çılgın roomieler

42 1 0
                                    

Flashback Seulgi:

Elimdeki kutuyla zar zor çıktığım merdivenlerinden sonra nihayetinde Sooyoung ve Wendy ile kaldığımız diaremize ulaşmıştım. Anahtarı çıkarmakla uğraşmak yerine zile basmıştım. Zaten bu saatte ikisi de eve gelmişti kesin.

Kapıyı açan kişi Wendy'di. Beni ağlamaklı ve elimde ofisteki eşyalarımla görünce kovulduğumu sanmıştı.

"Seulgi? İyi misin? Ne oldu? Yoksa... yoksa... pezevenk patronun seni işten mi attı?"

Eve girer girmez Wendy'nin hiçbir sorusuna cevap vermedim onun yerine ondan daha önemli bir iş olan odamın yolunu tuttum. Odamda üstümü değiştirdikten sonra kendimi yatağıma atıp yastıklarıma gömdüm ve rahatça ağlama ritüelime devam ettim.

Kızlar odama gelmiş yatağımın başında oturuyorlardı ve bana bakıyorlardı.

"Ne oldu??" diye sordu Sooyoung.

"Bence kovdu, onu pezevenk patronu."

"Seulgi'nin aşık olduğu patronundan mı bahsediyorsun?"

"Evet, kaç patronu var ki?"

"Ne bileyim? Seviyor ya?"

"Aşık olması, patronunun pezevenk olduğu gerçeğini değiştirmez."

Bahsettikleri kişi Bay Byun'du. Evet bunca zamandır, Bay Byun'dan hoşlanıyordum. Zaten ona olan sevgim olmasaydı hayatta ona katlanamazdım. Yani bana çok kötü davranıyordu ve ben de kendimce onu değiştirebileceğime inanmıştım. Ama o beni de seks objesi olarak görüyordu. Aslında bu da bir şeydi. Bana hayatta bakmayacağının farkındaydım, kibri yüzünden fakat bugün olanlara anlam veremiyordum. Ama benim aklımı asıl karıştıran şey kulağıma "Seni seviyorum." diye fısıldamasıydı.

"Hayır, hayır, hayır. Kovulmadım. İstifa ettim ama ona ağlamıyorum. Ağladığım şey artık bakire olmamam."

"NE? BUNA MI AĞLIYORSUN?"

Kızlar benim adıma çok sevinmişlerdi hatta kendi aralarında heyecanla konuşmaya başlamışlardı.

"Ay sonunda ya. Ben de Seulgi kuruyup gidecek diye çok korktum." dedi Sooyoung.

"Jongin'e bak be.. Helâl olsun çocuğa. Bir de Jongin'den hoşlanmıyorum ki ben diyordun, Kang Seulgi." dedi Wendy.

"Hakikaten he.. Bir de Seulgi'den bahsediyoruz. Kız sevişmemeye yeminli. Eski sevgilisi Jimin'le bile hiç sevişmedi. Sarhoş olunca da erkeklerle sevişmemeyi çok iyi başarıyor ama Jongin'le bunu başardı. Demek sürekli bahsettiği o özel kişi Jongin'miş."

"Dimi ya, dedik biz sana şans ver çocuğa diye." diye destekledi Wendy.

Her ne kadar kızları dinlememeye çalışsam da bu imkansızdı. En son dayanamadım ve başımı yastıktan kaldırıp bağırıp çağırmaya başladım.

"Keşke her şey sizin dediğiniz gibi olsa. O ZAMAN HER ŞEYE RAZIYIM. AMA DEĞİL. Seviştiğim kişi Jongin falan değil."

Kızlar bana şaşkın gözlerle bakınca açıklamada bulundum. "Jongin'le masamda öpüşürken Bay Byun bizi bastı ve beni odasına çağırdı. Sonra ne oldu bilmiyorum ama bir bakmışım Bay Byun'la çırıl çıplak kanapesinde... anlarsınız ya. Bunun üzerine istifa ettim."

"NE? SEN CİDDİ MİSİN?" ani tepkiyi veren Wendy olmuştu.

"Peki razı mıydın buna? Yani istiyerek mi seviştin yoksa zorla mı?"

Bu sorudan sonra ağlamam artmıştı.

"Zaten sorun da bu öyle bir istekle seviştim ki... Bana her türlü fanteziyi yapmasına razıydım. Öyle garip bir andı ki... Bana doğru yaklaşması. Beni öpmesi. Bana karşı en ufak bir teması.... Ne halt yiyeceğim ya ben? Jongin'den ayrılmam gerekir. Onu aldatarak yaşayamam."

Wendy ve Sooyoung bir süre birbirlerine baktılar. Hatta bu baya uzun bir süre olmuştu. Muhtemelen aralarında benim anlayamadığım telepatik bir ilişki oluşmuştu. Anlayamamak beni rahatsız ediyordu, onlara bakıyordum ben de. En sonunda Wendy bana dönüp çığlık atmıştı.

"SEULGI HAYIRLI OLSUN ZENGİN OLUYORSUN."

Ayağa kalkıp dans etmeye başladı. Sooyoung da ayağa kalkıp ona katıldı.

"Biz de arkadaşınız bize de pay verirsin."

Benim derdim neydi onlarınki neydi...

"Saçmalamayın. İşimden istifa ettim. Zaten kalmam saçmaydı. Psikoloji okudum ben, pezevenk patrondan azar yiyip sonra onun... neyse ağzımı bozmayayım şimdi."

Sooyoung kendini benim yanıma attı.

"Seulgi sen deli misin? Bu herif senin anlattığına göre egosu ve kibri yüzünden toplu taşımaya binmeyen biri, seninle böyle bir şey yaşadığına göre kesin bir şey vardır."

Wendy de öbür yanıma kendini attı.

"Hem kimseyle tokalaşmazken senin kaç milyon defa elini tuttuğunu sen kendin söylüyorsun. Sana karşı boş olduğunu sanmıyorum."

"Bahsettiğiniz şeyler hani şu patronun sekreterine aşık olduğu aptal saçma hikayeler, fakir insanları umutlandırmaktan başka hiç-"
aniden duraksayıp ağzımı ellerimle kapadım.
"Aman tanrım, o pezevenk gibi konuştum, resmen."

Sooyoung ve Wendy birbirlerine bakarak gülmeye başladılar, ben de onlara vurmaya başladım üçer beşer tane.

"İyi de Seulgi sen dizilerdeki fakir insanlardan değilsin, o da soylulardan değil. Bahsettiğin kişi kimsesizin teki, sen ondan daha soylu olabilirsin. En azından varlıklı bir ailenin kızısın." bunları diyen Yoona kapıdan girmişti.

Yoona bizimle aynı evde kalmıyordu ama onda evin anahtarı vardı, bu yüzden Yuri'yle kafasının estiği vakit geliyordu.

Ayrıca hakkı vardı en azından teknik olarak ama bu olayların aptal bir diziye benzediği gerçeğini değiştirmiyordu.

bay byun'un nesi var?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin