|19|

191 12 0
                                    

Kai'Den...

Elimle alnımda birikmiş olan terleri sildim. Kendimi koltuğa atıp su şişesine uzandım. Bir kaç yudum aldıktan sonra birazını başımdan aşağı döktüm. Ah hava çok sıcak. İçeriye menejer girince ayağa kalkıp onu selamladım.
"Pekala Jongin. Bugünlük bu kadar. Evine gidebilirsin."
"Teşekkür ederim Menejer."
Tekrar eğildim. Bana gülümseyip kapıdan dışarı çıktı. Masanın üzerinde ki havluyu alıp başımı kuruladım. Odadan çıkıp kıyafet odasına girdim. Üzerimdekileri çıkardım. Dolaptan beyaz üzerinde siyah 'DK'  yazan tişörtü ve deri siyah bir pantalon giydim. Saçımı elimle gelişi güzel karıştırdım. Deri ceketimi, şapkamı ve maskemi de taktım. Sırt çantamı ve telefonumu çekmeceden aldım. Odadan çıktım. Kapının önüne geldiğimde güvenliğe selam verip dışarı çıktım. Ah araba fikrini müdüre söyleyecektim. Geri dönüp merdivenleri hızlıca çıktım. Müdürün kapısının önüne geldiğimde içeriden gelen sesle duraksadım.
"Neden şimdi aniden çıkıp geldin DO?"
DO mu ? Bu isim çok tanıdık geliyor.
"Nedenini sen daha iyi biliyorsun."
Woow. Birinin müdürle böyle konuşabildiğini bilmiyordum.
"Sana bir şey demedim Han. Benim sorum DO'ya yönelikti. Size daha sıra gelecek. Neden aniden böyle ortaya çıkıp tekrar eskisi gibi olmak istiyorsunuz ? İnsanların ne tepki vereceğini düşünmüyor musunuz !? Üzgünüm ama şirketimi sizin sorumsuzluğunuz yüzünden batıramam! Adıma leke getirmem ben! "
Han mı ? Eskisi gibi olmak derken? Eski stajerlerden mi acaba?
"Kai'yi geri getirirken bir şey yoktu. Bize gelince mi işler karıştı? Üstelik..Üstelik Kai'nin bir sevgilisi bile var. İnsanlar buna olay çıkarmadıkları gibi bize de olay çıkarmayacaktır!"
Ben mi ? Beni nereden tanıyorlar ?
"Ne dediğinizin farkına varın. Karşınızda bir müdür var. Benimle saygı çerçevesinde konuşmak zorundasınız! Sadece Kai'yi çıkardım çünkü ...."
Omzuma biri çarptı. Arkamı döndüğümde çalışan kızın bana çarpıp kutuları yere düşürdüğünü gördüm. Eğilip yardım ettim.
" Üzgünüm efendim. Çok teşekkür ederim. "
Gülümsedim.
" Sorun değil. "
Kız eğilerek yanımdan ayrıldı. Tekrar kapıya yaklaşacağım sırada kapı açıldı. Gözlerimi büyütüp önümde ki kısa adama baktım. Maskesi ve şapkası yüzünü kapatıyordu. Sadece gözleri gözüküyor. O da bana şaşkınca baktı. Arkasında 6 adam daha vardı. Hepsi bana şaşkınca bakıyorlardı. Sanırım kapıda bulunduğum için böyle bakıyorlar. Kısa adam omzuma çarpıp hızlıca gitti. Diğerleri de ardından gitti. Odaya girip kapıyı arkamdan kapattım.
"Ah, şey müdürüm."
Müdür masanın üstünde ki elinin üzerine koyduğu kafasını kaldırıp bana baktı.
"Sen miydin Jongin?"
Kafamı olumlu anlamda salladım.
"Ne için gelmiştin?"
Tedirgin gözüküyordu.
"Bana şoför veya araba vermenizi isteyecektim."
Kaşlarını çatıp dikkatle bana baktı.
"Neden ? Bir sorun mu var ? Yoksa biri seni rahatsız mı ediyor Kai ?"
Bana takma adımla seslenmesi garip geldi. Çünkü ciddi bir şey olduğu veya bir şeyden şüphelendiği zaman bana takma adımla seslendirdi.
"Hayır efendim. Sadece benim için yorucu oluyor."
Kafasını olumlu bir şekilde salladı.
"Pekala. Yarın sabah evinin önünde gönderirim."
Kafamı salladım. Hafifçe eğildim ve kapıya doğru yürümeye başladım. O sırada telefon çaldı. Elimle deri ceketimin cebinde ki telefonumu çıkardım. Hayır benim telefonum çalmıyor. Telefonu eski yerine koyup kapıdan dışarı çıktım. Kapıyı kapatacağım sırada müdürü konuşmaya başladı.
"Bu konu hakkında konuşmayalım demiştim. Neden hala zorladığınızı anlayamıyorum."
Kapıyı kapattım. Tam yürüyecekken müdür bağırdı.
"Ne?!
Merakıma daha fazla engel olamadım ve kapıya daha çok yaklaştım. Bugün ne kadar çok kapı dinledim öyle.
" Nasıl yüz değiştirme ? "
" Hey! Jongin! "
Hızla arkamı döndüm. Gelen Jennie'di. Kapıdan yeni çıkmış gibi ona doğru yürüdüm. Yüzüme tebessümümü koyup ona baktım.
"Selam JenJen."
Koşarak yanıma geldi ve bana sarıldı. Ben de kollarımı onun beline sardım. Ayrıldıktan sonra elini tuttum. Çıkışa doğru yürümeye başladık. Ona baktım.
"Ee ne yapalım dersin ?"
Dudaklarını bilmem dercesine büzdü. Onun bu tatlı haline gülüp elini daha çok sardım.
"Tamam o zaman. Sen hemen eve git ve şık bir elbise giy. Ben de seni güzel bir yere götüreyim."
Anında gözleri parıldadı.
"Tamam o zaman ben gidiyorum."
Ona gülümseyip kafamı olumlu anlamda salladım. Elimi bırakıp hemen yurduna doğru gitmeye başladı. Jennie'nin gittiği yolun tersinde olan evime doğru yöneldim. Kafamı kaldığım sırada kahverengi gözlerle karşılaştım. Elini yumruk yapmış, duvara yaslanmış ve sinirli bir şekilde bana bakıyordu. Hayır bence bana bakmıyor. Arkama baktım. Belki başka birine bakıyordur diye. Ama hayır, arkamda sadece korumalar var. Korumayı dikizliyor olamaz herhalde. Tekrar ona baktım. Bu.. Bu az önce odadan çıkan kısa boyluya benziyordu. Jennie'nin gittiği yola baktı. Eline telefonu aldı. Bir şeyler yaptı. O anda benim telefonuma mesaj geldi. Hayır hayır hayır. Karşımda gördüğüm bana mesaj atan olamaz herhalde. Zaten sadece 1 kez mesaj atmıştı. Benimle dalga geçen biri olmalı. Titreyen ellerimle telefonu ceketimin cebinden çıkardım. Şifreyi girip mesaj yerine geldim. Aynı numaraydı.
Onu gerçekten seviyorsun.
Gelen mesajla gözlerimi devirdim. Ciddi misin ? Ben bilmiyordum. Ah, dalga geçmenin sırası değil. Kendi kendime gülmeye başladım. Karşı kaldırımda ki adama bakarım. Kaşlarını çattı ve tekrar telefondan bir şeyler yapmaya başladı.
Onu seviyorsun ve onun hayatı tehlikede. Gözlerimi gelen mesajla kocaman açtım. Bu sefer gülme sırası ondaydı. Her ne kadar maske ve taktığı şapka onun yüz hatlarını belli etmesede güldüğünden eminim.Hemen Jennie'nin yurduna doğru yürümeye başladım. Nedense vücudum titremeye ve terlemeye başladı. Arkamı dönüp geri geri yürürken O'na baktım. Yavaş ve ağır adımlarla geliyordu. Hemen önümü döndüm ve ani kararla koşmaya başladım. Jennie'nin yurduna gelince direk kapının ziline bastım. Açmadılar.
Kapıyı yumruklamaya başladım. Açmadılar. Telefonunu çıkardım ve Jennie'yi aradım. Açmadı. Lisa'yı aradım ama açmadı. Rose'yi aradım, açmadı. Jisoo'yu aradım o da açmadı. Hadi ama sürekli oyun oynadığı için elinden telefonu düşmeyen biri telefonu nasıl olur da açmaz ?!
Şirkete doğru koşmaya başladım. Aynı kaldırıma baktım. O orada değildi. Şirkete girecekken mesaj geldi. Telefonum çıkardım ve şifreyi girip mesaj bölümüne tıkladım.
Kimden : Jennie Kim
Ah, Jongin-shi bizim bir işimiz çıktı. Merak etme güvendeyiz. Ve son olarak,
Senden nefret ediyorum ^_^
Ne ? Ne demek senden nefret ediyorum ? Ne işi çıkabilir ki ? Sanırım içmişti. Rahat bir nefes alıp kendi evime doğru yürümeye başladım.
İlk işim eve gidince soğuk bir duş alıp uyumak olacaktı.

U Hurt Me | Kaisoo Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin