Yun etrafa bakıp bir tehlike için hazır olmaya çalışıyordu ama boynuna sarılmış ağlayarak Japonca bir şeyler anlatmaya çalışan kız yüzünden sürekli dikkati dağılıyordu. Birazdan hırsız bir yerden çıkıp ikisine birden saldırsaydı ikisi de savunmasız bir şekilde onu bekliyor olacaklardı. Yun kızı zorla da olsa kendinden ayırıp hıçkırıkları arasında ona soru sormaya çalışıyordu ama kız ısrarla Japonca cevap veriyor ve sürekli ağlıyordu. Kızın kendine gelmesi için onu omuzlarından tutup sarsmıştı. Biraz sakinleşinceye kadar beklemeye çalışsa da kız sakinleşmiyordu ve onun bu korkulu hali giderek daha çok gerilmesine neden oluyordu. Sadece bir saat uzaklaşmıştı evden. Onu bu kadar korkutacak evi bu kadar dağıtacak birinin bu bir saati bulması gerçekten bu kızı bela mıknatısı yapıyordu. Daha fazla bu hıçkırık nöbetlerine dayanamayan Yun bugün ikinci kez polise gitmesi gerektiğini düşünüyordu. Bu fikri kızla paylaşınca kız histeri nöbeti geçirircesine kafasını sallamış gözyaşları bunun etkisi ile dört bir yana saçılmıştı. Parmağıyla bir şey gösteriyordu. Yun kafasını kaldırıp kızın gösterdiği tarafa baktı. Bu sefer kolunu sımsıkı tutan kız parmağı ile gösterdiği yere doğru
"Öldür onu" diye bağırmaya başlamıştı. Öldür mü? Cidden karşıdan katil gibi mi duruyordu. Yun açıklama yapmak için kızı sakinleştirmeye çalışacaktı ki gösterdiği yerden uçan bir sivrisinek gördü. Sivrisinek! Bu karmaşanın nedeni bir sivrisinek mi?! Damarlarındaki kanın hızlandığını hissedebiliyordu. Şu an bu kızı kapı dışarı etmemek için bir tane sebebi yoktu. Allah aşkına bu kızın burada ne işi vardı zaten! Onu bırakıp tüm hırsını sivrisineğe yansıtan genç adam bir çırpıda uçan sineği yakalayıp pencereden atmıştı. Kız olduğu yere rahatlamış bir şekilde çökmüş ve ağlamaktan kızaran gözlerini silmişti. Yun derin bir nefes aldı.
"Tüm bu karmaşanın sebebi bir sivrisinek mi yani!"
"Ne demek sadece bir sivrisinek mi? Sen onları bilmiyor musun?"
Sonra kelimeleri bulmaya çalışır gibi elini çenesinin altına koyup tavanı incelemeye başlamıştı. Sanki az sonra kelimeler tavandan düşecek gibi bekliyordu ve bu Yun’u daha da sinirlendiriyordu. Sonra zafer kazanmış gibi bir anda tekrar konuşmaya başlamıştı küçük kız.
"Onlar kan emiyorlar."
"Yani? Bu seni öldürmez ya!"
Sanki Yun az önce ben bir katilim demişti. Kız gözleri yuvalarından çıkacak şekilde ona bakmıştı. Yun bu tepki karşısında ne dediğini düşünmeye çalışmıştı ama hayır yanlış bir şey söylememişti.
"Onlar vampir olabilir."
"NE?!"
Kız sanki çok önemli bir şey söylüyormuş gibi ciddileşmişti.
"Elbette. Vampirlerde kan emiyor onlar da."
"Tanrım! Sadece küçük bir sinekti. Sen onun yaklaşık yüz katısın seni nasıl öldürebilir?"
Kız tasvip etmez bir şekilde başını sallamıştı.
"Evrim diye bir şey var biliyor musun? O sinek evrimini tamamlamış olabilirdi ya da hala evrimleşiyor olabilirdi."
Bu sefer gözleri yuvalarından çıkacak gibi bakan kişi Yun’du. Şaşkınlıkla bunun bir şaka olmasını söylemesini umarak kıza sorusunu sormuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sakar Şans Meleği
خيال (فانتازيا)Hiç beklemediğin bir anda karşına çıkan birisi hayatını değiştirebilir... Soru şu sen hayatının değişmesine hazır mısın? Yalnızlığını terk etmek ve birine güvenmek... Peki güvenmek senin için bu kadar kolay mı? Hele ki karşındaki insan bile değilse...