Yemyeşil bahçenin içinde karanlıktı Leyla. Yürüyordu. Gökyüzü Leyla gibi hüzün dağıtıyordu yemyeşil çimler üzerine. Yürüyordu Leyla uzunca ve nereye gittiğini bilmeden. Arıyordu birini. Bir çiçek gördü kırmızı ve canlı duran çiçek beni kopar, saçlarına tak der gibiydi. Tam dokunurken çiçek simsiyah oldu. Ve ellerinden siyahımsı kan damlıyordu Leyla'nın. Sonra bir ses duydu biri ona sesleniyordu. Leyla! Leyla! Bu savaşın sesiydi. Savaş dedi Leyla korkuyla ve çiçeği yere atarak. Kurtar beni savaş! Deyip bağırıyordu. Ama savaş sesinin arkasında değildi. Savaş! Savaş! Diye diye uyandı rüyasından. Bu da bir rüyaydı. Her zaman gördüğü rüyalardan biriydi. Kan ter içinde kalmış, yatağının yanındaki komidinin üstünde duran suyu aldı. Kabusun etkisinden kurtulmaya çalışırcasına içti suyu. Sanki yüreğindeki yangını söndürmeye çalışırcasına üst üste su içiyordu.Sonra içeriye Saniha Hanım girdi. Saniha Hanım Leyla'nın annesi ve bu hayattaki tek dostuydu. Evin tek kızı olan Leyla, dostluğunu da anneliğini de sırdaşlığını da bir tek annesine vermişti.
İçeriye "hadi uyan uykucu" diye dalmıştı Saniha Hanım. Kocaman öpücüğünü kondurmayı da ihmal etmemişti. "kahvaltı hazır. Hem tuba da aşağıda seni bekliyor tembellik yapma da kalk" deyip çıkmıştı odadan.
Leyla çıktı yatağından. Aynadaki siluetine bakıp yorgun yüzünü temizlemeye koyuldu. Uykudan kalkmamış da bütün gece çalışmış gibiydi. Rüyası yine ona pahalıya patlamıştı. Savaş yine ona zarar verip gitmişti.
Savaş Leyla'nın büyük ve ilk aşkıydı. Lise yıllarında tanıştığı bir daha da hiç unutmadığı kabuslarının baş kahramanıydı. Leylayı hiçbir şey söylemeden terk etmişti. Bir sabah okula geldiğinde savaş yoktu ve bir daha da hiç gelmemişti. Telefon numarasını bile değiştirmiş, arkadaşlarının söylediğine göre İstanbul'dan gitmişti. Leyla senelerce savaşı aramış, bulamayınca hep kendini suçlamıştı. Leyla zengin bir ailenin kızıydı. Savaş ise ayın sonunu zor getiren bir ailede doğup büyümüş annesini küçük yaşlarda kaybetmişti. Leyla hep onu bilmeden incittiği için gittiğini, bazen de bu farklılıkları savaşın fark edip onu terk ettiğini düşünmüştür. Leyla o günden sonra ne bugünü yaşayabiliyormuş ne de geçmişe dönebiliyormuş. Araf onu esir almış. Leyla artık adının kadınıymış. Gece renkli kadın.
Leyla bir kot, kırmızı bir tişört giydikten sonra kıvırcık saçlarını aşağı atıp salona indi.
Herkes sofrada kendisini bekliyordu. Leyla'nın üç erkek kardeşi vardı. Masanın etrafında şakalaşarak kahvaltı yapıyorlardı. Tuba da kendisini bekliyor gibi bakışlarını leyla'nın üzerinde gezdiriyordu. Tuba leyla'nın en yakın arkadaşlarından biriydi. Bütün kötü günlerinde Leyla'nın yanında olmuştu.
Leyla oturdu masaya. Yüzünden kötü bir gece geçirdiği belli oluyordu. Tuba hemen anlamıştı.
"iyi misin kuzum" diye sordu Leyla'ya
"iyiyim canım sadece uykumu alamadım" deyip, kestirip attı. Geceyi konuşmakta istemiyordu. O kadar çok savaştan konuşmuştu ki Tuba'ya, artık sıkıldığını düşünüyordu.
Kahvaltılarını bitirip Leylanın odasına geçtiler. Leyla yatağın sol köşesine sinip mor koltuğuna yerleşen Tubayı seyretti. Sonra
"bahçeye gidelim mi tuba?" dedi
"yine mi Leyla, bıkmadın mı? Bak çok konuştuk seninle bunları. O bahçeyi de yaşananları da arkanda bırakmak zorundasın."
"bak bu sefer son. Bir daha seni zorlamayacağım söz veriyorum."
"bu son ama bir daha gitmeyeceğiz o bahçeye. Söz mü?"
"söz" deyip hemen üstünü giyinmeye koyuldu Leyla.
Üstüne beyaz bir elbise giyip kıvırcık saçlarını salmıştı arkasına. Çok sevdiği kol saatini de takmayı ihmal etmemişti. Ve yüzük! Yüzüğü savaş almıştı ona. O zamanlar çok beğenmediği bu yüzüğü şimdilerde öpe öpe takıyordu.
"oldu mu Tuba " dedi eteklerinden tutarak.
"oldu prenses" dedi Tuba buna karşılık.
Ve Leyla'nın arabasına binip bahçeye gittiler.
Leyla her sene bu bahçeye gelirdi. Beş yıldır beş kere gelmişti. Her defasında Tubayla gelmişti bu büyülü bahçeye.
Arabadan indiğinde o eski bahçe yoktu karşısında Leyla'nın.
Hatta yanlış gelmiş olabilir diye etrafına bakındı birkaç kere.
Yanlış gelmemişti. Bu bahçe artık bomboş değil kocamanbir villaya ev sahipliği yapıyordu. Hem de simsiyah bir adamla..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖMÜR
ChickLitHiçbir şey söylemeden çekip gitmişti savaş. Kalakalmıştı leyla içinde binlerce soruyla. İlk aşkı sonsuz acı bırakmıştı küçük kalbinde. savaş gitti. Leyla adının kadını oldu. Gece renkli kadın... Nefret ile aşkın birleştiği bu imkansız aşk hikayesi...