Savaş'ın sinirden eli ayağına dolaşmıştı. Leyla'nın yanındaydı hatta bir nefes yakınında. En azından bulunduğu yerden öyle gözüküyordu. Leyla'nın gür saçlarını Yusuf'un bedeni kaplamış Leyla'nın sadece saçlarının bir kısmı ve yüzünün dörtte biri gözüküyordu. Gidip Leyla'yı oradan almayı, bütün bedenlerden saklamayı düşündü. Onu asıl kendisinden saklaması gerektiğini bilmiyordu. Savaş'ın öfkesi Leyla'ya her şeyden daha çok zarar verecekti, farkında değildi.
Kenara çekildi. Kapının sol köşesine sinip olanları izleyecekti. Gözlerini de dikmeyi ihmal etmedi. Lafa Yusuf girmişti.
"Leyla üzülme senin bir hatan yok. Hem ne diye eşyalarını topluyorsun? Ben sana git dedim mi?"
"benim yüzümden işi kaybettiniz Yusuf Bey. Daha ilk günden size önemli bir iş kaybettirdim. Burada kalamam. Hem yüzünüze nasıl bakarım. Ben anlatacağım diye ısrar etmeseydim iş sizindi."
"hayır Leyla. Lütfen böyle düşünme. Belli ki egoist insanlar. Açık arıyorlardı belki de. Senin suçun değil. Hatta sen çok güzel anlattın. Senin gibi birini kaybetmek istemem."
Savaş hala onları izliyordu. Elini yumru yaptığının farkında bile değildi. Leyla işten çıksın diye geri çekilmişti. Şimdi gördüğü manzara hayal kırıklığına uğratmıştı. Üstelik bu durum Yusuf ve Leyla'yı yakınlaştırmıştı. Daha fazla durduramadı kendini ve odaya daldı.
"girebilir miyim Yusuf Bey?"
" Savaş Bey siz daha gitmediniz mi?"
"ben aşağı inene kadar düşündüm. Size haksızlık yaptığımı fark ettim. Leyla Hanım çok güzel bir sunum yaptı. Haksızlık yapamam. Bu yüzden işi kabul ediyorum. İmzaları atabiliriz."
Leyla çok şaşırmıştı. Az önce kendisini yerin dibine sokan adam şu an övgüler yağdırmıştı.
"nasıl mutlu oldum anlatamam Savaş Bey. Sizin çok adil biri olduğunuzu duymuştum. Haksızlık yapmayacağınıza olan inancım tamdı. Teşekkür ederiz." Derken Yusuf, gözlerinin içi gülüyordu. Savaş ile çalışmak Yusuf için büyük kariyerdi.
"Rica ederim. Ben artık gideyim. Nasıl olsa bundan sonra çok görüşeceğiz."
Leyla'ya son kez dönmüş istemesede yine kaybolmuştu gözlerinde. Çok özlemişti Savaş bu gözlerde kaybolmayı. Gitmesi gerekiyordu. İstemeye istemeye çekti gözlerini kalbini bıraktığı bu kadından.
Leyla da bu sır dolu adama bakıyor, yaptıklarına anlam veremiyordu.
Odadan ilk Savaş çıktı. Eli hala yumruydu. Leyla yumruyu fark etmeden bir zamanlar uğruna öleceği adamın gidişini izliyordu. Daha sonra Yusuf Bey de odadan çıkmış Leyla kendine kalmıştı. Şimdi ne yapacaktı? Savaşla birlikteyken Savaşı nasıl unutacaktı. Ellerini şakaklarına getirip parmaklarıyla masaj yapıyordu. Bir yandan da bütün bu olanları düşünüyordu. Odaya Tuba girdi.
"hadi ama mesai saati bitti. Çıkmıyor muyuz? Hem yeni iş kutlaması yapmalıyız."
"Tuba savaş bu şirketle çalışıyor."
"ne? Şaka yapıyorsun dimi?"
"hayır, çok ciddiyim. Ne yapacağım ben şimdi?"
"ah kuzum ya, ne bitmez çilen varmış."
"işi mi bıraksam?"
"saçmalama Leyla. Ondan kaçacak mısın? Bu kadar zayıf mısın? Kızım asıl karşısına çıkacaksın ki ne kaybettiğini görsün."
"Tuba adamın umurunda olsa beni bırakmazdı."
"o zaman senin de umurunda olmasın!"
"sanırım haklısın. Tamam gitmeyeceğim. Bana yaptıklarını unutturmayacağım. Beş yılımın hesabını soracağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖMÜR
ChickLitHiçbir şey söylemeden çekip gitmişti savaş. Kalakalmıştı leyla içinde binlerce soruyla. İlk aşkı sonsuz acı bırakmıştı küçük kalbinde. savaş gitti. Leyla adının kadını oldu. Gece renkli kadın... Nefret ile aşkın birleştiği bu imkansız aşk hikayesi...