Kim Suçlu?

84 15 4
                                    

Karşısında Mert duruyordu!

Ölümünden kendini sorumlu tuttuğu adam ölmemişti. Leyla her gün gözyaşlarını içine içine akıtırken, nefesi bile kalbine batarken Mert yaşıyordu. Hapiste su bile içemeyecek duruma gelmişken Leyla, kim bilir Mert gününü nasıl gün ediyordu?

Leyla gözlerini Mert'in kara gözlerine dikmiş, yaşadıklarına anlam vermeye çalışıyordu. Arabadan inmeye bile mecali yoktu.

Bütün her şey yalan mıydı? Oysa görmüştü Savaş'ın gözlerindeki acıyı. Mert nefes almıyordu. Kendisi kontrol etmişti. Nasıl olabilirdi ki? Doktorlar bile öldü demişti oysa.

Birden Savaş'ın sesiyle irkildi Leyla.

"İn aşağıya!"

Leyla hemen yan koltuktaki Savaşa değdirdi irileşmiş, dolu gözlerini.

"Her şey oyun muydu?" sesi titreyerek çıkmıştı. Bütün yaşadıklarının nedenini öğrenmeye çalışıyordu.

"İn aşağıya Leyla!" diye yenileyince Savaş, Leyla gözlerini Savaş'ın gözlerinden ayırıp tekrar Mert'e çevirdi.

Sinsi sinsi gülüyordu mert bir kaşı havada. Tıpkı zor bir oyunu kazanmış yaramaz bir çocuk gibi. Oyunu uğruna Leyla'nın hayatını cehenneme çevirmesi umurunda bile değildi.

Leyla gözlerini irice açmış, dolu gözleriyle arabadan inmeden hala Mert'e bakıyordu. Hala inmeyen Leyla'ya son kez bakıp savaş, arabadan indi. Leyla'nın kapısına doğru ilerledi. Sertçe kolunu kavradı. Kolundan çekip indirdi arabadan.

"yürü bakalım Leyla Hanım. Konuşacak çok şey var."

Leyla'yı Mert'in olduğu yere getirip durdu Savaş. Hemen lafa Leyla'nın gözlerine bakarak Mert karıştı.

"nasıl buldun beni, hala yakışıklı mıyım?"

"sen, sen yaşıyorsun. Bana bunu neden yaptınız? Ben size ne yaptım?" gözyaşları Leyla'dan habersiz, konuşurken süzülüyordu yanağından. Gözlerini Mert'ten çekip Savaş'a çevirdi. Ve konuşmaya başladı Leyla ağlaya ağlaya.

"Ya sen, sen benim Ömür'ümdün! Sen benim solumdun. Ben seni sevmekten başka ne yaptım?"

Savaş Leyla'nın sözleriyle beyninden vurulmuşa dönmüştü ama belli etmemeye çalışıyordu.

Aslında Leyla'nın sandığı gibi değildi hiçbir şey. O gün Leyla Mert öldü deyince Savaş gerçekten öldü sanmıştı. Nabzı gerçekten gitmişti Mert'in. Ambulansta öldü diye götürdüklerinde ufak bir nabız almışlardı sağlık ekipleri. Hastaneye kaldırılır kaldırılmaz ameliyata alınmış kurşun çıkarılmıştı. Ameliyata girmeden önce de Mert'in bilinci kısa süreliğine açılmış ve abisine Leyla'yı polislere vermesini söylemişti. Ameliyatı güzel geçip uyandığında da onu oradan çıkarırsa kendini öldüreceğini söylemişti Mert. Bütün herkese de öldü denilmişti. Savaş bu duruma artık dayanamayıp intikamı alacağına söz verip Leyla'yı oradan çıkarmıştı.

"konuşsana savaş, neden yaptın?" bağırarak konuşuyordu Leyla.

"çünkü senden nefret ediyorum Leyla!" bu cümleyi kurarken bakışlarını yere eğmiş, elini yumru yapmıştı.

Abisinin halini fark eden Mert hemen araya girdi.

"Ee Leyla Hanım içeride günleriniz nasıl geçti? Benimki muhteşemdi. Annen kapımıza geldi mesela. Ağabeyimin önünde eğildi. Görmen lazım nasıl yalvarıyordu öyle. Az kalsın bende onunla birlikte ağlayacaktım." Sinsi sinsi gülerek anlatıyordu Mert.

Ağzından çıkan en yüksek sesle bağırdı Leyla.

"pislik!"

"dur daha bitmedi anlatacaklarım. Bil bakalım annen seni çıkarmamız karşılığında ne teklif etti? Tabi nereden bileceksin? Kızımı oradan çıkarın beni öldürün dedi. Ne kadar fedakar bir annen var."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 03, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ÖMÜR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin