2.7

1.6K 154 28
                                    

(Medya: Anista. Nasıl ama?)

Anista'dan...

"Kes lan it herif, öldürürüm seni!"

"Ben şaka yapmıyorum, bırak onu!"

Şuan ne mi yapıyorduk? Benjamin ile ikizlerden Juliam'ın birkaç artan jelibon için birbirini dövüşünü izliyorduk. Hayır, gerçekten izliyorduk. Juliam'ın arkadaşları yan masada acıyarak onlara bakıyordu. İkizi jeon takmıyordu bile, sanki bu hallerine artık alışmış da gına gelmiş gibiydi.

Rauf ofladı ve öğrencilerin daha fazla dikkatini çekmemek için aralarına girdi. İkisini de göğsünden tutup birbirinden uzaklaştığırdığında Juliam bir kız gibi ellerini göğsünde siper etti ve tizce çığlık attı.

"Sapık herif elledi beni!"

Annabella gülerek yanıma geldi ve fısıldadı;

"Seni sıkıyorlar mı?"

"Ne? Hayır, elbette hayır. Bu halleri komiğime bile gidiyor, inan bana Annabella."

Tyler tek kaşını kaldırdı ve oturduğu masadan indi.

"Aynen aynen, birkaç ergen köpecikle uğraştığına inanmıyorum Benjamin." dediği an Brandan ve Mirenda'nın gözleri birkaç saliseliğine sarı rengini aldı. Bu ne demekti, bilmiyordum. Onları kızdırmış mıydı?

"Hazır bir araya gelmişken, nasılsın Anista?" deyip gülümsediğini Brandan. Rauf tek kaşını kaldırdı ve benim yerim cevapladı; "Onun senle konuşmak istediğini düşünmüyorum."

Bunu dediği an beynimde sesler duymaya başladım. Başımın bir anda ağlaması ile kaşlarım çatılmıştı.

"Hadi be, o senle konuşmak istemiyor!"

"Ne zamandır onun yerine karar veriyorsun, yıkık şövalye?"

"Seni o pelerine bağlayıp uçurumdan sallandırayım da gör."

Sesleri etrafımdakilerden duyup duymadığımı anlamak için onlara baktım. Şuan herkes sessizdi, aslında fazla sessiz. Benjamin endişelenerek bana bakıyordu.

"Anista, bir sorun mu var?"

Yutkundum ve korkuyla başımı salladım.

"Hayır, sanırım... Bir şeyler hatırladım. Geçmişime ait olan..."

Bunu dememle Tyler yerinden kalktı ve kolumu tuttu.

"Öyle bir şey olduğunu sanmıyorum. Şu aralar fazla gerginsin, gidelim hadi."

Uysalca başımı salladım ve onu takip ettim. Zil çalıyordu, ne ara sınıfın önüne geldiğimizi anlamamıştım. Beni sınıfa soktu ve "Kötü bir şey olursa mesaj at. Ya da... Buna gerek yok. Zaten hissederim." deyip bir şey dememe izin vermeden arkasını dönüp gitti.

"Eğer ağlarsan hissederim."

Beynimde yankılanan sesle, kaşlarım yine çatılmıştı. Hızla sırama doğru yürüdüm ve oturdum, başım dönerse yere doğru kapaklanmak istemiyordum.

"Üzülürsen, kalbin kırılırsa hissederim. Ölürsen, hissederim."

Zihnimde yabancı bir erkek silüeti beliriyordu. Yüzünü göremiyordum.

"Ama, kraliçem... İzin ver seni şimdi kendi ellerimle öldüreyim ve daha fazla acı çekme."

Ölümsüz (Texting) (tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin