On İkinci Bölüm.

668 106 6
                                    


Çünkü prensesler ağlamaz.

Sırt çantamı yatağımın üzerine atıp direk giyinme odama koştum. Efe, ne zamandır paten kaymaya gitmediğimiz için başımızın etini yiyince bizde okul çıkışı gitmeye karar verdik. Rahat olmak için siyah kot şort girdim. Üzerime uzun siyah bir tişört ve Tül bir çeket aldım. Tişörtümün önünü kotun içerisine koydum. Şapka olarak yine siyah bir şapka seçtim. Şapkamın iç kısımlarında üç tane demir halka geçirilmişti.

Ayakkabı rafımda duran Flying Eogle F5s Black urban patenlerimi raftan alıp hızla aşağıya indim.

Mete bizi boş bir dağ yoluna getirmişti. Aslında burası boş olduğundan gayet rahat paten kayabilirdik. Arabada hepimiz patenlerimizi giymişti. Herkes arabadan inince yavaştan bizimkiler kaymaya başladı. Emre pateniyle arkan arkan kayarken Burak arkasından ona çelme takınca yara amele sümüğü gibi yapıştı. Emre'nin düşüşüne hepimiz gülmeye başladık. Emre sinirle Burak'ı yakalamak isteyince uzaklaştılar ve gözden kayboldular. "Yolun sonunda mekanlar var. Orda yemek yiyip gideriz okula" Efe'nin önerisini onaylayınca kaymaya başladım. Rüzgarın üzerimde tepinmesini çok özlemişim. Rüzgarın üzerimde yaptığı hisle kollarımı yana açıp gözlerimi kapattım.

Rüzgarı hissetmek gerçekten güzel. Yana açılan kolumun üzerinde bir baskı hissettim. Gözlerimi açtığımda Derin kolumu tutmuş o da benim gibi kollarını açmıştı. "Yarışa var mısın?" hiç adil değil ama bu. Derin hep en hızımız olmuştu. Gözlerimle hayır der gibi kıstım ama o çoktan yarışa başlamıştı bile. Bende ona ayak uydurup hızlandım. Birkaç dakika sonra yanımdan Burak ve Emre geçti hemen ardından Mete ve Mert beni solladılar. Onların hemen arkasından diğerlerinde geçip gittiler ve en sonda ben kaldım. Patenlerimi arkasını yere sürtüp biraz yavaşlattım kendimi. Doğanın havasını içime çektim.

Yolun hemen kenarına büyük bir meşe ağacı vardı. Patenlerimin arkasını yere bastırıp tamamen durdum. Paytak paytak yürüyüp yoldan çıkıp ormanlık alanın içine girdim. Patenlerle zorda olsa meşe ağacının yanına gittim.

Bu...

9 yıl önce...

"Ben pembesini almak istiyorum." elindeki kırmızı pateni yere attı Ada. Yerdeki kırmızı pateni alıp "Tamam ben bunu alayım sen benimkini al. Yüzündeki somurtma ifadesi yok olup gülücüğe döndü. Ayağımdaki pembe pateni çıkartıp ona verdim. Bende kırmızıyı giydim. " Sadece bir saat sonra hemen eve. " patenlerimi giyip boylu boyunca uzanan yolda ilerlemeye başladık. Ada nın elini hiç bırakmadan beraber kaymaya başladık.

Babam bizi buraya iki defa daha getirmişti. O zamanlara göre daha iyi kayıyorduk. Ada birden yavaşlayınca bende ona ayak uydurup durdum. "Şu koca meşeye bak!" Parmağıyla gösterdiği yöne baktım. Devasa bir meşe ağacı vardı. Patenlerim ile yoldan çıkıp meşenin yanına gittik. "Gövdesi kocaman!" dedi uzatarak. "Hadi bu anı ölümsüzleştirelim" dedi. Yerde, hemen ağacın yanında duran büyük cam kırığını alıp ağacın gövdesine bastırmaya başladı. Telaşla camı elinden alıp "ne yapıyorsun? Bu sen yapamazsın, ben senin alanım bunu benim yapmam gerekiyor." omzuma vurup "benden sadece bir dakika önce doğdun. Bu seni abla yapmaz." İkimizde güldük. Aramızda sürekli bu bir dakikanın hesabı yapılırdı.

Ağaca Ada'nın baş harfini yazıp bir sonsuzluk işareti çizdim. Sonrada sonsuzluğun diğer tarafına ise benim baş harfımı yazdım. "Daima korkusuz olmaya"  deyip beraber cam parçasını hızla toprak zeminine gömülmüş bir taşa fırlatıp büyünün tamamen sonsuz olması için camı kırdık.

Şimdiki zaman...

Parmaklarımı mühtün üzerinden çekip gözlerimi açtım. Hala buradaydı. Ada ile yaşadığımız anının büyüsü hala buradaydı. Gözlerimin içi yanmaya başladı. Onu çok özledim. "Ecem" dedi birisi. Sanki bir çocuk sesi. Mühürden gözlerimi uzaklaştırıp etrafıma bakındım. Az ileride, meşenin hemen yanındaki ağaçta beyaz uzun bir elbise giymiş olan Ada bana bakıyordu. "Burdasın." Meşe ağacından uzaklaşıp o ağaca doğru gittim. Ama kayboldu. "Ecem" tekrar seslendi. Ama bu sefer paten kaydığım yolun hemen üzerindeydi. Ayağımdaki patenlerle zar zor yola çıktım.

Kolej Savaşçıları [Tamamlandı] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin