❤️15❤️

861 98 14
                                    

David'in söylediği cümleden bugüne bir hafta geçmişti. Bir haftadır her an bu sözü düşünüyordum, artık o kadar çok düşünmüştüm ki rüyalarıma bile giriyordu. Aynı şeyi Carlos söylüyordu, Carlos demişken o her yanıma geldiğin de onu uzak tutmaya devam ediyordum, tam on gündür ayrı tutuyordum kendimi, o günden sonra David ile konuşmak istesem de o da benim Carlos'a yaptığım gibi benden kaçıyordu. Bazen bana aynı şeyi söylüyor, bazende üstü kapalı yeni cümleler söylüyordu.

Dün yanına gittiğim de ikinci defa farklı bir şey söyleyerek "Yapman gereken, umut etmek, inandıktan sonra yapabilirsin, sadece inanman gerek, unutma en güçlü silah zihindir" demişti. İlk söylediği ise 'Bukalemundur ancak korktuğun da kendini değiştiren, dikkatli ol değişime izin verme' demişti.

Düşünüyordum ama elimden bir haftadır hiçbir şey gelmiyordu. Yaptığım tek şey düşünmek, Carlos'tan kaçmak ve David'i kovalamaktı ve ben bu döngüden yorulmuştum.

Carlos ile olan tarafta birimiz vazgeçecektik farkındaydım, David ise o bilmiyorum. Hiç birimiz o konuda bir şey bilmiyorduk.

Omzumu birinin dürtmesi ile kafamı çevirdim. David'ti? Uçak olan bileğime baktı, bunu her konuştuğun da yapıyordu. "Zaman, kısıtlıdır. Senin için daha kısa, kaybedeceksin. Harekete geç dene, hisset, ardından konuş, en büyük zaferlerden biri de duyguya karşı yapılan silahsız zaferdir."

Tam gidecekken kolunu tuttum ve"Ne demek istiyorsun? Anlamıyorum David her gün, her saniye hep düşünüyorum sözlerini ama anlayamıyorum," bileğime baktı.

Ağzını açtı ve"Yolculuklara hazırlıklı olmak iyidir ama siz bu yolculuğa hazır değilsiniz," ardındam gözlerimin içine bakarak "o senden gitmeden sen ona git" bileğime baktım. Uçağın artık bütün ışıkları yanmıyordu, bunu sihirin etkisine bağlasam da bu Carlos'un bana o gün uyumak istediği zamandan beri böyleydi.

Carlos ile mi alakası vardı yaaşdıklarımın ama çok mantıksızdı, hiç bir şeyi yoktu. David'in kolundaki elimi çekmem ile tekrar kaçtı. Hem duyguya karşı yapılan silahsız savaş?

Eve doğru yol aldım, dolu olan kafamı boşaltamak istiyordum ama boşalmıyordu. Ya ben çok gerizekalıydım ya da ortada yine bir sır dönüyordu.

Olaylara baktığım zaman her ne kadar birinci şık elense de ben seçimimi birinci şıktan yana kullanmak istiyordum.

'Vay gerizekalım kıyamam sana, hayatın neden bu kadar zor? Salak şey,' diyen benliğime küfür ettim.

Eve girdiğim de Nyks beni yakaladı ve "Konuşmamız lazım, acil!.." diyerek beni çekiştirmesine izin verdim. Bahçeye çıktığımız da beni yere doğru fırlatması ile anlamsızca bakan gözlerimi, öfke saçan gözlerine diktim.

Kaşlarım çatılı bir şekilde anlamaya çalışırken, Nyks öfke ile bağırarak "Ne yaptığını sanıyorsun gerizekalı!? Biz bir savaşa hazırlanırken Carlos'a çektirdiğin acının Büyücü Konseyine faydasının farkında mısın!? Aptal!.."

Beni ayağa kaldırdı ve bahçenin avlusundaki fıskiyeye fırlattı suyun içine düşerken, fıskiye kırılmıştı. "Ne yaptığını sanıyorsun sen!" diyerek birisi beni kucağına aldı.

Titremeye başladım, benliğim beni ele geçireceğinin sinyalini verirken, Nyks çıldırmışcasına kucağında olduğum kişiye vurmaya başladı. "Akıllanmayacak! Akıllanmayacak! Ne yaptığının farkında değil!.."

"Haddini aşma, bana vurmayı kes aksi halde kendini ölü bulursun" titremem artarken kucağında olduğum kişi saçlarıma küçük bir öpücük kondurdu ve kulağıma Nyks'a seslendiğinin aksine yumuşak bir sesle "Sakin ol"

Melez 2-3 |TAMAMLANDI|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin