BÖLÜM-1

314 18 13
                                    

Yoğun bir acı ve parlaklık hissiyle gözlerimi araladığımda, gece yaptığım bütün yalvarışlara rağmen günün doğduğunu görmek tanrının varlığından bir kez daha şüphe etmeme sebep olmuştu. Bugün en yakın arkadaşımı kendimden 50 km uzağa, başka bir şehire, başka bir okula yollamam gerekiyordu. Bu yetmiyormuş gibi bir de bugün okulun ilk günü. Çok uzağa gitmeyecek olsa bile yine de gidiyordu işte. İçim içimi yese de buna engel olamazdım.
Saat sabahın beşiydi. Ancak toparlandıkları için erken yola çıkacaklardı. Ablasının isteği üzerine Deniz'in ailesi onu kırmayıp taşınmaya karar verdiklerini söylediği zaman inanmayıp bunun bir şaka olduğunu düşünmüştüm. Hatta şaka olduğundan emindim. Hatta şu an bile, ona veda etmek için evlerine doğru yürürken
"Acaba gittiğimde bana şaka olduğunu ve gitmeyeceklerini söylediği zaman beni bu saatte kaldırdığı ve kalbimi son bir kaç gün içinde 652 kere teklettiği için ifşalarını sosyal medyada mı paylaşsam yoksa uyurken o uzun saçlarını kökünden kazısam mı?" diye düşünüyorum.
Ona doğru attığım her adımda içimdeki kara boşluk biraz daha genişliyor ve midemden bütün bedenime yayılıyor. Bir gün ona veda etme düşüncesi bile beni bitirirken bugün ona veda edeceğim gündü. O bir gün, bugün...
Ona veda edeciğim bir gün olacağını elbette ki biliyordum fakat kendimi buna hazırlamayı unuttum. Onunla o kadar güzel şeyler yaşıyorduk ki ben kendimi yokluğuna alıştırma kısmını atlamıştım. Yanımdaki boşluğu kendi başına dolduran, beni küçüklüğümden beri yalnız bırakmayan siyah uzun saçlı, siyah gözlü, güldüğünde yanakları kulağına kadar kıvrılan o miyop çocuğun yanımdan ayrılmasını hiç istemiyorum. Hep yanımda olmasını ve yaptığı salaklıklar yüzünden ona kızmayı istiyorum.

"Oğlum,dikkat et düşeceksin!"
Duyduğum endişe ile harmanlanmış korumacı anne sesi ile gözlerimi dalmış olduğum yoldan alıp karşımda tüm kapıları açık bir şekilde duran arabaya çevirdim. Eda teyze tüm aileye talimatlar yağdırırken Deniz'in elinde iki büyük kutu ile merdivenden inmeye çalıştığını gördüm. Adımlarımı hızlandırıp yanına gittim ve görüşünü engelleyen kutuyu kucağından aldım.

"Bir gün şu koridoru iki kez yürümeye üşendiğin için aldığın fazla yük yüzünden bir yerini sakatlayacaksın ve o gün, ben gülmek için orada olacağım."
Dedim sırıtarak.
"Hoş geldin gün ışığım, gözümün nuru. Bende tam annemin yönetici sendromunu kim çekecek diye düşünüyordum."
Dediğinde Eda teyzenin Deniz'e kötü kötü baktığını ve Deniz'in elindeki kutuyu bırakıp sıvıştığını gördüm.
Elimdeki kutu ile arabanın arka tarafında duran Eda teyzenin yanına gittiğimde bagajda kutuyu koyabileceğim bir boşluk yaratıp bana yardım etti.

"Canım,bu saatte hiç yorulmasaydın keşke."
Dedi anlayışlı bir ifade ile.
"Hiç dert etme teyze. Normalde 6 da uyanıyorum zaten. Sadece yolcu etmek ve 15 yıllık dostumla vedalaşmak için bir saat erken kalksam da olur."
Dedim gülümseyerek. Bana aynı gülümseme ile karşılık verdi ve kalan eşyaları toparlamak için eve gireceğini, bu sırada Deniz ile biraz yürüş yapabileceğimizi söyledi.
Bunun üzerine Deniz'i çağırmak için iki katlı müstakil evlerinde Deniz'in odasının bulunduğu 2. Kata çıktım. Kapıyı aralık görünce beklemeden içeriye girdim. Kıyafetlerini zar zor sıkıştırıp valizinin fermuarını çeken Deniz'i görünce duraksadım. Gözlerim yavaşça o noktadan ayrılıp bütün odayı incelemeye başladığında buradaki anılarımı ve eşyalar olmadan odanın ne kadar boş olduğunu düşündüm. Odaya baktıkça içime dolan hüzüne daha fazla katlanamayarak derin bir iç çektim ve bunu duyup arkasını dönen Deniz'in ani hareketi ile irkildim. Bana ters bir şekilde "Orada ne yapıyorsun?" bakışı atınca onun da benim kadar irkildiğini anladım. Olduğum yerde hafifçe kımıldanıp gelmesi için başıma bir işaret çaktım ve arkamı dönüp odadan çıktım.
Arkama bakmadan boş sokakta öylece yürürken 2 dakika içinde Deniz, hızlarımızı eşitleyip yanımdan yürümeye başlamıştı. Önüme geçip hemen yolun kenarındaki kaldırıma çöktüğünde ağır adımlarla yanına çöktüm.
Bir süre sonra kolları hareketlenince kafamı ona çevirdim ve cebinde bir şey aradığını gördüm. Fazla sürmedi. Hemen bir saniye sonra cebinden bir çikolatalı süt çıkarttı ve bana uzatırken yüzüne bilmiş bir ifade yerleştirdi.

~AY TAŞI~ (Tamamlandı!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin