BÖLÜM-23

7 1 6
                                    

Gerçek intihar sebebimi ilk defa çileden çıkıp birine söylemiştim. Seda ve Beren'in bile bilmediği bir şeyi artık aptal altılı biliyordu. Onlara bunu söyledikten sonra okuldan çıktım ve eve gidip saatlerce ağladım. Ben o anıyı hafızamdan silmek için çok uğraşmıştım ama bugün yaşananlar ve Yenal'ın üstüme gelmesi dayanağımın son noktasına ulaşmama neden olmuştu.

Ağlarken uyuyakalmış olmalıyım ki gözlerimi açtığımda saat sabah altıydı. Okula gidecek psikolojide hissetmiyordum kendimi. Ruhsal olarak çok sarsılmış ve yorgundum. Gitmemeye karar verdim. Levent ile Atlas hakkında konuşacağım kısım da dünki hengamede kaynayıp gitmişti.

Kızlara okula gitmeyeceğime dair kısa bir mesaj attıktan sonra kafamı tekrar yastığa gömdüm.

Yaklaşık iki saat kadar yatakta yuvarlandım fakat uyuyamadım. O sırada kapı çaldı. Kim gelmiş olabilir? Hasan abi? Sıla abla? Atlas..?

Koşarak aşağı indim. Kapımızın bir gözcü deliği olmadığı için önce camdan baktım. Evin önünde araba yoktu. Atlas ara ile mi gelirdi? Muhtemelen evet. Belki kafamı karıştırmak için arabasız gelmişti? Olasılık yüksek.

"Niye bu kadar uzun sürdü?"
"Sabahın köründe geldik oğlum kız uyuyordur."
Eve gelebilecek herkesi düşündüm fakat aptal altılıyı aklımın ucundan bile geçirmemiştim.

Ağır adımlarla ilerleyip kapıyı açtığımda bana şapşik bir şekilde bakan on iki göz vardı. Gülümsedim.

"Ne işiniz var burada?"
"Gülümsediğine göre bizi affettin?"
Dedi Ozan. Şaşırmıştım. Kendilerini affettirmek için mi buradaydılar?

"Seda ve Beren çikolatayı çok sevdiğini söyledi."
Diyip elindeki poşeti bana uzattı Ulaş.

"Bende adınla uyumlu olur diye sana fındıklı sarelle aldım."
Dedi Savaş.

"Teşekkür ederim de bunlar ne için?"
Salağa yattım.

"Dün seni biraz üzdük sanırım."
Dedi Uras.

"Aslında Yenal üzdü."
Diyip hepsi birden Yenal'a bakınca bende ona baktım. Başı öne eğik bir şekilde hepsinin gerisinde duruyordu.

"İçeri gelin."
Diyip kapının önünden çekildim. Hepsi koltuklara yerleşince bende en sevdiğim koltuğuma yerleştim.

"Annenler yok mu?"
Diye sordu Ozan.

"Hayır."
"Nasıl yani?"
Diye sordu Yenal.

"Ölmediler be. Tövbe de."
Dediğimde bir kaç şey mırıldandılar.

"Yarıyılda yurt dışına taşındılar."
Dediğimde hepsi önce birbirine,sonra bana baktı.

"Tek mi yaşıyorsun?"
Diye sordu Ozan.

"Yani,evet."
"Korkmuyor musun? Atlas gibi biri sana saplantılı ve onu en az bir kere evine getirdiğine eminim."
Dedi Yenal.

"Evet ama korkunun ecele faydası yok derler."
Diyip omuz silktim.

"Seninle kalabilecek biri yok mu?"
"Var ama ben yalnız kalmayı tercih ediyorum."
"Yine de çok tehlikeli."
Dedi Yenal.

"Siz her yere böyle sürü halinde mi gidersiniz?"
Diye sordum. Güldüler.

"Evet çocuğu zaman."
Diye yanıtladı Ozan. Kafamı aşağı yukarı sallayıp onayladım.

"Peki senin sürün?"
Diye sordu Ulaş. Durdum. Benim sürüm git gite azalıyor...

"Benim sürüm... güzel soru."
Dikkatle beni dinliyorlardı.

"Seda,Beren,Barış,Ufuk,Atlas ve Sena. Bunlar sürünün en ana üyeleriydi. Atlas gitti, Sena'da gitti."
"Sena nasıl gitti? Atlas gibi mi?"
Diye sordu Uras.

~AY TAŞI~ (Tamamlandı!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin