YANGIN YERİ

202 10 0
                                    

Uçmayı hayal eden kuş şimdi ölmek üzere...

Bölüm şarkısı: Çağan Şengül; Kırlangıç

Keyifli okumalar...


Artık herşey bitmişti Lavinia için. Birden kulakları sağır edecek kadar şiddetli bir gök gürültüsü yankılanmıştı kulaklarında. bir anda ağlamaya başlamıştı gökyüzü. Yağmur değildi yağan. Çünkü huzur yerine acı vermişti Lavinia'ya. Sanki etine değen asit damlalarıymış gibi yakıyordu tüm bedenini. Halbuki yanan ruhuydu sadece. Ama bu acı öyle büyüktü ki bedeni kül olsa bile yine yanmaya devam ederdi ruhu.

Lavinia hala dinmeyen yağmura inat gözlerini gökyüzüne çevirip tutmaya çalıştığı gözyaşlarını serbest bıraktı. Ve kaderine bir kez daha lanet etti.Yağmur o kadar şiddetliydi ki sanki bugün gökyüzü Arat için ağlıyordu. Hem de çığlık çığlığa...

Bu nasıl bir kader diye geçirdi içinden. Herşeyin bitiğini düşünürken aslında bitişin de bitişi olduğunu öğrenmek...

Renkler öyle ruhsuz geliyordu ki bir anda sanki her yer kapkara olmuştu onun için. Gökyüzü gibi bakan gözleri artık katran karasıydı. Baktığı, gördüğü herşeyi içine çekip siyaha boyuyordu adeta.

Evet dedi içinden Lavinia bu artık bitişin de bitişiydi...

Ardından etrafta silah sesleri yankılandı bir anda. Fakat Lavinia sanki hiçbir şey duymuyormuş gibi tepki vermiyordu olanlara. Sadece içinde tümör gibi hızla büyüyen bir acı vardı. Ve bu acıdan kurtulmak için haykırmak istiyordu nefesi yettiği kadar. Ama yapamıyordu.

Çatışma sırasında çıkan sesler buğulu buğulu geliyordu kulağına. Hareket etmiyordu. Sadece gözlerini Arat'ın bembeyaz olan yüzüne çevirmişti. Çünkü onun kanlar içinde yerde yatıyor oluşu onu daha da güçsüzleştiriyordu.

İçinden sadece dua ediyordu ona bir şey olmasın diye. Çünkü elinden bundan başka bişey gelmiyordu hiç. O iyi olmalıydı. Bu yaşadığı ve nefret ettiği hayatta ondan başka kimsesi yoktu çünkü. Arat onun herşeyi olmuştu. Herkesi...

Gök gürültüsü arasına karışan silah sesleri birden kesilmişti. Lavinia ne olduğunu anlamadan yanında birileri belirdi. Bu kişi Enes' ten başkası değildi. Fakat tek başına gelmemişti. Birden Lavinia'nın yanına çöküp Arat'ın solgun yüzüne baktı. Ardından tedirgin bir şekilde gözlerini yarasına çevirdi. İçinde korku vardı. Ondan başka kimsesi kalmamışken onu da kaybedemezdi.

"Abi ne olur biraz daha dayan kurtaracağım seni."

Daha sonra yanına iki adam gelerek Arat'ı dikkatli bir şekilde ileride duran arabaya taşıdılar.

Lavinia hala kıpırdamıyordu. Sadece olanları dinmek bilmeyen göz yaşları içinde izliyor ve tek bir tepki veremiyordu.

"Yenge acele etmemiz gerekiyor. "

Ardından Enes'in acı dolu sesini duyup bir anda kendine gelerek hızlı adımlarla arabaya doğru ilerledi. O iyi olacak diye geçirdi içinden. İyi olmalıydı. Lavinia'sını bırakıp gidemezdi ona bu kadar ihtiyacı varken. Arka koltuktaki yerini aldığında Arat'ın başını kendi dizlerine yerleştirdi dikkatli bir şekilde. Daha sonra gözlerini karanlık gözleriyle uyum sağlayan siyah saçlarına çevirdi. Bembeyaz yüzünün aksine saçları hala parlak ve yumuşak görünüyordu. Ardından yavaşça elini Arat'ın parlak ve dokunmaya koyamadığı saçlarına götürdü. Akan göz yaşları bir bir karışıyordu siyah saçlarına.


Hastaneye yetiştiklerinde araba ani fren yaparak durmuştu. Enes arabadan hızla inerek arka kapıyı açıp Arat"ı yanındaki adam yardımıyla yavaşça indirmişti arabadan. Lavinia bir anda hissettiği boşlukla neye uğradığını şaşırdı. Ardından kendine gelerek hızla arabadan inmişti.



"Sedye gönderin! Ulan ne biçim hastane burası kardeşim ölüyor benim kardeşim! "

Enes'in ağzından çıkan acı sözler Lavinia'ın da içini yakmıştı. Ölüm kelimesi ne derin bir kelimeymiş. İnsanı yakıp kavuracak hatta kül edebilecek kadar insanın içini acıtıyormuş. Lavinia kendine gelmek için arabadan hızla inip kesik kesik nefesler almaya başladı. Ardından hızla göz yaşlarını sildi. Artık ağlamayacaktı. Çünkü Arat uyandığında onu böyle görmemeliydi. Yoksa üzülürdü ve kızardı ona güçlü olmadığı için.

Daha sonra hızla gelen sedyeye Arat'ı sarsmadan yerleştirmişlerdi. Enes sedyenin arkasından hızla giderken birden durup Lavinia' ya çevirdi gözlerini ve yanına doğru ilerledi.

"Kendini toparlamalısın. Ben onu tanıdığımdan beri böyle şeyler yaşattı bana. Onu kaybetmekten çok korkuyorum. O benim kardeşim, dostum, sırdaşım. Aramızda kan bağı olmasa da can bağı var bizim. Ve ne olursa olsun o iyi olacak bunu adım gibi biliyorum. Her zaman çok güçlü biri oldu yaşadıklarına rağmen. Şimdi onun için iyi olmak zorundasın. Çünkü onun buna ihtiyacı var. "

Lavinia gözleri dolu bir şekilde Enes'i dinledikten sonra gözlerini hızla silip onu onayladı. Arat'ın buna gerçekten ihtiyacı vardı. Kötü düşünmemeliydi. Çünkü Arat iyi olacak ve o karanlık gözleriyle ışık saçacaktı Lavinia'nın kalbine.

"Hadi içeri geçelim."

Enes'i takip edip görevliye sorarak hızla Arat'ı ameliyat ettikleri odaya doğru ilerlediler. Acı dolu bekleyiş başlamıştı.

Lavinia'nın gözleri duvarda duran saatteydi. Nefesini tutmuş geçmek bilmeyen saniyeleri sayıyordu. Zaman sanki durmuştu. İçeriden çıkan ne bir hemşire ne de herhangi bir ses vardı.

Kendine artık ağlamaması gerektiğini defalarca söylese de gözlerinin dolmasını engelleyemiyordu bir türlü. Kötü düşünceleri kafasından artık atmak istiyordu. Çünkü sürekli aklına gelen 'ya ona bir şey olursa' düşüncesi onun beynini kemiriyor ve içini paramparça ediyordu.

Kendini artık boğulacak gibi hissediyordu. Bu mide bulandırıcı hastane kokusu içine işliyordu sanki yavaş yavaş. Kokuya alışsa da içinde ki korkuya bir türlü dur diyemiyordu. Ardından yüzünü tavana doğru çevirip gözlerini yumdu. Aklına Arat' la geçirdiği göl kenarındaki gün gelmişti. Belki huzurun ne demek olduğunu daha önceki hayatında öğrenmişti. Ama daha önceki hayatını hatırlamasa bile bu kadar hızurlu hissettiği başka bir yer olmadığından emindi.

"Hadi biraz su iç. İyi gelir. "

Düşüncelerinden ayıran Enes'in sesi olmuştu. Gözlerini Enes'e çevirip elindeki su şişesini alacağı sırada ameliyathanenin kapısı açılınca tüm gözler oraya dönmüştü. İçeriden telaşlı ve üzgün bir şekilde çıkan hemşire Lavinia'ın dizginlemeye çalıştığı göz yaşlarını daha fazla tutamamasına sebep olmuştu. Daha sonra hemşirenin ince sesi yangın gibi düşmüştü kalbine.

"Maalesef..."




Evet yeni bölümü nasıl buldunuz. Biraz meraklandırayım dedim sizi Özgür Kuşlarım benim. Sizce diğer bölümde neler olacak?

Yorum ya da mesajlarınızı bekliyorum.

Oy vermeyi unutmayın lütfen.
Hepinizi seviyorum...

İŞARET DİLİNDE AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin