Taeyeon'a maskülenliğini göster koca karıların sempatisini kazan ve Joohyun'ın karnındaki bebeği düşür operasyonu için pazartesi günü sabahtan Seulgi'yi ofisime çağırmıştım. Şanslıydım ki geç kalmıştı ki haftasonunun tüm sinirini ona bağırarak almıştım. Ayrıca Joohyun'a neler anlattığının hesabını da sormuştum, şu ilişki dedikodusu hakkında. Fakat sonra fazla üstüne gittiğimi düşünerek eline kağıt kalem verdim ve bu konu hakkında konuşanların isimlerini yazmasını istedim. Korkmuştu, belli. Ama ona kızmak hoşuma gidiyordu. Nasıl bir psikopatlık seviyesiyse cidden çok hoşuma gidiyordu. Sonra onu üzdüğümü hissedip şakalar yaparak onu güldürüyordum. Bunlara karşılık şirkette tek güvendiğim insandı. Başkaların dedikodumu yapmasınlar diye para verirken Seulgi'ye tek bir azar veya gülümseme yetiyordu. Hoş genelde arkamdan da konuşmazdı. Herkesin Kang Seulgi gibi bir insana yani sektetere ihtiyacı olduğunu düşünüyordum. Bu yüzden çok şanslı bir adamdım. Böyle safını salağını daha bulamazdım. Bu yüzden Taeyeon'a maskülenliğini göster koca karıların sempatisini kazan ve Joohyun'ın karnındaki bebeği düşür operasyonumda bana yardım edebilecek tek kişi oydu.
"Seulgi sen ağlıyor musun?"
Bu sefer espirilerim de işe yaramamıştı. Gülmüştü ama gözleri doluydu.
"Hayır Bay Byun, sadece lensim gözümü rahatsız ediyor."
Haftasonu başıma gelen şeyden sonra insaflı olmaya başlamıştım. Ayağa kalkıp elleriyle yüzünü ağladığını göstermemek için kapatan Seulgi'ye sarılmıştım. Şaşırmıştı. Fakat sonra başını gömleğime koyup hüngür hüngür ağlamaya başladı.
"Sana karşı olan öfke krizlerime alışmış olman lazım. En azından ben öyle..." duraksadım. "Öyle sanıyordum." diyemeyeceğim için. "Öyle olmak zorunda." dedim. Sonuçta ben patrondum, psikolojik yardım danışmanı bürosundaki Jongho değildim.
"Alıştım, ama bu seferki çok korkunçtu. İyi değilsiniz. Bir şey mi oldu? Saçlarınızı bile düzgün taramamışsınız. Taramışsınız ama havanızda olunca saçlarınıza daha çok özen gösterirsiniz. Fazla konuştum galiba. Bana kızmayın lütfen."
Konuşmasının ortasında kollarımı geri çekip ona doğru bıkkın gözlerle baktığım için böyle bir tepki vermişti.
"Hayır, kızmadım." Tekrar duraksadım çünkü bunu soruyor olmak bende statü düşmesine sebep olabilirdi ama Seulgi'ye güvenebilirdim, aramızda kalırdı her şey.
Yine de ağzımdan zar zor çıkmıştı kelimeler.
"Sadece yardımına ihtiyacım var, Seulgi. Güvenebileceğim tek kişi sensin."Seulgi şaşırmıştı. Gözlerini kocaman açıp bana bakmıştı ve burnunu çekmişti. Bir süre odada sessizlik olduktan sonra Seulgi masama doğru gidip kalemlerimle oynamaya başladı.
"Emin misiniz, Bay Byun?"
"Evet... Fikrimi değiştirmeden planı dinlemek ister misin?"
Seulgi korkuyla kalemi masama atıp dikleşmişti. "Ah tabii evet."
Seulgi'ye operasyonun planını anlatmıştım. Tabii ondan önce bunların aramızda sır olarak kalacağına söz verdirtmiştim.
Planın A Bölümü basitti.
Birinci aşamada şirketten farklı zamanlarda çıkıp eve gidince üstümüze rahat ve dikkat çekmeyecek şeyler giyinmemiz gerekecekti. İkinci aşamada Seulgi, Gagnam'da söylediğim otoparka Mini'siyle gelip beni alacaktı. Ordan da Taeyeon'a gidecektik. Bunların hepsini şirkettekiler beni anlamasın diye yapmıştım. Aslına bakarsanız gereksiz aşamalardı.
Kolaydı da.Otoparkta buluşmuştuk hemen.
Seulgi otoparkta beni görünce gülümseyerek yanıma gelmişti.
"Merhaba, Bay Byun!"
Ben de cevap vermeden elindeki anahtarı alıp arabasının sürücü koltuğuna oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bay byun'un nesi var?
Fanficmanyak herif sevmediği kadınla evleniyor. - do kyungsoo [ağır bxg içerir]