Bölüm 14: Enzeru Bir Qilin

526 44 8
                                    

Ortamda büyük bir sessizlik olmuştu. Yun elindeki kağıda bakıp duruyordu. Sam’de en az onun kadar şaşkın duruyordu. Adam ellerine kartı tutuşturduktan sonra mutlaka aramalarını söyleyip yanlarından ayrılmıştı. Yun karta bir süre daha baktıktan sonra buruşturup ortadaki ateşe atmak üzereyken Enzeru elini tutmuştu. Yun kanatlarına dokunduğunda hissettiği elektrik akımını tekrar hissetmişti elinde.

“Yun ne yapıyorsun sen?”

“Atacağım.”

“Nedenmiş o?”

“İlgilenmiyorum çünkü Enzeru.”

Moonchul’da eline sarıldığında bu sefer herkes onu vazgeçirmek için ikna etmeye çalışıyordu. Moonchul bağıra bağıra atmaya çalıştığı kartı alıyordu.

“Deli misin sen? Bu şans insanın ayağına milyonda bir kez bile gelmez sen bir de tepmeye mi çalışıyorsun! Allah’ım şu sendeki şans bende olsa zaten. Adam elini taşa atsa altın olmaya başladı ya!”

“Moonchul kolumu biraz daha çekersen sağ kolumla sol kolum arasında otuz cmlik bir fark olacak.”

Moonchul onu dinlemeden elinden kartı almayı başarmıştı. Kartlar herkesin elinden eline dolaşırken Enzeru’da Yun’un koluna girmiş ikna etmeye çalışıyordu.

“Ya Yun. Sesin çok güzel neden bir gidip görüşmüyorsun ki?”

“Sesi her güzel olan sanatçı mı olmalı Enzeru hem istemiyorum kelimesinin tam olarak hangi kısmını anlamadın.”

“Ama bu çok büyük bir şans.”

“İstemiyorum. İstemiyorum yahu zorla mı?”

Enzeru ağzını açacakken bir anda dengesini kaybetmişti. Gözleri kararınca tökezlemiş ama Yun son anda fark etmişti. Düşmemesi için ona destek olurken “İyi misin?” diye fısıldamıştı.

“İyim de çok yoruldum bugün…” dediğinde gözlerine perde inmiş gibi olmuştu. Yun Enzeru’nun gözleri kapanmadan bir saniye önce onu tutmayı başarmıştı. Henüz bilincini tamamen kaybetmediğini kollarına geçirdiği parmaklardan anlamış olsa da yine de normal görünmüyordu. Enzeru’nun kulağına doğru eğilmişti ki Sam yanlarına gelmişti. Yun bir anda bu adamın nereden çıktığını anlamamıştı ve bu durumdan hiç ama hiç hoşlanmamıştı. Enzeru’yu biraz daha kendine çekerken gözlerini karşısındaki adama dikmişti.

“İyi görünmüyor otobüsü boşverin ben arabayla geldim evine kadar bırakayım.”

“Hiç gerek yok biz halledebiliriz. Teşekkür ederim sorduğun için.”

“Birincisi sormadım Yun ve ikincisi yarı baygın bir kız gözlerimin önündeyken böylece bırakamam hadi sen evini biliyorsundur.”

Sam öne atılıp yardım etmek istediğini gösterirken Yun hızlıca Enzeru’yu kucağına almıştı. Sam başını sallayıp arabaya ilerlerken Yun diğerlerine hızlıca veda etmişti. Sam bir yandan arabaya binerken bir yandan da telefonda biriyle hızlı hızlı konuşuyordu. Arabaya geldiğinde Sam arka kapıyı açmış kendisi de ön koltuğa geçmişti. Arabayı çalıştırdığında Yun adresi vermesi gerektiğini düşünmüştü ama Sam ona hiçbir şey sormuyordu. Arka koltukta Enzeru ile birlikte oturuyordu ve kızın başı omzuna düşmüştü. Yun sessizliği bozmak için boğazını temizlediğinde Sam konuşmaya başlamıştı.

“O kız bir qilin değil mi?”

Yun Sam’in sözleriyle bir anda donup kalmıştı. Ne cevap vermesi gerektiğini bilmiyordu zira kendisi de cevabı bilmiyordu. Susmaya devam etmeye karar verdiğinde Sam “Söylemesen de anlayabiliyorum. Ama sorun şu ki o kızın enerjisi çok düşük” demişti. Yun ne demek istediğini anlamıyordu. Enzeru’nun mu enerjisi düşüktü? Bu çocuğun onu hiç tanımadığı ne kadar açıktı. Sam şehre yakın bir köşede durup 24 saat açık marketlerin birinden su almıştı. Arabayı çalıştırmadan adresi navigasyona yazdıktan sonra aralarında başka bir konuşma geçmemişti ta ki eve gelene kadar. Enzeru’yu uyandırmak mümkün değildi.

Sakar Şans MeleğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin