Lütfen beğenip yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar!
12. Bölüm " Gerçekten, kuyruklarımızdan tahrik olduğumuzu ilk ortaya atan salak acaba kimdi?"
Yaşamımı diğer canlılardan uzakta geçirmem, onlar hakkında sahip olduğum bilgilerin de fazlasıyla az olmasına neden olmuştu. En basitinden iblisler ile tanışmadan önce onların cani yaratıklar olduğunu düşünür, meleklerin ise en iyi yürekli canlı olduğunu sanırdım. Linçlerin sadece zırhla gezinebildiklerini sanıyorken, vampirlerin tek özelliklerinin hızlı hareket edebilmeleri olduklarını düşünürdüm fakat hiçbir şey bu kadar basit değildi.
İblisler sadece düşmanlarına karşı caniyken, melekler görülebilecek en kötü canlılar arasında başı çekiyorlardı. Linçler aşırı geliştirdikleri güçleri sayesinde öldükten sonra çürümemenin yolunu bulabilmiş ve öldürdükleri kişilerin görünüşlerini kullanabilmeye başlamışlardı. Vampirler yüksek hızlarını sadece hareketlerinde değil, kurbanlarının etrafında yalıtım oluşturmayı başarmışlardı.
Elimdeki, keşfedilen tüm canlılar hakkında bilgilerin yazılı olduğu kitabı okurken Tanrı'nın bu canlıları ne kadar güçlü yarattığına hayret ediyor, haklarında çok az bilgi olan canlılar arasında Hybridlerle birlikte çok daha garip canlılarla karşılaşıyor olmak da fazlasıyla şaşırmama neden oluyordu fakat bu kitap sayesinde aklımda oturan şeyler olmuştu.
Baş Melek ve evindeki toplantılara katılan melekler, melek ırkından kalan 200'den daha az sayıdaki melekler arasındalardı. Bunun nedeni ise önce vampirlerin krallıklarına yaptığı saldırıya hazırlıksız yakalanıp birçok meleğin ölmesiydi. Diğer nedeni ise kast sistemi oluştuktan sonra melekler ve vampirler arasında yapılan savaş sırasında aniden ortaya çıkan iblislerin savaş alanında bulunan melek ve vampirlerin neredeyse hepsini öldürmesiydi. Bunlar cennette yaşamayan meleklerin iki binden fazla olan sayısının ikiyüze düşmesine neden olan başlıca nedenlerdi fakat meleklerin üreyememesi de bu sorunun önüne geçilmesini engelleyen diğer büyük faktördü.
Meleklerin üreme organları Tanrı tarafından savaşların ilk patlak verdiği zamanlar alınmıştı fakat bunun nedeninden melekler de dâhil kimse haberdar değildi. Baş Melek bu konu hakkında sadece meleklere verilen bir ceza olduğundan bahsetmişti. Daha fazla bilgisi varmış gibi hissetsem de bunu söylemek istemediğini fark ederek üstelememiştim. Şu an ise melek ırkına Tanrı istediği zaman yeni bir bebek veriyordu. Bunun dışında hiçbir şekilde çoğalamıyorlardı.
Linçler, ölmeden önce bile büyük bir bilginlerken, öldükten sonra daha da güçlenmeleri ile birinen bir ırktı fakat ölü oldukları için çürüyen vücutlarını zırhlarla gizliyorlardı. Bu duruma yakın bir zamanda, çok güçlü olan Linçler bir çözüm bulmuşlar. Öncelikle vücutlarındaki çürümeyi durdurmak için Göl Perisinin kanı ile yıkanıyorlar ardından ise görünümünü almak istedikleri kişiyi öldürüyorlardı. Sadece insanların görünümüne sahip olabildikleri için herhangi kanat, kuyruk gibi şeylere de sahip olamıyorlarmış. Göl Perisini de ilk defa bu kitapta okumuştum. Çok az sayıda olduklarını ve kimseye görünmediklerini öğrenmiştim. Linçlerin kendilerini zırhtan kurtarabilmeleri de Göl Perilerinin az bulunmasından kaynaklı olarak çok zordu.
Linçler kara büyüde de aşırı güçlü oldukları için çok korkulan bir ırk olsalar da kendileri üreyemiyor. Vücutlarındaki tüm organların çürümesi nedeniyle üremek onlar için imkansız fakat öğrendiğim üzere Linçler ölmeden önce dondurdukları üreme hücreleri sayesinde çürüdükten sonra da çocuğa sahip olabiliyorlarmış. Kesinlikle bu benim aklıma gelebilecek bir çözüm değildi. Salak olduğumu sanmıyordum, sadece onlar fazlasıyla mantıklıydı.
Vampirler melek krallığına yaptıkları saldırıda kanlarını içtikleri yüzlerce melek sayesinde çok fazla güç sahip olmuşlar. Bu da kast sisteminde ikinci sırada olmalarını sağlamış. Hızları daha da artmış, artı birkaç güce erişmişler. Bunların bir tanesi duyu organlarınun çok daha keskin olması. Vampilerin beş duyu organları fazlasıyla gelişmişken, melek kanı ile beslenen vampirler çok daha keskin duyu organlarına sahip olmuşlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Infernum / Vkook
Fanfiction" Hayatıma hoş geldin Taehyung," dedi Baş İblis. Sesimi çıkarmadan ona bakmaya devam ettiğimde alnını alnıma dayayıp derin bir nefes aldı. Gözleri yavaşça kapandığında gözlerimi tüm detayları yakalamak ister gibi yüzünde gezinmeye devam ettim. " Ben...