merhaba ben byun baekhyun ve s*çtım

49 1 0
                                    

"Jongdae yeter, şu kızı asırlardır anlatıp duruyorsun. BEYNİM ŞİŞTİ. Tamam aşıksın anladık. Zaten birazdan kendisiyle tanışacağız bu ne heyecan?"

Büyük bir bıkkınlıkla başımı dirseğimle masadan destek alan elimin üstüne koymuştum.

Jongdae'nin uzun süredir çıktığı sevgilisiyle - hani telefonla aradığımda seviştiği kadınla - bizi tanıştırma yemeğine gitmiştik. Bu yüzden bu salak Jongdae gereğinden fazla heyecanlıydı.

"Baekhyun, aşk bu, AŞK. Senin bilmediğin bir şey. Duygusuz oç."

Jongdae bana trip atar gibi bakmıştı. Kyungsoo da onu desteklemişti.

"Şurada bir aya kadar evleniyorsun, şu çocuk kadar heyecanlı değilsin, Baekhyun."

"Evlilik" kelimesini duyunca sinirden olduğum yerde sıçrayıp bağırmaya başladım.

"KYUNGSOO BANA EVLİLİK DEME, HATIRLATMA BANA ŞUNU. PSİKOLOJİM BOZULUYOR."

Başından beri sakin kalan Minseok diyaloğa atlamıştı.

"Senin psikolojin zaten bozuk."

"Evet. Bunu aşık Jongdae'ye gösterdiğin tepkilerden de anlayabiliriz." diye destekledi Kyungsoo.

"Aman, bu aşktan mı anlar? Tek bildiği kalp kırmak." Jongdae bana sataşıyordu.

Tehditkâr bakışlarımla Jongdae'ye doğru yaklaşıp fısıldadım.

"O zaman sen bana aşk ne demek öğret, yakışıklı."

"Aşk... sürekli o kişiyi düşünmek demektir. Her daim o kişinin aklına gelmesidir. O kişinin seni mutlu etmesidir. Falan filan işte, ah aahh."

"Orası belli." Gözlerimi devirip geri çekildim ve bir süre düşündüm. Etrafımı gözlemledim. Aşk bu kadar basit bir şey olamazdı bence. Ne demek tam olarak bilmiyordum ama asırlardır insanı yoruyorsa daha karmaşık olmalıydı.
Zaten Kyungsoo ve Minseok, Jongdae'ye katılmıyordu. Kyungsoo'ya göre aşk depresyondu; Minseok'a göre de aptallıktı. Bu tanımları duyduktan sonra Jongdae'nin daha iç açıcı gelmişti.

"Jongdae'nin tanımına göre aklımda iki tane karı var öyle."

"Karı mı? Ne kadar kibarsın sen öyle?"

Minseok sakince lafını sokup göz devirmişti.
Masada yanımda oturan Jongdae dibime sokulmuştu.

"Kim bunlar Byun Baekhyun?"

Ben de sırıtarak Jongdae'ye sokulmuştum.

"Sana ne Kim Jongdae?"

Yuvarlak masada diğer yanımda oturan bilgin Kyungsoo beni kendine doğru çekti.

"Birisi Joohyun'dur, diğeri de Taeyeon. Kim olacak? Bu herif hayatında başka kimle bu kadar uzun süre sevişti?"

Masadaki herkes onayladı.

Ben hariç.

"Hayır, hayır, hayır." Uzun parmağımı hayır anlamında salladım. "Taeyeon konusunda haklı olabilirsin, onunla ilgili hoş şeyler düşünüyorum ama Joohyun aklımdan bile geçmiyor. Onun yerine aklımda hiç tanımadığınız bambaşka biri var."

"Manyak herif sevmediği kadınla evleniyor." dedi Kyungsoo.

"Kimmiş bu ikinci kadın?" diye sordu Minseok.
Cevaptan kaçınırmışçasına etrafıma bakındım. Çünkü bu soruyu cevaplamanın egoma hasar vereceğini düşünüyordum. Ama söylesem ne değişecekti? Nereden tanıdığımı söylemezdim. Fotoğraflarını gösterirdim, o yeterdi. Sonuçta beğendiğim bu diğer kadın at gibiydi.

"Ya aslında bayağı güzel bir kız. Benden iki yaş küçük hatta sanki restorandan içeri giren şu dört kız var ya, onlardan birine benziyor. Evet, evet, hatta o."

"Hangisi?" Jongdae kafası karışık bir şekilde sormuştu.

"Öndeki kısa olanın yanındaki, kısrak gibi fiziği olan kız."

"Seulgi'den mi bahsediyorsun?"

"Evet ondan bah- DUR ADINI NERDEN BİLİYORSUN?"

Ve o kız grubu bizim masamıza gelmişti, kısa olan kız Jongdae'nin yanına gitmişti.

"Merhaba, Dinozorum!"

Jongdae ise ayağa kalkıp kısa kıza sarıldı ve dudağından öptü.

"Olafım."

Bense dehşetle bu ikiliye bakıp dediklerini taklit ediyordum.

"Dinozorum! Olafım!"

Sonra da panik olunca her zaman yaptığım şeyi yapıp elimi yumruk hâline getirdim ve kemikli kısımlarını ağzıma soktum. Garip bir alışkanlıktı. Zaten Seulgi hariç diğer üç kız bana şok olmuş bir şekilde bakıyordu. Ben de onlara şok olmuş bir şekilde bakıyordum.
Kyungsoo da elimi ağzımdan çekmeye çalışıyordu fakat kasılmıştım bunu başaramıyordu.

*OST girişi*

*K-drama bölüm sonu*

*Ana karakterler birbirlerine bakışmaktadır.*

Aaa bu arada kırbaç zoruyla okuttuğum sevgili okuyucularım yukarıda geçen olaylar en son Taeyeon'un arabasına bindiğimden tam dokuz ay sonra gerçekleşti. Galiba bunu başta söylemem gerekirdi. O, dokuz ay sürecinde birçok şey oldu. Mesela Seulgi artık sekreterim değil. Neyse bunların hepsini size flashback yöntemiyle anlatacağım.

bay byun'un nesi var?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin