Bölüm 55

11.1K 713 91
                                        

Oğuz

Fatihlerin kapısına geldiğimde derin bir iç çekerek kapı ziline bastım. İçerde ufak bir patırtı koptuktan sonra kapıyı açan kişi Fatih olmuştu.

Yüzüne içten, samimi bir gülüş yerleşirken, "Hoş geldin," dedi ve son günlerde yaptığı gibi beni şaşırtarak bana sarıldı.

Kollarımı hızla beline sararken kızmamasını umarak boynuna minik bir öpücük kondurarak geri çekildim.

Boynunu hafifçe öptüğüm yere büktüğünde, bana kısılmış gözlerle bakıyordu ama gülümsüyordu da. Kızmamıştı, sadece beklenmedikti ve huylanmıştı.

Eh, boynunda huyu olan birini boynundan öpmek de böyle etkilere yol açabiliyormuş onu öğrenmiş oldum.

"Geç içeri," dediğinde, sırıtarak salona geçtim ve "Elif nerede?" diye sordum.

"Odasında, dinlenmek istiyormuş..." karşılığını vermişti hemen ama yüzü kızarmıştı. Bu sefer de gözleri kısılan kişi bendim.

"Dinlenmekten ziyade, siz yeni çiftimizi yalnız bırakıp işi ilerletmeniz için size ortam oluşturuyorum," dedi Elif bir anda mutfakta belirerek.

Fatih mümkünmüşçesine biraz daha kızarırken, "Abicim sana bağırmak istemiyorum, hassas zamanlarındasın ama tepem atıyor biliyor musun? Hani senden büyük birine böyle davranman ne kadar doğru sence?" derken kızarıklığı morartılara dönüşüyordu.

Oy benim Fatih'im utanır mıymış?

"Elif ağabeyinle böyle konuşmamalısın. Ayıp sonuçta, hadi bakalım odana git ve eğer odanda oturmak istemiyorsan da gel burada bizimle otur," dedim, aslında odasına gitmesi işime gelirdi Fatih'i rahatlıkla öpebilirdim ama Elif'i de dışlamak istemiyordum.

Ayrıca Fatih'in de sakinleşmesi için konuşmayı benim devralmam en hayırlısıydı.

"Yok, odama geçip kitap okuyacağım. İkinizden daha eğlenceli olacağına eminim!" diyerek omuz silkti ve kısılmış gözlerle Fatih'e baktıktan sonra mutfağı terk etti.

"Çabuk toparlamış," diyerek Fatih'e döndüğümde, "Üstümde yük olduğunu söyleyip, sürekli odasına kapanıyor. Çabuk iyileştiğini falan düşünmüyorum daha da hasta oluyormuş gibi bir his var içimde..." dedi.

Gözlerimi kısarak ona baktığımda, buruk bir gülümseyişle bana döndü ve "'İyileştiğimde sana yük olmayı bırakacağım' dediği günden beri tuhaf bir hale büründü, eskisi gibi ulaşamıyorum ona..." derken kendini koltuğa bıraktı.

Yanına oturduğumda başını omzuma koydu ve "Kardeşimi özlüyorum demek çok mu saçma olur?" diye sordu. Sağ elimi yanağına kaldırarak yavaşça okşamaya başladığımda, iç çekti.

"Yine seni kendi dertlerime boğdum..." dedi bu sefer de.

Gülerek, "Kardeş senin derdin ne?" diye sordum.

"Takip edemiyorum ki..." dediğinde, çenesinden tutarak onu kendime çevirirken ben de koltukta yan döndüm.

Yüzlerimiz fazla yakındı, doğrudan gözlerime bakıyordu. Bir süre gözlerini incelerken, elimi yanağında gezdirmeye devam ediyordum. Yavaşça yutkunduğunda, sesini duymasam fark etmezdim, gözlerim dudaklarına kaydı.

Tekrardan gözlerine baktığımda, o duygu dolu gözlerle hafifçe gülümsedim. "Böyle bir anı benimle yaşayacağını düşünür müydün?" diye sordum.

Başını iki yana sallarken, "Bırak seni, karşımda oturanın bir erkek olacağını düşünmezdim," dedi, gülmüştü hafifçe.

"Bu konuda ilk olduğum için mutluyum ve umarım..." biraz daha Fatih'e yaklaştım ve "...Son olurum," derken dudaklarımızı birleştirdim.

Kuru bir şekilde birbirine değen dudaklarımızı hissettiğimizde, Fatih gözlerini kapattı ve hafifçe dudaklarını araladı. İstemsizce gülümserken ben de gözlerimi kapatarak yanağındaki elimi boynuna kaydırıp kendime çektim ve boştaki elimi de beline sararak hafifçe üstüne eğildim.

Ellerini bacaklarımın üstüne koyarken, dillerimizin birbirine değmesiyle başını geri çekti ve alnını alnıma yaslarken, "Elif aniden bizi basabilir," dedi.

"Sessizce odasına kaçar ve fangirl krizlerine girer, bir şey demez..." derken nefes nefeseydim.

"Benimle dalga geçer," derken başını kaldırdı ve göz göze geldik. Hafifçe gülümsüyordu, Allah'ım beni baştan çıkarmak için yaratılmıştı bu çocuk.

"Ihm?" boğazımdan çıkan sesle gülümseyişi genişlerken bu sefer dudaklarımızı birleştiren kişi Fatih olmuştu.

İki gün önce Mete'yi parktan alıp eve getirdiğimizde ve sabahında Fatih'in beni sevdiğini söylemesinden sonra... Aramızdaki ilişki hızlı bir çığır aşmıştı.

İki gün boyunca ki, ilk öpücüğü yine zorla ben almıştım... Öpüşüp duruyorduk.

Fatih geri çekilirken, "Bu şeyin bağımlılık yaptığını düşünmeye başladım," dedi.

"Değil mi? Yoksa senin gibi başkasının ağzına değmiş bardaktan su içmeyen birisinin böyle ateşli öpüşmesi normal olamaz..." dedim.

Gözlerini devirirken, "Daha ateşli değil," dedi ve dizini bana bastırarak hafifçe üstüme çıktı. "Hala öğreniyorum."

Dudaklarımız bir kez daha buluştuğunda, her zamanki öpüşmelerimizden bir adım daha öne geçmiştik. Fatih'in dili ağzımın içinde dolanırken, beni yavaşça koltuğa yatırıyor ve aynı yavaşlıkla üstüme çıkıyordu.

Bacaklarını iki yana açarak üstüme oturduğunda, kalbim deli gibi gümbürdemeye başlamıştı. Ellerini yanaklarıma koyduğunda ve öpüşü bir kademe daha derinleşirken kendime engel olamayarak inledim.

Lanet olası bir ergendim ve ilk sevişme denilebilecek yakınlığım da buydu, kendime nasıl engel olabilirdim ki?

Fatih geri çekilirken, "Fazla ileri gittim," dedi. Yanakları yine kızarmıştı.

Elimi ensesine koyarak onu kendime çekerken, "Bence, daha da ileri gidebilirsin..." diyerek dudaklarımızı bir kez daha birleştirdim.

Pekala, bu kadar hızlı ilerlememiz normal değildi ve eğer pişman olursak eminim ki birbirimizin yüzüne bakamazdık ama... İçimdeki bu hisse, bu duygulara mani olamıyordum.

Dizginleri elimden kaçıralı çok olmuştu.

2 günlük sevgililer için smut yazabilir miyim bilmiyorum ama onları bol bol öpüştürebilirim ekdkdkdl
Ayrıca oy sayılarının düştüğünü fark ettim umarım yakında yine 100leri gördüğümüz günlere döneriz🌸
Ehm ayrıca, yeni bir hikayeye başladım, marvel fanfic daha doğrusu stony fanfic.
HYDRA in SHIELD başlıklı hikayeme bakarsanız sevinirim🌸

Kardeşim | bxb ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin