Gözlerini kırpıştırıp duruyordu. Ayağı ağrıyor ve yüzü şu an Yun’un yüzünün sadece birkaç santim uzağında duruyordu. Yüzünün yanmasına bakılırsa tüm yüzü kıpkırmızı olmuştu. Yun ne hareket ediyor ne bir şey söylüyordu ve şu geçen birkaç saniye Enzeru için asırlar gibi gelmişti. Kapı zilinin yanında kapıya vurulan yumruk sesleriyle ikisi de bakışlarını hala ısrarla çalan kapıya yöneltmişlerdi. Tanıdık bir ses duyduklarında Enzeru magmada eriyip bir mineral olarak dünyanın en alt tabakasına karışmak istiyordu. Moonchul’un sesini bir kez daha duyduklarında Yun hiçbir şey söylemeden Enzeru’yu düşmemesi için tutup kendisini koltuktan aşağı attı. Utanç zehirli iğneler gibi vücuduna girip çıkıyor, tenini yakıyor, ruhuna sinip onu eşsiz işkencelerle cezalandırıyordu. Gözlerini kapatan Enzeru Yun’un kapıyı açmak üzere olduğunu ve koltukta hala yatar pozisyonda olduğunu fark ettiğinde hızla doğrulmuştu. Bu kalkışın etkisi ile saçları yüzüne düşmüştü. Tam bu sırada Moonchul’un kapı tarafından filtrelenmeyen sesi odayı doldurmuştu.
“Ne o öldün de duymuyor musun sabahtan beri kapıyı çalıyorum!”
Bir yandan söylenip bir yandan içeri girdiğinde saçlarını düzeltmekle meşgul Enzeru’yu görüp susmuştu. Şaşkın bakışları ikili arasında gidip gelirken Yun’da uykunun üzerindeki son etkilerinden kurtuluyordu. Moonchul sonunda Yun’a dönüp sessiz olduğunu düşündüğü ama Enzeru’nun duyduğunda karnına meteor yediğini hissettiren o soruyu sormuştu.
“Yanlış bir zamanda mı geldim?”
“Saçmalama hyung. Geçsene ayakta durmak için mi alacaklı gibi çalıyordun kapıyı?”
“Emin misin? Gidebilirim.”
“Onichan!”
Moonchul isyan edip yanaklarını şişiren kıza dönüp bakmış sonra tek elini ensesine atıp gülümsemişti.
“Nasılsın Enzeru bir süredir görünmüyordun ortalarda.”
“İyim.”
Verdiği tek kelimelik bu cevapta bile sesi titremiş ve Yun’un “İyimiş” diye kinayesine maruz kalmıştı. Moonchul gözleri Yun’da gelip Enzeru’nun yanına oturduğunda arkadaşından bir şey öğrenemeyeceğini fark edip Enzeru’nun kulağına eğilmişti.
“Neler oluyor burada ufaklık?”
Enzeru’nun cevap vermesini beklemeden kızın alçılı ayağını gören Moonchul gözlerini kocaman açıp parmağını Yun’a uzatarak bağırmıştı.
“Kızın ayağını mı kırdın?!”
Yun gözlerini devirip banyoya yüzünü yıkamaya gitmişti. Moonchul’un arkasından gelen bağırışları ve Enzeru’nun cılız sesini kapının arkasında bırakıp kapattığı kapıya yasandı. Ne günah işlemiş olabilirdi ki acaba? Bu kızın komşusu olmasına neden olan nasıl bir günah işlemiş olabilirdi? Kız geldiğinden beri yaşadıklarını düşününce tam bir kabusun içinde olduğunu düşünüyordu. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Yaşadıkları teker teker gözünün önünden geçerken memnuniyetsizlikle yüzünü buruşturduğunda sadece Enzeru’nun sakarlıklarını düşünebiliyordu oysa boynunda parlayan kolyeden zaman çizelgesi gibi başından geçen iyi olaylar geçiyordu. Her zaman şanssızlıklarla dolu bir hayata sahip Yun son zamanlarda fark etmediği halde hayatının ne kadar kolaylaştığını düşünemiyordu Enzeru’nun sakarlıklarına odaklandığı için. Hiçbir şey anlayamadığı derslerde nasıl bir anda başarı yakaladığını, yaz okuluna uğramamasına rağmen sınavlarda aldığı yüksek puanları, yıllardır almak için uğraştığı bursu kazanmasını, kafenin bir anda daha çok iş yapmasını ve bunun gibi birçok küçük ayrıntının farkında bile değildi. Gözlerini açtığında parlayan kolye bir anda sönmüş sanki hiç orada yokmuş gibi gözden kaybolmuştu. Yun musluğu açıp yüzüne su çarptığında bir anda aklına gelmiş ve eline aldığı ikinci su kütlesini yüzüne götürmeden donup kalmıştı. Uyandığında Enzeru kucağındaydı. Onu evine bıraktığına emindi ama uyandığında kesinlikle yanındaydı. Uyku sersemi ve kapıdaki Moonchul’un gevezelikleri yüzünden ancak fark edebiliyordu. Musluğu kapatmadan avucundaki suyu boşaltıp içeri koşmuştu. Enzeru, Moonchul ile konuşurken sözünü bitirmesine fırsat vermeden kolundan tutup kaldırmış ve mutfağa sürüklemişti. Kıza dönüp soru soracakken yüzündeki acı ifadesini fark ettiğinde ancak ayağının alçıda olduğunu hatırlayabilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sakar Şans Meleği
FantasíaHiç beklemediğin bir anda karşına çıkan birisi hayatını değiştirebilir... Soru şu sen hayatının değişmesine hazır mısın? Yalnızlığını terk etmek ve birine güvenmek... Peki güvenmek senin için bu kadar kolay mı? Hele ki karşındaki insan bile değilse...