2.BÖLÜM

272 46 41
                                    

- Daha son sözü söylemedi hayat;
Belki yarınlar mutlu sonlar
Var-

https://my.w.tt/Yf3EBpGTgX

Bölüm şarkısı: Model- Bir melek vardı

Güzel okumalar 👇🖤

Güzel okumalar 👇🖤

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

////////////////

Hayat,bir kapıyı açıp diğerini kapatırdı. Ya da bizim şer olarak nitelendirdiğimiz bir olay hayırlı da olabilirdi. Bu da kaderin bir cilvesi olsa gerekti.

Biz de zamanla alışıyorduk kaderin bu cilvelerine. Zaman bizi ona da alıştırıyordu. Ama kaderin bu seferki cilvesi ne alışabilir miydim bilmiyordum. Kim alışırdı ki böyle bir acıya?

Hayatta en çok değer verdiği kişiyi hayat arkadaşını kaybeden Arslan bey mi? Yoksa
Her şeyden habersiz ağlayıp duran minik mavi gözlü Melek mi? Belki de annesinin ölümüne ağlıyordu bu kadar? Belki de annesinin yokluğunu  hissetmişti. Hiç kimse kapatamıyordu o boşluğu neticede. Kimsenin gücü yetemiyordu o büyük boşluğu kapatmaya.

Rümeysa hanımın gözlerinin açılmadığını görünce ne yapacağımı şaşırmış gibiydim. Etraftakilere bağırıp yardım etmelerini söylüyordum. Rümeysa hanımın yardımcısı Cansure beni tutup kaldırdığında ağlayarak sarıldım. Bir yandan da sayıklıyordum.

"O,ölmemiş olsun. Allah'ım nolur o ölmesin. Beni al yanına O'nu alma. Onun mutlu olmaya hakkı var."derken sonlara doğru sesim kısılmıştı. Cansure sırtımı sıvazlayıp sakin olmamı söylüyordu. Cansure den  ayrılıp

"Arslan beye ne diyeceğiz? Arslan bey.... O çok üzülür. Ona ne diyeceğiz?!"diye bağırdım herkese. Ama hepsi çaresizce bakıyorlardı bana. Ölümün çaresi yoktu. Bunu en iyi bilenlerdenim ben. Ama...ama bu seferki çok çok fazlaydı. Bana kız kardeşi gibi davranan kadının ölmesi kaderin bana attığı kaçıncı tokattı?

Dışardan gelen at sesleri ile Arslan beyin geldiğini anlamıştım ama oldukça büyük bir problem vardı. Rümeysa hanımın öldüğünü nasıl söyleyebilirdik ki ona?

Mağaradan içeri giren Arslan beyle herkes sus pus olmuştu. Arslan bey yanında yaşlı bir kadınla girdiğinde ağlamamı zor bastırmıştım. Biraz geç kalınmıştı sanki .Biraz. Çok az...

Rümeysa hanımın cansız bedenini mağaranın diğer ucuna götürmüşlerdi. Arslan bey etrafına bakındı ama sevdiği kadını göremeyince koyu kahve sert bakan gözlerini bize çevirdi.

"Rümeysa nerede? Doğum gerçekleşti mi yoksa?" Diye heyecanla sordu.
Onun o heyecanlı halini görünce kendimi daha da kötü hissettim. Kimsenin suçu yoktu. Ama yine de kendimi de suçluyordum. Belki de bu yolculuğa çıkılmaması için ikna etseydim bunlar olmayacaktı ama insan tahmin  edemiyordu ne zaman ne olacağını. Kimseden cevap gelmeyince bir daha tekrarladı sorusunu. Kimse söyleyemiyordu. Kimsenin dili varmıyordu söylemeye.

Ölüm ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin