5. BÖLÜM

149 17 33
                                    

🥀 Asıl marifet bulutdaydı ama herkes yağmura şiir yazdı🥀

♠️

Bölüm şarkısı: Sertab Erener- Bir Çaresi Bulunur

...♠️...

Keyifli okumalar 💕

_______________________________________

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

_______________________________________

Ölenle ölünmez demiş atalarımız. Ne kadar da doğru. Ölenle ölünmezdi, her ne kadar kalanlarla yaşamak zor olsa da...

Sevdiklerimiz ölünce kendimizi bir daha hiç yaşamayacakmış gibi, nefes alıp gülemeyecekmişiz gibi hissederiz. Sonra zaman alıştırır bizi. Yalnız kalmaya, hayatımızdan birilerinin eksilmesine...

Unutmayız, unutmak ne mümkündür ama alışırız. Artık yoklukları sol tarafımızda küçük bir sızı hissettirir o kadar. O da yüreğimizde yanan ateşin son demleridir...

Pencerenin kenarında oturmuş kara kara düşünüyordum. Ne ara bu hale gelmiştim ben? Ne ara bu kadar yıkılmış, üzülmüştüm?

Zaman aslında çok hızlı akıp geçiyordu. Sadece biz fark etmiyorduk o kadar. Yoksa geçer miydi bunca zaman, bunca acı...

Arslan beyin sözleri yine beynimde yankılanınca gözlerimi sımsıkı yumdum. Böyle yaparak bir süre de olsa hatırlamamaya çalışıyordum ama beynimi ele geçirmiş durumdaydı çaresiz düşüncelerim.

İmkanı yoktu bir kere. Ben nasıl inandırabilirdim ki? Elimde tek bir delil ya da suçsuz olduğumu gösterecek bir şey yokken. Cansure aklıma geldikçe sinirden köpürüyordum. Arslan beyin emri ile Dilruba'yı alıp kendi odasına götürmüştü. Yüzünde açan gülleri de görmemek için kör olmak gerekirdi.

Benim Rümeysa hanıma olan sevgimi herkes bilirdi ama şu an hepsi benden şüphelenmiş durumdaydı. Zira Cansure'nin anlattıkları şeytanın aklına bile gelemeyecek kadar akıllıcaydı.

Ben Rümeysa hanım için hiç düşünmeden kendimi feda etmiştim. Bir de bana itham ettiklerine bakın!

Rümeysa hanım ile çarşıya çıktığımız bir vakitte fayton kullanan bir adam hızla bizim olduğumuz tarafa doğru geliyordu. Fakat bunun sadece ben farkındaydım, Rümeysa hanım süslü takılara dalmış durumda kendisine gelen faytondan bihaberdi. Faytonun yönünü değiştireceğini düşünüp başta umursamadım ama işler hiç dediğim gibi gitmemişti. Rümeysa hanıma hızla gelen atlar tam vuracakken Rümeysa hanımı kendime çekmiştim. Fakat bu sefer bana yönelen atlardan kaçamamış ve yere hızla düşmüştüm. Neyse ki ağır bir durum yoktu. Ufak bir kaç sıyrık ve ayağımın incinmesi dışında...

O gün orda olan kişileri düşündüm. Faytonu kullanan kişi görmüştü bunu sadece. O adam da Allah bilir neredeydi? Zaten o olayın kasıtlı yapıldığı öğrenilince adamı sürgün etmişlerdi. Çarşı kalabalıktı ama tanıdık kimse yoktu aksine.

Ölüm ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin