"Şu insanları hiç anlamıyorum, sekiz yüz yıllık hayatımda hiçbiri bana 'Gel kanımı iç' demedi. Benim gibi yakışıklı bir vampire hem de?"
Juliam'a bakıp göz devirdim. Geçen yüzyıllardan sonra gram değişmemişti. Aksine daha da şımarık birisi olmuş, bizi güldürmeyi her dakika başarabilen biri haline gelmişti.
"Anlayamadığım tek şey zaten insan kanı içmeye alışkın değilsin. Görsen şarap sanıp içmezsin." dedi Tyler. Bunu demesiyle hepimiz gülmeye başladık.
Tyler'ın koluna sokuldum ve saçıma bıraktığı öpücükle gözlerimi kapadım. İçim huzurla dolmuştu. Atmayan kalbimi, garip bir şekilde hissedebilmemi sağlıyordu ve bu iyi hissettiriyordu.
"Hazır konu kandan açılmışken, sanırım stok bitmek üzere. Brandan ve ben yeniden ava çıkacağız, birkaç güne geliriz. Siz idare edebilecek misiniz?" dedi Rauf. Juliam çevik bir hareketle yanağını öpüp "Ben korurum onları." dediği an Rauf'dan tekme yedi.
"Öpme demedim mi lan?"
"Hatırlamıyorum iki yüz yıl önce demişsindir."
Gülümsedim ve aileme bakındım. Hepimiz bir aradaydık, ve mutluyduk. Daha fazla şey istemiyordum.
----
Hacılar şimdi diyeceksiniz "Hani uzatacaktın?"
KİTAP TUTMADI
Tutsa bırakın uzatmayı, 2'sini çıkartırdım. Hatta 3'ünü. Yeri gelince çevirip kendime sokardım ama tutmadı işte.
Yeni bi kurgu yazdım bende.
BoyxBoy texting. Profilime girip bir bakın derim. Adı Prens ve Prens.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümsüz (Texting) (tamamlandı)
Vampire"Benim karanlık dünyamda sana yer yok, Anista."