Lütfen beğenip yorum yapmayı unutmayın. Kontrol edecek zamanım olmadı. Yanlışım varsa affedin lütfen. İyi okumalar!
25. Bölüm "Katil olmak bu kadar kolay olmamalıydı."
Vücudum saatlerce soğukta kalmışçasına titrerken, çenemin altına kadar çektiğim ve sıkıca sarıldığım yorganı tutan ellerimi daha da sıkılaştırdım. Hiçbir duygu taşımayan gözlerim uyumadığım için sızlamaya başlamıştı, hatta büyük ihtimalle kanlanmıştı fakat uyuyamıyordum. Her uykum kâbuslarla sonlanıyor, öldürdüğüm bedenler benden hesap soruyordu. Günlerdir sıçrayarak uyandığım bir-iki saatlik uykular hiçbir işe yaramıyordu.
Ne olduğunu hala anlayamamıştım. Hangyul'u ise zihnine girmeye çalıştığım günden beri görmüyordum. Bu nedenle ondan olan şeyleri öğrenmem imkânsız oluyordu. Jungkook ve Wooju sürekli yanımda dursalar da Jehoon'u da görmemiştim. Wooju da sürekli sorularımı geçiştiriyor ve o gün olanlar hakkında bana bir şey söylüyordu. Bana çaktırmasa da yanımda olduğu zamanlar yüzünde beliren korku ve biraz da endişe vardı. Bunu bana yansıtmamaya çalıştığından emin olsam da anlayabiliyordum. Wooju benim o gün her ne yaptıysam benden korkuyordu ve benim için endişeleniyordu. Sinirinin nedenini Hangyul'a verdiğim herhangi bir zarar nedeniyle olmamı düşünmek dahi istemiyordum. Yine de aklıma sokmaktan çekindiğim bu düşünce zihnime düştüğünde korkuyla titrememe neden olsa da yaptıysam bile duymam, bilmem gerekiyordu. Eğer ona herhangi bir zarar verdiysem kendimi asla affedemezdim ki daha savaş alanında öldürdüğüm kişilerin cesetlerinin yükünü omuzlarımdan atamamıştım.
Jungkook sürekli bir şeylerle ilgileniyor ve yanıma çok sık gelemiyordu. Bunun nedeninin Wooju ile benim uyuduğumu düşünerek yaptığı bir konuşma sırasında duymuştum. " Çok büyük bir savaş tetiklendi," demişti Jungkook oldukça kısık bir sesle. Beni uyandırmamaya çalışıyor gibi dursa da ben kâbuslar gördüğüm bir uykudan uyanalı dakikalar oluyordu. Gözlerimin acısından gözlerimi açamıyordum sadece.
" Savaşın başlaması zaten Tanrı'nın sizden istediği bir şeydi Bay Jeon," dedi Wooju düz ve kısık bir sesle. Her zaman gülen Wooju'nun ciddi olduğu zamanlar fazlasıyla irkilmeme neden oluyordu. " Daha doğrusu Tanrı sizden savaş başlatıp en üste yerleşmenizi istemişti."
" Amacının ne olduğunu anlayamıyorum," dedi Jungkook sinirli bir sesle. Sesindeki sinir nedeniyle biraz yüksek çıkan tonunun farkında varıp tekrar kısık sesle konuşmaya devam etti. " Fakat şu an Taehyung'un durumu Tanrı ile yaptığım anlaşmadan daha önemli. İki ırk yok oldu. Bu kadar büyük bir güce sahip kişiyi bulmak için diğer ırklar büyük bir yarış içine girdi."
Wooju sıkıntılı bir nefes verdi Jungkook konuşmasını bitirince. Ortamdaki gerginliği gözlerim kapalı olsa bile görüyordum sanki. " Herkes çok güçlü birilerinin birleşerek böyle bir katliamı yaptığını düşünüyor." Sesi fazlasıyla üzgün ve endişeliydi. " En azından oradaki herkes öldüğü için kimse bunu yapanın Taehyung olduğunun farkında değil." Jungkook cevap vermedi. Büyük ihtimalle bu olaydaki en iyi şeyin bu olması onu da sinirlendiriyordu.
Bu duyduklarım beni daha da sarsmıştı. Bitirdiğim savaşın çok büyük sonuçlar açacağını fark etmiştim fakat bu kadar soyut bir şekilde yüzüme ilk defa bu konuşma sırasında vurmuştu. Benim yaptığım bu yanlış Jungkook'un başına da büyük bir bela olmuştu.
Farkında olmadan yaptığım katliamın ağırlığı gözyaşları olarak yanaklarıma boşalırken, gözlerimden firar eden gözyaşlarının yüzümü yaktığını hissediyordum. Aldığım nefes dahi ciğerlerime batıyor, verdiğim nefesler genzimi yakıyordu. Zorlukla yutkunarak gözlerimi kırpıştırıp buğulanan görüşümü düzeltmeye çalışırken açılan kapının ardından burnuma dolan okyanus kokusuyla acelesiz bir hareketle, düz ve ruhsuz bakışlarımı elinde bir tepsi ve tepsinin üstündeki yemeklerle gelmiş Jungkook'a çevirmiştim. Odaya girip ayağıyla kapıyı kapattı. Yavaş adımlarla yanıma adımladığında yattığım yataktan yavaşça doğruldum ve oturur pozisyona geldim. Hızlı hareket etmemiş olmama rağmen gözlerimin önü karardığında gözlerimi kapayıp kafamı yatağın başlığına dayadım. Jungkook herhangi bir ses çıkarmadan yatakta yanıma oturduğunda derin bir nefes verip gözlerimi açtım ve kafamı yasladığın başlıktan çekip Jungkook'a baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Infernum / Vkook
Fanfiction" Hayatıma hoş geldin Taehyung," dedi Baş İblis. Sesimi çıkarmadan ona bakmaya devam ettiğimde alnını alnıma dayayıp derin bir nefes aldı. Gözleri yavaşça kapandığında gözlerimi tüm detayları yakalamak ister gibi yüzünde gezinmeye devam ettim. " Ben...