Hareket

345 59 32
                                    


"Fena değil... Çöp...Bu da çöp... Çöp."

Kıstığı gözleriyle tahtaya asılı çizimleri tek tek inceliyordu.

Avuçlarım terleyerek korkuyla Min Yoongi'nin çizimim için ne diyeceğini bekliyordum.

Ondan korkmuyordum belki ama kesinlikle çekiniyordum.

Arabasına –daha doğrusu meşhuuur İmpala'ya- kahve döktüğüm o talihsiz gün yaşadıklarımız yüzünden ve Min Yoongi hakkında duyduklarım sebebiyle bu derste görünmez olmaya karar vermiştim. Hep arka sıralarda oturuyor, soru sorulmadıkça cevap vermiyor, hocayla göz kontağı kurmuyordum. Niyetim sessiz sedasız, dikkat çekmeden, üzerime düşen ne varsa onu yapıp dersten sorunsuzca geçmekti.

Şu an tahtada asılı olan vize ödevimin çizimleri yapmak için bir hafta uğraşmıştım. Uykusuzluktan ve aşırı doz kafeinden gözlerim kızarmıştı. Duş almaya bile vaktim olmadığı için saçlarım yağ içindeydi. Dolapta elime gelen ilk şeyi üzerine geçirmiştim. Tek istediğim şey, şu ödevden bana yetecek bir not alıp yurda gidip sızmaktı.

Tabii ki çok, çok ama çok saftım...

"Çöp... Çöp... Çöp... Fena değil"

Ardından benim çizimimin önüne geldi. Min Yoongi kâğıdın ucunu eliyle tuttu. Gözlerini iyice kısıp yüzüne yaklaştırdı. Oturduğum yerde heyecanla doğrulup pür dikkat ne diyeceğini beklemeye başladım. Suratından ne düşündüğünü anlamak zordu.

"Bu çizim kimin?"

Siktir! Ne demeliydim? Neden soruyordu ki?

Oturduğum sıranın biraz daha ucuna gelip çekingence elimi kaldırdım. "Be... Benim" dedim.

Sesim o kadar az çıkmıştı ki yanımdakinin bile duymamış olma ihtimali vardı. Kalp atışlarım hızlanmış ve suratımda hissettiğim sıcaklığa bakılacak olursa yanaklarım da kızarmıştı.

"Bu kimin çizimi arkadaşlar?"

İlk sorduğu soruya cevap alamayınca Min Yoongi'nin sesi biraz yükselmişti. Vakit kaybetmeyi ve bir şeyleri tekrar etmeyi sevmediğini biliyordum.

Offf. Ne vardı ki çizimimde? Ağzımı açmaya çekiniyordum. Konuşmamı da beğenmiyordu zaten.

Aceleyle yerimden kalkıp elimi kaldırdım. "Benim çizimim"

Bu sefer de sesim çok yüksek çıkmıştı ve çatlamıştı. Aferin Jungkook, dedim kendi kendime. Kendi topuğuna sıkmak konusunda gerçekten rakipsizsin...

"Senin demek..."

Az önce kontrolsüzce avazım çıktığı kadar bağırdığım için artık kulaklarım kıpkırmızıydı. Ayakta öylece dikiliyordum. Ellerimi nereye koyacağımı bilemeyip aptalca önümde ovuşturuyordum. Yüzüm yeri gösteriyordu ve önümde oturan kızın sweatshirtünün sırtındaki baskıyı ezberlemiştim.

"Konuşurken yüzüme bak Busan'lı"

"Ha?"

Gerginlikten kocaman açtığım gözlerimi yerden kaldırıp yüzüne baktım. Bu ilk göz göze gelişimizdi. Eminim ki açık ağzımla beraber suratımda çok şapşal bir ifade vardı.

Açıkçası beni hatırlamasına bile şaşırmıştım.

Min Yoongi sınıftaki pek çok kişinin ismini bilmiyordu. Bizimle kişisel olarak ilgilendiği pek söylenemezdi ama derste anlattıkları dikkat çekici ve kafa açıcıydı. Onu dinlerken daha önce fark etmediğim şeyleri fark ediyordum. Aklıma yaratıcı fikirler geliyordu. Bu anlamda iyi bir hoca olduğunu söyleyebilirdim.

10 Temel İlke  -Yoonkook-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin