Birkaç Yüz Darbe... Part 1

251 45 28
                                    


Kırgınlıkla uzaklaşan Hoseok Hyung'un peşinden gitmek istesem de, onu yalnız bırakmaya karar verdim. Yanında gitsem ona diyecek hiçbir şeyim yoktu. Üstelik disk bendeydi ve onu bir şekilde Jimin'e vermeliydim.

Jimin pek çok kişinin onu izlediğinin bilinciyle, çevresindekilerle ilgilenmeden, saçlarını elleriyle düzeltti, yavaş ve kendinden emin adımlarla okul binasına girdi.

Onu izlerken son sınıfların kendi arasındaki konuşmalarını duyabiliyordum.

"Arabadaki Taehyung'tu, değil mi? Yanlış görmüyorum!"

"Evet... Gözlerime inanamıyorum ama o gerçekten."

"İyi de, Hoseok'a ne oldu?"

"Ayrıldı onlar... Oldu bayaa. Hoseok sıkıcı bi tipti zaten. Jimin ne buldu da çıktı onunla bilmem..."

"Eee, ne diyorsun, Jimin sahalara geri mi dönüyor yani?"

"Ah... Bizi de görür mü dersin?"

"Mezun olmadan bir kere onunla olmak için her şeyi yaparım doğrusu..." dedi konuşan iç geçirerek.

Konuşmalardan midem bulanarak Jimin'i okul koridorunda takip etmeye başladım.

"Jimin-sshi, bekle!"

Jimin enerjik bir şekilde arkasını dönüp güneş gözlüklerini çıkartıp bana baktı.

"Selam Jungkook, naber?"

"Projen ne oldu, ne sunacaksın?"

Jimin gözlerini devirdi,

"Dersi bırakacağım Jungkook. Sejin hocaya bunu söylemeye geldim. Gece vaktim olmadı, bitiremedim."

"Neyle meşgul olduğunu anlamak güç değil... Seni arabadan inerken gördüm. Okulun yarısı ile birlikte."

Kendimi tutamayıp konuşmuştum işte. Jimin gözlerini kısarak baktı. Az önce çok yerinde olan keyfi kaçmıştı. Aramızdaki gerilimin tırmandığını hissediyordum. Kollarını iki yana açarak,

" Eeeee? Ne yani, sana hesap mı vericem? Ahlak polisi mi kesildin başıma?" diye sordu.

"Kimseye hesap verme Jimin! Sen kimseyi düşünme zaten!"

Sinirden sesim titriyordu. Jimin'in de şaşırdığı ortadaydı. Daha önce hiç kavga etmemiştik

"Jungkook saçmalıyorsun. Beni yargılayabileceğinden emin misin ha? Geçen hafta yaşadıklarını bir hatırla istersen. Sen de sütten çıkma ak kaşık değilsin!"

Bu son söylediği ile kan iyice beynime sıçramıştı. Suratına bir tane çakasım vardı. Kendi sikinin keyfi ile benim saf duygularımı karşılaştırması çok saçmaydı... Bir yandan da olaylara dışardan bakan biri için yaptığımın yanlış gibi göründüğünü biliyordum... Min Yoongi'ye aşık olup onunla olmak dünyanın en doğru şeyi değildi. Gardım düşmüştü. Bir süre ikimiz de konuşmadık. Koridorda bizi süzen meraklı gözlere sert bir bakış attım. Utanarak yollarına devam ettiler. Ardından Jimin'e döndüm ve cebimden flash diski çıkarıp Jimin'e uzattım.

"Al... Gerçi hak ettiğini düşünmüyorum ama..."

Tedirginlikle baktı. "Ne bu?"

Ellerimi yumruk yapıp ona doğru iyice yaklaştım.

"Senin hiç anlayamayacağın bir şey o Jimin! O ruhsuz plastik şeyin içinde, gigabaytlarca emek var. Ama sen bundan ne anlarsın ki!"

"Ne saçmalıyorsun Jungkook?"

10 Temel İlke  -Yoonkook-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin