Sedna Günlükleri: Kan ve Onur
Karanlığın Gölgeleri: Bölüm II---
1. Bölüm: Filiser Kasabasının Çöküşü
Filiser kasabasının halkı, sabahın erken saatlerinde yaklaşan atların sesiyle irkildi. Agartan ve ona bağlı atlı birlikler kasabanın sınırlarına ulaştığında, toz bulutları ardında halkın üzerine çökmüş korkunun habercisiydi. Halk, evlerinden endişeyle dışarı çıktı ve Agartan'ın devasa cüssesiyle ürkütücü siluetini gördü. Yüzündeki öfke dolu ifade, ölüm ve yıkımın habercisiydi.
Agartan, kükreyen bir sesle emirlerini dile getirdi:
"Ya istediklerimi yaparsınız ya da ölürsünüz!"Halkın liderlerinden biri cesaretini toplayarak konuştu:
"Bizden ne istiyorsunuz?"Agartan'ın ses tonu daha da sertleşti:
"Çiftliklerdeki tüm inekleri, peynir, pirinç, buğday gibi her türlü gıda maddesini bize vereceksiniz. Şimdi hemen!"Kasaba halkı dehşetle birbirine baktı. İçlerinden biri karşı çıkmaya cesaret etti:
"Bize ne bırakacaksınız? Biz ne yiyeceğiz, ne içeceğiz?"Agartan'ın öfkesi, kontrol edilemez bir hale geldi. Adamı bacaklarından tutup duvara fırlattı. Adam ağır yaralı bir şekilde yere yığılırken, halkın çığlıkları kulakları doldurdu.
Dört cesur kasabalı, Agartan'a oklarıyla saldırmaya çalıştı. Ancak oklar, onun kalın derisine saplanmadı bile. Agartan, korkutucu bir sesle gülerek üzerlerine doğru yürüdü. Onları tek tek havaya fırlatıp yere çaldı. Ardından baltasını çıkararak etrafa saldırmaya başladı.
Kasaba halkı çığlıklarla evlere kaçmaya çalışıyordu. Ancak Agartan'ın öfkesi dinmek bilmiyordu. Bir evin kapısını tek hamlede parçaladı ve içerideki insanları acımasızca katletti. Kan kokusu kasabayı sarmış, umutsuzluk havası tüm sokakları ele geçirmişti.
Agartan'ın askerleri, kasabanın depolarını ve ambarlarını boşaltıp taşıma araçlarına yüklüyordu. Pirinç, buğday, peynir ve diğer tüm yiyecekler alınmıştı. Agartan, elindeki kanlı baltasıyla askerlerine işaret verdi.
"İşimizi bitirdik. Logom'a geri dönüyoruz!"---
2. Bölüm: Açgözlülüğün İzleri
Yola koyulan Agartan ve askerleri, dağlık bir araziden geçerken durdu. Agartan, kayalıkların arasında bir ceylan gördü. Gözlerini avına dikti ve baltasını fırlatarak hayvanı öldürdü. Adamları bu hareketi şaşkınlıkla izlerken, o kendine ateş yakıp ceylanın etini kızartmaya başladı. Büyük bir iştahla yemeğini yerken, askerlerine dönüp, "Bana bakmayın, bu benim avım," dedi. Hiçbir şey paylaşmadan koca bir ceylanı yiyip bitirdi. Ardından nehirden beş litre su içip derin bir esneme ile tekrar yola koyuldu.
Agartan'ın doymak bilmeyen açgözlülüğü, yalnızca yiyecek ve suya olan açlığıyla sınırlı değildi. Her şeyden daha fazlasını ister, gördüğü her şeyi kendi malı sayardı. Onun için askerleri bile yalnızca birer araçtan ibaretti.
---
3. Bölüm: Koton'un Kanlı Savaş Alanı
Bu sırada, Koton şehrinde Jack ve askerleri, Luther'in ordusuna karşı ölümüne bir savaş veriyordu. Jack, her zamanki gibi liderliğini ve savaş becerisini gösteriyor, düşmanlarının arasından ustaca sıyrılarak kılıcıyla düşmanlarını birer birer yere seriyordu. Ancak düşman ordusu bitmek bilmiyordu. Luther'in askerleri sanki sonsuz bir dalga gibi üzerlerine geliyordu.
Luther, savaş alanının ortasında devasa cüssesiyle duruyordu. Elindeki kalın sopa, her sallandığında bir askerin zırhını parçalıyor, kemiğini kırıyordu. Her hamlesinde kahkahalar atıyor, acımasızca alay ediyordu.
"Burası sizin mezarınız olacak!" diye bağırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Muazzam Savaşlar
Fantasy⚠️Hikayenin çok büyük görkemli ve akılalmaz boyutta olması nedeniyle hikayeme bir süre ara veriyorum 27 ocak 2019 da yazılmışdır Tau ceti gezegeninde geçen Olağanüstü Sıradışı Savaşlar milyarlarca insanın ve farklı ırkların hayatta kalma mücadeles...