XII

27.6K 2.9K 1.7K
                                    

Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur.
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar,
Işıksız ruhumu sallar da durur.
Zambaklar en ıssız yerlerde açar.
-Monna Rosa I, Aşk ve Çileler, Sezai Karakoç

-Monna Rosa I, Aşk ve Çileler, Sezai Karakoç

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-My Sweet Rose, John William Waterhouse

🎵Blue Foundation - Eyes On Fire

SMNM - Everything

Bir bitişin eşiğindeyiz, plağı dönen şarkı ve ben. Bir Cuma akşamı, canımı paramparça eden adamı bekliyorum usulca. Ellerimde Vadideki Zambak, evimin içinde yine okyanus kokusu hakim, anlamlandıramıyorum.

Dönen plağımın bir adı var, Songs We Sing Together vol.2. Bana tüm kırgınlıklarımı usul usul işleyen plağı dört senenin ardından ilk kez dinleme cesaretini gösterebiliyorum.

Titriyorum. Plak bir sonraki şarkı arasını verdiğinde yutkunmakta zorlandığımı fark ediyorum. Gelecek şarkının yüreğime bindirdiği ağrı öylesine ağır ki kaldırabileceğimi sanmıyorum.

Kapım çalıyor. İrkiliyorum. Şarkı başlıyor, yavaşça ayaklanıyorum. Dudaklarım şarkıyı mırıldanıyor, ilerliyor ve kapıya yöneliyorum. Kapımda ruhumdan alacaklı bir adam var, tüm kırgınlıklarım. Gülümsüyorum, ayak uçlarıma damlayana dek ağladığımı fark etmiyorum.

Beyaz, sade lakin onda en ünlü stilistlerin ellerinden çıkmışçaşına görünen bir tişört var üzerinde, her daim delicesine yakıştırdığım. İncecik belini gözler önüne sermiş en sevdiğim cigarette pantolonlarından birinin içine sokarak. Bir avucuyla kapıya yaslanmış. Siyah, ıslak saçları gözlerinin önüne düşüyor, başını kaldırdığında ifadesini görüyorum. Gözlerinde Prometheus'un tanrılardan çaldığı ateş var sanki. Ruhumun zerrelerine kadar öğreniyormuş gibi hissediyorum, derinliklerime kadar görüyor sanki. Öne bir adım atıyor, çenesinin keskinliğinden dişlerini sıktığını anlayabiliyorum. Serseri serseri üstüme gelmesini seviyorum.

Gülümsüyorum, mırıldanmayı hiç kesmeden. Şarkının yeni farkına varmışçasına kirpiklerini siper ediyor gökyüzünden aydınlık gözlerine birkaç defa. Sakinleştiğine ânı ânına tanıklık ediyorum.

Göz bebekleri titriyor, yutkunuyor, anılarda boğuluyor olmalı, öyle bir yutkunuyor ki senelerce çölde yaşamış gibi sanıyorum. Dudaklarını aralıyor; atılıyor ve onu kemer tokasına işaret parmağımı taktığım gibi kendime çekiyorum, bedeni bedenime karışıyor.

Şaşırıyor lakin bu beklemediği bir hareket de değil.

Gülüyor, gülüşünde cehennem ırmakları ve bir tutam şeytan kırıntısı var. Siniri tam anlamıyla geçmemiş, bana yapmak istediği birçok şey var, bunu gözlerinde görebiliyorum. Gülümsüyorum, dudaklarına mırıldanmayı kesmiyorum.

dalgın ölü*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin