evsizler çetesi

39 1 0
                                    

"Ne yani, o... o öldü mü?"

Öldüğümü sanmıştım fakat daha ölmemiştim.
Amacım galiba ciddi ciddi intihar etmekti fakat başaramamıştım.

Aslında başarabilirdim ama Kim Heechul denen evsiz beni kurtarıp kendisi gibi evsiz arkadaşlarının yani Lee Donghae ve Lee Hyukjae'nin yanına götürmüştü.

Neyse tabii ayıldığımda bunların kim olduğunu bilmiyordum. Sadece bana gülerek bakan koca gözlü adam beni korkutmuştu.

"Ne? Nerdeyim ben? Öldüm mü? ANANI SİKEYİM O NE?"

(Bağırdığım yerde o "korkunç adamı" fark etmiştim.)

"Daha değil. Seni kurtardım nehirden, çılgın çocuk."

Yattığım süngerimsi şeyden doğruldum.

"İyi halt etmişsin. Kurtardım diyorsun bir de."

Büyük gözlü ve kalın dudaklının -yani Heechul'un- yakışıklı arkadaşı Donghae yanıma oturup elimi sırtıma koydu.

"Eee evlat, sen kimsin? Kimin nesisin?"

Bacaklarımı kendime doğru çektim ve kollarımı da etrafına sardım. Omuz silktikten sonra umursamaz ama depresif bir tavırla cevapladım.

"Kimseyim."

"Kimse misin? Bak bu çok ilginçmiş işte."

Üçüncü arkadaşları da görünüp Heechul'un yanına oturmuştu.

"Şansa bak biz de kimseyiz." Heechul gülerek söylemişti bunu ve ellerini benim ellerinin üstüne koymuştu.

"Peki niye çıplak bir şekilde nehirde sürükleniyordun?" Hyukjae sormuştu bunu. O sırada üstümde eski püskü bir battaniye olduğunu fark etmiştim.

"Ne bileyim ben ya? Galiba ölmeye çalışıyordum ama onu da başaramadım."

"Demek cidden ölmek istemiyorsun. Merak etme bizim de pek senden farkımız yok fakat bu durumu hep birlikte aşacağız."

Heechul bana daha da çok yaklaşmıştı. Başımı ona doğru kaldırdım. Psikopat bir şekilde gülümsüyordu ama bana babacan bir tavır gibi gelmişti. Bir süre öyle bakışa kalmıştık. O bana bakıyordu, ben ona... Donghae ile Hyukjae ile "Ayy bunlar ne tatlı." diye bizi izliyordu. Cidden aramızda çok duygusal ve romantik bir bağ oluşmuştu iki dakika içersinde, benden beklenmeyecek bir şekilde. Fakat Heechul bunu bir beş dakika sonra bozmuştu.

"Tamam peki Kimse, iyi hoş da biz sana ne diyelim. Bir adın vardır herhalde."

"Baekhyun. Byun Baekhyun."

Heechul yanağımı sıktı. "Ay senin ne kadar tatlı bir adın varmış. Ben de Kim Heechul. Bu yakışıklı Lee Donghae diğer tipsiz de Lee Hyukjae. Kaç yaşındasın sen?"

Hyukjae, Heechul "tipsiz" diyince göz devirmişti.

"26."

"26 mı? Ay daha minikmiş bu. Hyung de bize."

O günden sonra özellikle Heechul ve çetesiyle çok yakınlaşmıştım. Beni diğer evsiz arkadaşlarıyla da tanıştırmıştı. Herifin çevresi ciddi anlamda çok genişti hatta o kadar genişti ki Taeyeon' u bile tanıyordu. Başıma gelen olayları Heechul'a anlatırken bana "He demek Taeyeon' un bahsettiği şu şerefsiz Baekhyun sensin demek. Şaşırdım valla. Tatlı bir çocuğa benziyorsun çünkü." demişti.

İyice yakınlaştıktan sonra benimle "Byun the Ceo ne hâllere düşmüş bakın hele." diye alay etmeye başlamıştı.

Beni çok sevmişti, ben de onu sevmiştim. O beni kardeş olarak görüyordu ben de onu bir hyung olarak görüyordum. Sürekli beraber takılmaya başlamıştık. Barlarda içki içip kafayı bulurken, genel evlerde kadınları ayartırken, dövüşlerde milletle kavga ederken hep beraberdik. Bu evsiz hayat hoşuma gitmişti nedense. Haberlerde, gazetelerde ve magazin programlarında kendimi görmüştüm fakat pek umursamamıştım. Bir ara tıpkı yarattığı karakter Nehlüdov gibi yani Tolstoy'un ta kendisi gibi tüm malvarlığımdan vaz geçip bu hayatı yaşamayı tercih edecektim fakat sonra duraksadım.

Ben şan, şöhret, gösteriş seven biriydim hayatımın sonuna kadar böyle evsiz yaşayamazdım. Tamam bir ay eğlenmiştim, ama full aksesuar Audi A7'imle sokaklarda dolaşmak daha çok zevk veriyordu bana.

İkilemde kalmıştım. Ama çözümü de bulmuştum. Düğünümden bir gün önce son derece olgun Heechul'a danışmalıydım ne yapmam gerektiğini. Danıştığımda bana tek bir şey demişti;

"Kaderinle yüzleş Baekhyun."

Boş boş yüzüne baktım.

"Tanrı aşkına hangi fantastik kitabı okuyorsun?"

"Tamam cümle herhangi bir kitaptan alıntı olabilir ama kaderinle yüzleş, kaça kaça bir yere varamazsın. Aksine üstündeki baskıyı arttırırsın. Git, yüzleş ve kurtul."

Haklıydı. O gün herkese veda ettim ve onları sık sık ziyaret edeceğime söz vermiştim. Yağmur yağıyordu fakat toplu taşıma fobimden dolayı gitmek istediğim yere yürüyerek gitmiştim. Mesafe uzak olduğundan da geceyi bulmuştu varmam.

Sırılsıklam bir şekilde kapının önünde  durdum. Derin bir nefes aldıktan sonra zile bastım. Kısa bir süre sonra kapı açılmıştı.

"Baekhyun??? Bu halin ne gir içeri çabuk."

YN// Acaba kimin yanına gitti? :)))))))))

bay byun'un nesi var?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin