2~ Zorunluluk

18.4K 2.2K 1.6K
                                    

Başlamadan önce birkaç şey söylemem lazım. Şunları unutmayın lütfen:

- Jungkook bir Baş İblis. Tanrı tarafından kaos çıkarılması amacıyla yaratılmış, savaş zamanı boyunca binlerce kişiyi öldürmüş, duygudan uzak ve acımasız biri.

- Taehyung ise kast sisteminin en altında, türü bir sürü işkence ve kötü muameleye maruz kalmış, Baş Melek hariç kimseyle düzgün iletişim kurmamış ve tüm canlılardan uzak yaşamış biri.

Okurken bunları göz önünde bulundurarak yorum yapmanızı rica ediyorum çünkü Taehyung'un tepkilerini aşırı bulduğunuz sahneler olabilir. Ben şimdiden uyarımı yapmak istedim. :*

Lütfen yorum yapıp beğenmeyi unutmayın. İyi okumalar!

--

2. Bölüm " Bu dünya, birilerine gerçekten güvenebilmek için fazla yalancı. "

Vücudum titrerken kendimi sakin olmaya zorlayıp Baş Melek'in koluna daha sıkı sarıldım ve kafamı koluna gömdüm. Baş Melek'in verdiği derin nefese Baş İblis'in aldığı sinir dolu nefes eşlik etmişti. Kocaman malikânede Baş Melek, Baş İblis ve ben hariç kimse kalmamıştı. Malikânede hâkim süren sessizlik, kulaklarıma baskı yapıyor, kalbimin korkuyla çarpmasına neden oluyordu.

İstemiyordum. Ne olursa olsun bir İblis'in yanında yaşamayı, onun aşkını veya sevgisini istemiyordum. Ben yıllardır Baş Melek'in yanında yaşarken, nasıl aniden bir iblisin yanında kalmamı söylerlerdi? Binlerce kişiyi öldürdüğünden emin olduğun bir iblise beni nasıl emanet etmeyi düşünürdü?

" Lütfen, efendim," dedim ağlamaklı bir tonda. Baş Melek'in sarılmadığım kolu havaya kalkıp belime sarılarak göğsüne yaslanmamı sağladı. Hızla kollarımı sıkıca beline doladım. " Be-Ben gitmek istemiyorum." Titreyen ve kısık çıkan sesim korktuğumu yeterince belli ederken Baş Melek elini usulca saçlarıma çıkarıp okşadı. Kulaklarımın altına usulca dokunurken ağlamamak için sertçe burnumu çektim.

" Taehyung." Baş Melek'in kısık ve anlayışlı sesiyle olabilecekmiş gibi kollarımı daha da sıkılaştırdım. " Kararlarımı sorgulamandan hoşlanmadığımı biliyorsun." Bir açıklama istiyordum sadece. Yıllardır kaldığım yerden neden ayrılmak zorunda olduğumu, neden bir Baş İblis'in yanında yaşamaya zorlandığımı bilmek istiyordum. Ama bunları dile getiremedim.

Bana artık söyleyecek bir şey kalmadığını anladığım için kollarımı Baş Melek'in belinden çekip yere bakan kafamı kaldırmadan ellerimle yanaklarımı ıslatan gözyaşlarımı sildim. " Pe-peki efendim. Ben eşyalarımı toplayayım." Kısık ve kırık ses tonum üzgün olduğumu fazlasıyla belirtirken Baş Melek'in tekrar bir şey demesine fırsat tanımadan birkaç adım geri çekildim. Ardından kafamı yerden kaldırmamaya ve Baş İblis'den uzak durmaya özen göstererek hızlı adımlarla odama yürüdüm. Kimse beni durdurmamıştı ki bu o an sevinebileceğim tek şeydi.

Odama girince kapımı kapattım ve yıllardır yaşadığım mavi ve beyaz tonlarına bulanmış odamı dolu gözlerimle son kez süzdüm. Gerçekten gitmem gerekiyordu ve elimden hiçbir şey gelmiyordu. Neredeyse tüm hayatımı geçirdiğim yuvamdan ayrılıp, binlerce kişinin kanıyla elleri kirlenen bir kaos yaratığının ellerine veriliyordum. Baş Melek en büyük düşmanına beni verirken hiç mi benim ne halde olacağımı düşünmüyordu?

Kalbimin hızla atmasının çıkardığı ses kulaklarımın uğuldamasına sebep olurken yıkılırcasına yatağıma bıraktım kendimi. Baş Melek'in rahat etmem için özellikle aldığı yumuşak yatağım beni daha da duygulandırdı. Kafamı yastığıma gömüp gözyaşlarımı dökerken kendimi toparlamaya ve bir çözüm bulmaya çalışsam da bir şeyin farkındaydım.

Infernum / VkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin