Ritim

346 59 49
                                    


"Jimin lütfen sakin ol artık."

"Hoseok, yapabilirim. Hadi dokun bana. "

"Şimdi bunu düşünme. Böyle olmasını istemiyorum. Sen sakinleş sadece."

"Ne olur dokun bana. Yapabilirim. "

Hoseok Hyung'un sesi sıkılgan geliyordu.

"İstemiyorum Jimin. Lütfen bırak elimi."

Jimin içeride bir şeyleri deviriyordu.

"Benim yüzümden... Her şey benim yüzümden...."

"Şşşş... Jimini, sorun yok. Sorun yok. Ben yanındayım. Sorun yok... Ben yanındayım."

"Gideceksin ama... Seninle bütün gece sevişecek birini bulup gideceksin. "

"Ben seni seviyorum sevgilim. Senin yanındayım. Lütfen saçma sapan konuşma."

"Gideceksin Hoseok! Seninle çatur çutur sevişecek birini bulacaksın. "

Jimin artık ağlıyordu ve hıçkırıklarını olduğum yerden duyabiliyordum.

Hoseok Hyung derince iç çekti. "Saçmalıyorsun Jimin..."

Hoseok Hyung oflayarak eli saçlarında mutfaktan çıkıp salona girdiğinde göz göze geldik. O da varlığımı unutmuş olsa gerek, beni görünce irkildi. Bense neredeyse sadece gözlerim dışarıda kalacak şekilde battaniyeyi üzerime çekip pısmıştım. Kendimi garip durumlara düşürmekte her zamanki gibi rakipsizdim. Ben ona çekingen gözlerle bakarken yaklaştı.

"Jungkook... Burada olduğunu unutmuştum. Seni de uyandırdık, üzgünüm..."

"Sorun değil Hyung. Aslında ben... gideyim. "

Hoseok Hyung mahcup gözlerle bana baktı. "İyi olur... Kusura bakma."

"Hayır hayır, ne kusuru..."

"Hazırlan da seni bırakayım."

Saate bakmak o an aklıma geldi. Saat 04:00'tü. Bu teklifini reddedecek durumda değildim. Ben eşyalarımı toparlarken Hoseok Hyung mutfağa geri döndü ve çok sakin bir şekilde Jimin ile konuştu.

"Jimini, şu suyu içer misin?... Ben Jungkook'u yurduna bırakmaya gidiyorum. Birazdan geleceğim. Telefonum yanımda. Ben çıkmadan yüzünü yıkayalım mı?... Peki. Yıkasak rahatlardın. Sen bilirsin... Seni seviyorum."

Jimin bir yanıt vermemişti. Ya da verdiyse ben duymamıştım. Onlara daha fazla ayak bağı olmamak için hızla ayakkabılarımı giyip apartman boşluğuna çıktım, Hosoek Hyung da arkamdan geldi.

Sokağın başındaki arabasına doğru yürüdük.

"Hyung, Jimin iyi mi?"

Hoseok Hyung bir nefes verip kafasını salladı. "Evet. Merak etme. O da biraz yalnız kalırsa iyi olur. Ben yanında olunca kendini tamamen bırakıp sabaha kadar ağlıyor bazen."

Arabaya bindiğimizde ortama huzursuz bir sessizlik hakimdi. Camları kolla açılıp kapanan eski bir arabaydı Hoseok Hyungunki. Zamanının iyi arabalarından biri olduğu kesindi. Tabii bir İmpala değildi.

Sorunun ne olduğunu anlar gibiydim. Jimin için gerçekten üzülüyordum. Tüm duyguları çok uçlarda yaşıyordu. O benim en yakın arkadaşımdı. Ama beni böyle zamanlarda asla kendine yaklaştırmaz, ortadan kaybolurdu. Ayrıca bu zaten çok, çok özel bir konuydu.

Ben bunları düşünürken kavşağa gelmiştik.

"Hyung beni burada indirir misin?"

"Neden, daha yurduna çok var?"

10 Temel İlke  -Yoonkook-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin