Bölüm 3:"Güç"

69 7 0
                                    

***

"Bize öyle bir güç verin ki, kendimizi başkalarının gördüğü gibi görelim."
BURNS

***

Bu gün her sabahtan farklı aymıştı gün. Bulutlar gri, etraf sislerle çevriliydi. Gökyüzünde tek bir kuş yoktu. Yağmur ha yağdı, ha yağacak gibi görünüyordu. Pencereden dışarıyı izliyorum da şu an, karşımda bir ayna varmış gibi hissediyorum. Gökyüzü içime bürünmüş sanki. Öylesine acı, öylesine yaralı.


Güçlüyüm diyemiyorum, çünkü hiç öyle olmadım. Çok şey yaşadım, çok şey atlattım. Ağır da olsa üstesinden geldim ama güçlü değildim işte. Yıkılmaktan korktum, ayakta durmaya çalıştım. Sırtımı yaslayabileceğim kimsem yokken bile kendime sığındım. Başkası olsa bu yaşadıklarımı kaldırabilir miydi, bilmiyordum. "Bu kız ne yaşadı ki?" dediğinizi duyar gibiyim. Empati kurmuyordunuz belkide.

Ben; hiç anne sevgisi görmemiştim, mesela. Şu an bunu dile getirirken bile içimde bir şeylerin burkuluşunu hissetmiyor değildim. "Kızım, gel yemek hazır!" ya da "canım dışarıya çıkıyorum, istediğin bir şey var mı?" gibisiden bir söz kulaklarımı doldurmadı hiç. Daha ne kadar sorular vardır, annenizin size sorduğu. Tahmin bile edemiyordum. Acaba anneler çocuklarına "seni seviyorum." derler miydi ki? Ben çok isterdim. Eminim ki siz de isterdiniz ve belki de işitmişsinizdir bu sözleri. Biraz çekiniyorum ama bana annenizle anılarınızdan birini anlatır mısınız? Sanırım bunu duymaya ihtiyacım var. Zira yüreğimdeki boynu bükük kız hep öyle kalacak gibi. Hüzünlü de olsa bir kez gülümsemesini ne çok isterdim.

Ben; okula gitmeyi hiç sevmezdim. Yıllar önce bir gün yine okuldan eve geliyordum. Saatin üçe falan gelmesi gerekiyordu herhalde. Eve her geldiğimde annemi görürdüm. Hani öyle dışarıya çıkıp gezen tiplerden değildi annem. O gün annemi göremeyince evi aramaya başladım. Buldum da. Odasındaydı, uyuyordu. Ama yatağından falan düşmüş olmalıydı. Yerde olmasının başka nasıl açıklaması olabilirdi ki? Yanına gidersem yatağına geçmesi için ona yardımcı olabilirim diye düşünmüştüm. Yaklaştıkça kırmızı renkler gördüm annemin şakaklarında. Yemek yaparken salça falan bulaşmış da olabirdi ama annem yemek yapmazdı ki. Hayır, sakın öyle düşünmeyin. Kan falan olamazdı. Tanrı annemi yaralayacak kadar kötü değildi. Lütfen sustur o beynindeki korkunç düşünceyi! Annem daha bana "kızım" demeden nereye gidebilirdi?

Kollarından tuttum annemin. Kaldırmaya çalıştıkça beyaz çoraplarım kızıla boyandı. Burnuma bir koku geliyordu, peki ya salça böyle kokar mıydı..? Kokmak zorundaydı. Başka bir şeye siz ihtimal veriyor muydunuz?

Taşıyamadı küçük bedenim annemi. Kollarını bıraktım bu yüzden. Uyanacak gibi de durmuyordu. Annemle hiç beraber uyumaştık. Belki de bu tanrının bana bir fırsatıydı. Yanına uzanıp cenin pozisyonu aldım. Bir elimin avuçlarında annemin eli vardı. Ben o gün annemin kokusunu çektim içime, doya doya... Saatler geçti, zaman hızla akmaya devam etti. Ne annem uyandı, ne de ben yanından bir an olsun ayrıldım. Annemin kokusunun üstüne başka kokular sindi. Annem kalkmadı bir türlü. İstemsizce yaş döktüm sessizce. Ardından bağıra bağıra haykırdım tanrıya. Bu kadar uyunmazdı. Annem uyanmalıydı. Ama tanrı annemi uyandırmadı. O gecenin sabahı oldu. Güneş tepede yerini aldı. Arkadaşlar, annem yine uyanmadı. Zor da olsa kabullendim, annem sahiden öldü ve çocuk kalbim bunu gördü. Ve tanrı benim sesimi hiç duymadı.

Annem, sırf ben acı çekeyim diye intihar etmişti. O ölünce her şeyin sonu olmuştu. Cehennemin kapısını bulmak için kızını harcamıştı. Benim sonum yıllar önceden hazırlanmıştı ve buna vesile olan öz annemdi.

KOR ALEVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin