BÖLÜM-7

51 8 4
                                    

Derin bir duygu karmaşası içerisindeydim. Kendimi toparlamak için on dakikaya ihtiyaç duydum. On dakika daha kantinde oturduktan sonra kalkıp sınıfa gittim ve bütün gün sınıftan çıkmadım.

Kızlar her teneffüs sınıfa gelip bana bir şeyler yedirmeye çalıştı. Azıma soktukları en ufak şeyde bile mutlu oluyorlardı. Bütün gün toplasam bir poğaça yememişimdir. Son teneffüse geldiğimizde derse girmeyip kızlara konuşmak istediğimi söyledim. İkiside benim için dersi ekebileceklerini söylediler.

Çantamı alıp sınıftan çıkmadan önce Semih'e kısa bir açıklama yaptım. Bu aralar çok yoruluyordu. Hem dersler hem de kaptanı olduğu bir futbol takımı vardı. Okul takımı ile çok fazla antrenman yapıyorlardı. Her şeye yetişmekte çok zorlanıyor ve yoruluyordu. Bende onu daha fazla yormak istemiyordum.

Hoca son derse girmeden sınıftan çıkıp kantine gittim. Masaya oturup kızları beklemeye başladım. İkiside nefes nefese yanıma gelip yerlerine oturdular.

"Kendini bu kadar çabuk konuşmaya hazır hissedeceğini bilmiyorduk."
Dedi Beren. Sadece tebessüm etmek ile yetindim.

"Hadi canım anlat bize neler olduğunu."
Dedi Seda. Oldukça ağır bir şekilde konuştum. Ne kadar duraksadım ve söyleyecek kelime bulamadım bilmiyorum. Yarım saatte ancak anlatabilmiştim yaşananları ki toplasan on dakika bile sürmemişti bunlar yaşanırken.

Ne kadar teklesem de sözümü kesmeden öylece dinlediler. Daha sonra uzunca tartıştık bu konuyu.
Kızlar sürekli dalgaya alıp beni güldürmeye çalılıyorlardı. İşe yarıyordu da. En ciddi zamanda bile asla ciddi kalamayan bir kişiliğe sahiptim. Bu da en zayıf noktamdı işte.

Yine bir gülme krizinin ardından tüm ciddiyetimle kızlara döndüm.

"Ya beni böyle bir durumda bile güldürüyorsunuz ya yazıklar olsun size."
Dedim gözümdeki yaşı silerken.

"Öyle değil mi ama? Resmen çocuğun adını Abdullah koymuş. Abdullah dedemin dedesinin ismi Sare. Dedemin dedesi."
Dediğinde tekrar güldük. Konu bir anda Beren'in yeğeninin ismine gelmişti. Aslında kafamı dağıttıkları için onlara teşekkür edebilirdim.

Zil çaldığında gülüşerek okuldan çıktık. Vedalaşıp ayrıldıktan sonra servisimin her zamanki yerine doğru yürüyordum. O sırada Aslı ile göz göze geldik. Okul kapısının hemen kenarında biriyle konuşuyordu. Beni görünce konuşmayı bırakıp yanıma geldi. Ne söyleyeceğini merak ediyordum doğrusu.

"Biraz konuşabilir miyiz? Söylemem gereken önemli bir şey var."
Dediğinde onu onayladım ve birlikte servisimin bulunduğu yere gittik. Ali abiden iki dakika beklemesini rica edip servisin hemen arkasında beni bekleyen Aslı'nın yanına gittim.

"Ne oldu?"
Diye sordum merakla. Elini cebine attı ve bir hap çıkardı. Hap pakette değildi. Küçük kırmızı bir ilaçtı. Bana uzatınca ilacı alıp incelemeye başladım.

"Bu ne?"
Diye sordum.

"Geçen hafta Sena'nın kalemliğinde buldum."
Dediğinde gayet normal bir tepki verdim.

"Ee ne olmuş?"
Diye sordum.

"Bunun ne hapı olduğunu biliyor musun?"
Diye sordu.

"Ağrı kesici falandır muhtemelen."
Dedim gayet sakin bir şekilde.

"Hiç kırmızı ağrı kesici gördün mü? Annen doktor."
Dedi. Kaşlarımı çatıp ilaca tekrar baktım.

"Sen biliyor musun ne olduğunu?"
Diye sordum. Başını hayır anlamında iki yana salladı.

"Son zamanlarda ruh hali çok değişkendi. Bugün okula gelmedi. Hafta sonları da sürekli buluşmamızı erteleyip duruyor."
Dediğinde demek istediğini anladım. Ona teşekkür edip vedalaştıktan sonra servise bindim. Eve gidince ilk iş anneme bu ilacın ne olduğunu soracaktım.

~AY TAŞI~ (Tamamlandı!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin