârlık ve mücadeleydi.

Ölen Askerlerin Yerlerini Alanlar

Koçbaşını taşıyan askerler birer birer oklarla vuruldukça, geride kalanlar hızla yerlerini dolduruyordu. Her bir asker, görevini tamamlamadan geri dönmemeye kararlıydı. Yaralananlar yerlerini sağlam savaşçılara bırakıyor, ancak ölmeden önce bile koçbaşını bırakmayı reddediyorlardı. Bir asker yere yığıldığında, yanındaki arkadaşı onun görevini devralıyor, hatta iki kat daha fazla güçle kapıya yükleniyordu.

Bu süreçte, surlardan yağmur gibi yağan oklar ve taşlar, Jack'in ordusunu ağır kayıplara uğratıyordu. Her bir ok, bir başka askerin göğsüne ya da başına saplanıyor; her bir taş, taşıyanları ezip geçiyordu. Yine de koçbaşları durmaksızın hareket ediyordu.

Kapının Çatırdaması

Kalenin kapısı, Luther'in en sağlam meşe ağaçlarından yapılmıştı. Çelikle kaplıydı ve yıllarca hiçbir saldırıya boyun eğmemişti. Ancak Jack'in askerlerinin azmi, bu defa başka bir hikâye yazacaktı. Koçbaşının her bir darbesiyle kapı çatırdamaya başladı. İlk başta küçük çatlaklar belirdi, ardından bu çatlaklar genişledi. Kapının menteşeleri yavaş yavaş yerinden oynamaya başladı.

Luther'in askerleri, kapının düşmesini önlemek için içeriden destek kirişleri yerleştirdiler. Ancak, Jack'in ordusu bu engellere rağmen geri adım atmıyordu. Koçbaşını taşıyan askerlerin yorgun kolları ve nefes nefese kalan ciğerleri, kapının son çırpınışlarını hissettikçe daha da güçlenmiş gibiydi.

Kapının Kırılması ve Ağır Bedel

Sonunda, büyük bir gürültüyle kapı paramparça oldu. Ahşap parçaları her yöne saçılırken, Jack'in ordusu savaş naralarıyla kaleye hücum etti. Ancak bu zafer, büyük bir bedelle kazanılmıştı. Jack'in askerlerinin yarısı ya ölmüş ya da ağır yaralanmıştı. Savaş alanı, kanla sulanmış ve cesetlerle dolmuştu. Yaralı askerler, koçbaşını taşımaktan dolayı morarmış ellerini sargılarla bağlarken, ölenler için yas tutulacak bir zaman henüz yoktu.

Jack, ordusunun yarısını kaybetmenin ağırlığını hissediyordu. Ancak, bu mücadele, düşmanlarını alt etmek ve kaleyi ele geçirmek için gerekli bir fedakârlıktı. "Bu, yeni bir başlangıç," diye mırıldandı Jack, kanlı savaş alanına bakarken. "Bunun için savaştık, bunun için bedel ödedik."

Kalenin kapıları açılmıştı, ancak içeride onları bekleyen daha büyük bir direniş olabilirdi. Jack ve askerleri, bu savaşı kazanmak için daha fazla fedakârlık yapmaya hazırdı.





 Jack ve askerleri, bu savaşı kazanmak için daha fazla fedakârlık yapmaya hazırdı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Muazzam SavaşlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin