Yavaş hareketlerle yatakta gerilerek gözlerini araladı bu sabah. En son duvara yaslanmış bir şekilde uyuduğunu hatırlıyordu. Fakat uyandığında yumuşacık yatakta uyumuş olduğunu fark etti. Etrafa baktığında gözleri Arat'ı aradı. Ama odada yoktu. Daha sonra yatakta doğrularak dün olanları düşündü. Arat'ın dün anlattıkları sarhoşluğunun etkisiyle dile gelmiş şeyler miydi? Yoksa kendi isteğiyle mi bunları ona anlatmıştı? Beyninin ucunu kemiren bu sorulara dalıp gitmişken kapının sesi bu düşünceleri bir kenara itip gelen kişiye odaklanmasını sağladı. Gelen kişi sarışın, uzun ve ince fiziği olan genç bir kadındı.
"Sonunda uyanabildin. Arat bunların hepsini yemeni emretti. Bu arada ben Melek. Bir süre seninle ben ilgilenecekmişim! "
Melek'in duygusuz ve soğuk sesi ondan biraz korkmasına neden olmuştu. Ardından Melek yavaş adımlarla elindeki kahvaltı tepsisini yatağın ucuna bıraktı. Daha sonra odada bulunan siyah, deri koltuğa doğru yöneldi. Kısa olan kıyafeti oturduğu için daha da kısalmıştı.
" Arat seni neden bu kadar önemsiyor? Neden bu kadar ilgileniyor seninle?"
Melek"in sorduğu sorulara kendince cavaplar aramaya başladı fakat o da Arat'ın onunla neden ilgilendiğini bilmiyordu. Daha sonra karnı aç olduğu için Melek'in söylediklerine aldırmamaya çalışarak yatağın ucundaki kahvaltı tepsisine doğru ilerleyip bir şeyler yemeye başladı.
"Anlayamıyorum. Senin Arat'ın yatağına girenlerden bir farkın yok. Hatta onlardan daha çelimsiz ve çirkin duruyorsun. Neden seni yanında bu denli istiyor."
Melek'in kırıcı ve çirkin sözleri kızın giderek sinirlenmesine neden oluyordu. Ona bir şey yapmadığı halde neden ondan bu kadar nefret ediyordu?
Cevapsız kalan her soru onu daha çok öfkeleniyordu. Çünkü Arat'a olan hisleri karşısında Arat'ın onu umursamaması, belli etmese de onun gururuna dokunuyordu. Hışımla yerinden kalkıp kızın yanına giderek kolunu sıkıca kavradı. Kızın kolunu sıkmasından dolayı parmak boğumları beyazlaşmıştı. Kız ise kolundaki hissettiği acıdan dolayı yüzünü buruşturup kurtulmak için boşta kalan eliyle Melek'i uzaklaştırmaya çalışıyordu. Fakat nafileydi. Melek o kadar öfkeliydi ki istese oracıkta kızı öldürebilirdi.
"Neden ben değil de sen! Ha söyle! Onun için yapmadığım şey yok. Fakat beni görmüyor bile. Sen onun için ne yaptın! Söylese-"
Kapının açılma sesiyle Melek'in sözü yarım kalmıştı. Gözlerini kapıya çevirdikten sonra gelen kişiyle Melek'in korkudan gözleri büyümüştü. Arat'ın öfkesi alnındaki damarlardan anlaşılıyordu. Hızlı adımlarla Kızın kolunu kurtarıp Melek'e sert bir tokat attı.
"Ben sana onunla ilgilenmeni emretmiştim. Ona eziyet etmeni değil. Sen benim için emirlerime karşı gelecek kadar önemli bir konumda değilsin. Bir daha sakın ona bu şekilde davrandığını görmeyeyim. Yoksa sonuçları senin için hiç iyi olmaz. Şimdi derhal bu odayı terket. Seninle sonra hesaplaşacağız."
Melek gözyaşlarını elinin tersiyle temizleyip hızla odadan ayrıldı. Ardından Arat yavaş hareketlerle kızın yanına gidip elini moraran kolunda gezdirdi. Kız biraz gerilse de Arat'ın bu hareketine karşı çıkmadı.
"Canın çok yanıyor mu?"
Arat'ın yumuşak dokunuşları onun sepepsiz yere heyecanlanmasına neden oluyordu. Sanki tenine değen her dokunuş değdiği yeri yakıp kül ediyormuş gibiydi. Daha sonra kendine gelip hızla kolunu kurtararak Arat'ın sorusuna odaklandı ve başını olumsuz anlamda salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İŞARET DİLİNDE AŞK
ChickLitBu hikayede acı var, göz yaşı var, umutsuzluk var ve en önemlisi de aşk için yapılması gereken bir şey sonucunda yaşanan büyük bir pişmanlık var. #11