|23|

184 9 0
                                    

Jennie'den...

Düşünmem gereken bir sürü şey vardı. Ya Jongin ya da kızlar.. Jongin ile sevgiliyiz evet ama bu kızlardan önemli değil. Sahte sevgililik bitebilir. Ama yılların dostluğu bitemez. Aldığım kararla ayağa kalktım. Kapıya doğru yaklaştım. Kapının koluna elimi uzattım. Açmaya çalıştım. Ama kapı açılmadı. Tekrar denedim, açılmadı.
"Kararımı verdim, aç artık şu lanet kapıyı!"
Kapıyı yumruklamaya başladım. Sinirle elimi saçlarımın arasından geçirdim. Kapıya tekme atıp arkamı döndüm. Sandalye doğru yürüdüm. Sandalyeyi bir çırpıda yere doğru fırlattım. Neden her şey benim başıma geliyor ? Kimseye bir zararım da dokunmadı ki. Bilmeden birine bir şey mi yaparım acaba ? Eski stajerlerden Jongin'e takık olan biri mi kaçırdı acaba beni ?
Ben bunları düşünürken odanın kapısı aniden açıldı. Arkamı döndüm. Kapının oradaydı. Bana ve yere düşürdüğüm sandalyeye baktı. Her yanıma geldiğinde sürüklediği sandalyesini yine ve yine sürükledi. Odanın ortasına koydu ve üzerine oturdu. Sağ bacağını sol bacağının üzerine attı ve elleriyle bağdaş kurdu. Ona doğru yürüdüm. Yerden sandalyemi alıp düzgün bir şekilde onun karşına koydum. Sandalyenin üzerine oturdum. Gözlerine baktım. Derin bir nefes aldım. Gözlerini bile kırpmadan bana bakıyordu.
"Karar verdim."
Sağ kaşını yukarı kaldırdı. Eliyle devam etmemi isteyen bir hareket yaptı. Göz devirdim.
"Ben.. Kızları seçiyorum. Artık bizi rahat bırak."
Gözleri küçüldü. Sanırım gülüyordu. Konuşmaya başladı.
"Biliyordum Jennie. Onunla ayrıldığınızı şirketlere söyledim. Hayranlarınız da biliyor. Rahatsınız artık. Sizi salıyorum. Yang seni pardon sizi yurdunuzun önüne kadar götürecektir. Haydi kalk artık. Zaman daralıyor."
Şaşkınca ona baktım. O ise bana kısa bir bakış atıp ayağa kalktı. Sandalyesini bir eliyle tutup diğer eliyle bana kapıyı gösterdi. Kapının yanında Yang dediği adam belirdi. Hemen kapıya doğru gittim. Yang kolumdan tuttu ve beni sürüklemeye başladı. Bir kez daha göz devirdim. Full camdan oluşan bir asansörün önünde durduk. Asansör açılınca içine girdik. Asansörün içerisinde yine sadece siyah giyinmiş 3 adam vardı. Birisin gözleri kızarıktı. Anlam veremedim. Beni görünce yerlerinde dikeldiler. Yang'a selam verip asansörden indiler. Beni ilgilendirmiyor ama ben onları merak ettim. Yang'a döndüm.
"Hey, onlar kimdi ?"
Bana yandan bir bakış atıp kolumu bıraktı. Asansörün kapısının yanındaki düğmelerden  zemin kat düğmesine bastı. Yanıma gelip tekrar kolumu tuttu.
"Söylesem sanki tanıyacaksın."
Her yalnız kaldığımızda bana laf sokmasını hiç sevmiyorum. Belki merak ettim. Tamam, haklı olabilir. Ama daha kibar bir şekilde söyleyebilirdi. Soylosom sonko tonoyocokson. Gözlerimi devirdim. Bugün ne kadar da çok gözlerimi devirdim öyle. Asansör açılınca dışarı çıktık. Duvarlar maviydi. Bir sürü kahverengi kapı vardı. Her kapının arasında bir tane tablo vardı. Böyle güzel bir yeri nasıl olurda bir mahzene çevirirler aklım almıyor. Siyah büyük çelik bir kapının önüne geldiğimizde durdu. Kolumu bıraktı ve elini giydiği siyah ceketin cebine soktu. Siyah bir bez parçası çıkardı. Bana baktı.
"Gözlerini kapatacağım."
Ona şaşkınca baktım.
"Ben nasıl yürüyeceğim ?"
Gözlerini devirdi.
"Seni ben götüreceğim. Ben demeden hareket etme ve sesini çıkarma."
Sinirle kafamı salladım. Arkama geçti. Siyah bez parçasını gözlerime taktı. İyice sıktı. Sağ dirseğimi onun karnına geçirdim. Acıyla inledi.
"Fazla sıkma acıdı acıdı."
Sinirle nefes aldı.
"Eğer Soo seni izlemeseydi. Şuanda sana cezanı verirdim ya neyse."
Görmeyeceğini bildiğim halde gözlerimi devirdim. Kapının açılma sesi geldi. Kolumu tuttu ve beni sürüklemeye başladı. Soğuk havayı tüm hücrelerimde hissettim. En son hava sıcaktı, ne ara soğudu ?
Etrafta konuşma sesleri vardı. Boğuk boğuk geliyordu sesler. Yang denilen her zaman laf sokan şahıs kolumu sıkı bir şekilde tutmuş ve koşar adımlarla beni sürüklüyordu. Bir anda durdu. Ben de durdum.
"Ne oldu? Neden durdun?"
Cevap vermedi. Kolumu bıraktı. Ne olduğunu anlamaya çalışır gibi görmeyeceğimi bildiğim halde etrafıma baktım. Bir anda başımda hissettiğim acıyla sarsıldım. Kendimi tutamadım ve yere yığıldım.
Bir anda sesler kulağıma fazlalık gibi gelmeye başladı.
Bilincim yavaş yavaş kapanmaya başladı. En son hatırladığım şey birinin beni kaldırması ve birine 'aç' demesiydi.

U Hurt Me | Kaisoo Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin