19~ Özlem

11.2K 1.4K 614
                                    

Lütfen beğenip yorum yapmayı unutmayın. Düzenlemek için zaman bulamadım. Yanlışım varsa affedin lütfen. İyi okumalar!

19. Bölüm "O kadar özlemiştim ki onu; büyük bir bencillikle, tüm sevgisini sadece bana göstermesini istiyordum."

Soğuktan tüm vücudum uyuşmuşken soğuk betona değen dizlerimden tüm bedenime yayılan soğuğu aklımdan çıkarmak için bakışlarımı uzun bir süredir birbirlerine kötü bakışlar atan Hoseok ve Jungkook'a çevirdim. İkisinin de ilk adımı karşısındaki kişinin atmasını beklediğimden emindim. Bir güç gösterisi haline getirdikleri bakışlarını sonsuza kadar sürdürmeleri dahi umurumda olmazdı fakat histeri krizi geçiriyor gibi titremem ve dişlerimin sürekli birbirine çarpması yakın zamanda donarak ölebilecek olduğumu dahi aklıma getirmeme neden oluyordu. Ortamdaki ağır ve korkutucu hava dahi gerilmemi sağlamıyor, tek düşündüğüm şey Jungkook'un sıcak olduğundan emin olduğum vücuduna sığınıp, kanatlarını bir yorgan misali üstüme örtmesini istemekti.

Soğuktan morardığına emin olduğum dudaklarım acıyla sızlarken zorlukla dudaklarımı araladım. " Jungkook." Sesim o kadar kısık çıkmıştı ki bir an duymayacağına karşı telaşa kapılsam da Jungkook'un hızla bana dönen bakışlarıyla düşüncemin yanlışlığını kavradım. Oysaki Jungkook ben içimden ona seslensem dahi beni duyardı. Nasıl olurda yanımda olduğu halde ona seslendiğimde beni duymayacağı düşüncesine kapılabilmiştim. Jungkook'un bakışları üzerimde gezinirken gözlerinin karardığına saniye saniye şahit oldum. Beyaz irisi dahi kararırken bu halinden artık korkmadığımı o an fark ettim.

Jungkook'un gördüğü ben büyük bir yıkım yaşamış gibiydim. Üzerimdeki pijamamın beni ısıtmak namına hiçbir getirisi yokken, dışarıda lapa lapa yağan kar da hiç yardımcı olmuyordu. Jungkook'un daha da sertleşmiş bakışları önümde duran Hoseok'a çevrildi. " Eğer şu an Taehyung'u götürmemi engelleyecek herhangi bir davranışta bulunursan, Tanrı şahit Hoseok seni ve ırkını gerinizde bir kül bile kalmamasını sağlayacak şekilde yakarım." Hoseok'un genzinden alay eder gibi bir mırıltı yükseldi. Hoseok'un yüzünü göremiyor olsam da yüz ifadesindeki alayı görmediğim halde tahmin edebiliyordum.

" Senden korkmuyorum Jeon," dedi Hoseok sabit bir sesle. Korkmadığından ben de emindim çünkü korkuyor olsa hala Jungkook'un karşısında bu kadar dik bir şekilde duramazdı. " Fakat ben göreceğimi zaten gördüm. Bu yüzden değerli zamanımı daha fazla sizinle harcamak istemiyorum." Eğer soğuktan titremiyor olsaydım Hoseok'a şok içinde bakardım. Karşısındaki kişi kast sisteminde olsa en güçlü sayılacak ırkın lideriydi fakat Hoseok bu durumu gram umursamıyordu. Jungkook'un sadece kanat çırpmasıyla bir Harpy sürüsünü öldürdüğünü bilmesem karşımdaki kişinin güçsüz olduğunu sanırdım. Hoseok tam anlamıyla Jungkook'u küçük görüyordu.

" Yine de," diye devam etti Hoseok konuşmaya. " Seninle ve Taehyung'la ikinci defa karşılaştığımda onu senden alacağıma yemin ediyorum Jeon." Kastettiği şeyin ben olduğum gerçeği sertçe yutkunmama neden oldu. Yutkunmam boğazımı acıtınca yüzümü buruşturmamak için kendimi zor tuttum.

" Elinden geleni ardına koyma," dedi Jungkook en az Hoseok kadar güçlü ve net bir sesle. Kendimi saniyelik olarak ikisinin yapacağı bir savaşın nasıl olacağını düşünmekten geri alamadım.

Bakışlarım Jungkook ve Hoseok arasında mekik dokurken Hoseok'un aniden bana dönmesiyle irkilip ona baktım. Soğuktan uyuşan ayaklarım yerle bütün olduğundan geri çekilmek için herhangi bir hareket gerçekleştiremedim. Yine de Jungkook'un olduğu bir ortamda bana zarar gelme olasılığının sıfır olduğunu bildiğim için Hoseok'un bana yukarıdan bakıyor olması beni korkutmadı. " Görüşürüz Taehyung," dedi gülümseyerek. Bipolar olduğunu düşünmeme neden olan bu ani duygu değişimine şokla baktım. " Görüşeceğimizden eminim ama bence sen şimdiden o görüşmenin gerçekleşmemesi için Tanrı'ya yalvarmaya başla." Yüzümdeki şaşkınlığı silip düz bir ifadeyle Hoseok'a bakmaya başladım ve cevap vermedim. Cevap vermemi zaten beklemiyor olmalı ki sözünü bitirdiği gibi havaya kaldırdığı elinin orta ve başparmaklarını birbirine yakınlaştırıp şaklattığında ortadan kayboldu. İrkilsem dahi o kadar güçsüz düşmüştüm ki geri dahi çekilememiştim.

Infernum / VkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin