Lütfen beğenip yorum yapmayı unutmayın. Bölümü kontrol edecek zamanım olmadı. Yanlışım varsa affedin. İyi okumalar!
10. Bölüm "Gözlerimin kör, dilimin lal olmasına neden oldunuz fakat ben sizi affediyorum."
Hybridler hakkında birçok efsane vardı. Kast sisteminin en altında olması nedeniyle güçsüz olarak bilinen Hybridlerin hakkındaki en büyük efsane, Tanrı'nın ilk yarattığı Hybrid'i kutsadığı güçleri ve Hybrid'in mahkum olduğu acı dolu hayat hakkındaydı.
İlk Hybrid, Tanrı tarafından yaratıldığında Tanrı, Hybrid'in güzelliği karşısında büyülenmişti. Yarattığı meleklerin beyaz kanatları ve güzel yüzleri onları kutsal varlıklar gibi gösterirken, yarattığı Hybrid kulakları ve kuyrukları ile evrenin en güzel varlığı olarak anılabilecek bir büyüleyiciliğe sahipmiş.
Tanrı güzelliği tarafından büyülendiği Hybrid'e güç bahşederken onun ve onun neslinin mutlu yaşamasını istediği için onlara duyguları değiştirme gücünü vermiş. Eğer karşısındaki kişi onu mutlu edecek davranışlarda bulunmazsa, bunu değiştirebilsin diye.
İlk Hybrid ona bahşedilen bu güç için Tanrı'ya çok minnettar kalmış ve bu yüzden minnettarlığının karşılığı olarak hayatını Tanrı'nın yanında geçirmek istediğini belirtmiş. Tanrı'nın yanında kalınca gücünü kullanması için bir neden bulamayacak olduğunun farkında olsa da, bu güçlerinin kendinden sonraki Hybridlere geçecek olmasının yeterli olduğuna karar vermiş. Tanrı, Hybrid'in bu arzusunu kabul etmiş ve onu Meleklerin yanına, Cennet'in en üst katına yerleştirmiş.
Aradan geçen uzun bir süreden sonra Tanrı, yarattığı diğer canlıların huzurla yaşamlarını görmekten sıkılır hale gelmiş, bu mutluluk dolu anlarını bozmak için büyük bir arzu duymaya başlamış. Oysaki bir Tanrı'nın kötü olacak herhangi bir duygu barındırması imkânsızmış. Bu kalbinde yeşermesinin imkânsız olduğu duygu, gün geçtikçe en büyük arzusu, zihnini ele geçiren bir tutku haline gelmiş. Kendini İblisleri yaratırken bulan Tanrı, yarattığı İblisleri evrene salmış ve evreni ele geçiren karmaşayı, kanı, kalp burkan yakarışları büyük bir zevkle izlemeye başlamış. Meleklerle birlikte cennetin en üst katında yaşayan İlk Hybrid, hala tek Hybrid olmasının ve Tanrı tarafından seviliyor olmasının verdiği cesaretle Tanrı'nın karşısına geçmiş. Kendi yarattığı canlıların kalplerine, evlerine, sokaklarına zorla döktüğü katran karası kanın sonuçlarının kötü şeyler doğurabileceğini, bir Tanrı olarak düşünmesi gerekenin yarattığı canlıları ailelerinden, yuvalarından ayrı düşürmek değil, onların iyiliğini istemek olduğunu anlatmış. Fakat bu sözleri Tanrı'nın kalbine ulaşmamış, hatta Tanrı'nın zihninde kara bir yer kaplamış.
Kendi yarattığı, aciz bir Hybrid hangi hakla ona akıl verebilirdi? Kendisine akıl verecek kadar kendini yüksekte mi görüyordu bu Hybrid?
Tanrı ona nasihat verir gibi konuşan Hybrid'e çok kızmış ve onu cennetten kovup, İblisler tarafından karmaşanın hâkim olduğu evrene sürmüş. Hybrid kendini bir anda savaşın ortasında bulunca ne yapacağını bilememiş, gökyüzünde bir karanlık oluşturan iblis ve meleklerin çığlıkları arasında karışmış, etrafında büyük gürültü oluşturan savaş naralarında kendini kaybetmiş. Bilmediği bir yerde geziyor olmanın korkusu bacaklarını titretiyor, kalbindeki çığlıklarının dudağından hıçkırıklar halinde dökülmesine neden olurken, İblisler ve Melekler arasında yapılan savaşın ortasında bulmuş kendini. Kendisi cennette meleklerle yaşıyor olmasından yola çıkarak meleklerin sığınağına yürümeye başlamış, onlardan yardım istemeye karar vermiş. Gördüğü ilk meleğe yardım etmesi için yalvarırken denk geldiği melek savaşta gücü nedeniyle öne çıkan bir melekmiş. Savaşın ön cephelerinde savaşan, eli kanla kaplanmış, gücüyle kendinden düşük tüm melekleri ezen, gaddar bir melekmiş bu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Infernum / Vkook
Fanfiction" Hayatıma hoş geldin Taehyung," dedi Baş İblis. Sesimi çıkarmadan ona bakmaya devam ettiğimde alnını alnıma dayayıp derin bir nefes aldı. Gözleri yavaşça kapandığında gözlerimi tüm detayları yakalamak ister gibi yüzünde gezinmeye devam ettim. " Ben...