Karşılaşma

1.4K 129 219
                                    

Dipper

Uyandığımda gördüğüm ilk şey gökyüzüydü. Başka ne olması gerekiyordu ki zaten? Yine de yeter. Gına geldi vallahi. Bu son olsun yoksa istifa edicem....

Bu sefer gökyüzü farklı bir renkte sanki? Hafif bir morumsu dalga, yer yer kızıllık, sarı ve mavinin karışmadan birbirini sarmalamasıyla oluşan, garip bir rüya rengini andıran bir gökyüzü... Tuhaf...

Ellerimden destek alarak yerimde doğruldum ve çevremi kolaçan ettim. Tuhaf...

Ağaçlar hiç mantıklı gelmeyen renklerde... Tuhaf...

Sikeyim! Burası aşırı tuhaf.

Ayağa kalktım. Durmadan boyut değiştirdiği için sersemlemiş bedenimle biraz yalpalasam da dengemi düzelttim ve gerçekten uzun süredir yemek girmeyen midemin acı feryatlarını farkettim.. Zavallı midem. Kaç gündür yemek yemedim ben?

Garip ağaçlardan elma olduğunu bildiğim, yine de elmaya benzemeyen garip elmalara yöneldim...

Bill

Anlıyorum... Ama anlamak istemiyorum... AĞZINA TÜKÜRDÜĞÜMÜN ÇOCUU - kardeş olduğumuzdan kendime de laf etmiş oldum ama- SEN KİM KÖPEK, ÇIKARLARI UĞRUNA PİÇLENMEK?

Evet... Bu-... Bu-... Adını bile söylemek istemiyorum...

Yanlızca kendi gücünü irdelemek ve dünyayı ele geçirebilecek güce erişebilmek için yataktaki babama ayağa kalkamaması için sürekli olarak hafif bir zehir vermiş. Güç transferi büyüsünü ancak ben bildiğim için de babamı kullanarak beni buraya çekti ve ta-daa.. Şimdi bu yatakta şeytan zincirleri ile bağlıyım... Beni güçten düşürmeye çalışıyor.. Ve şimfi zayıflığımın peşinde.. Çam ağacımın peşinde...

Eğer ona bir zarar verecek olursa....

Dipper

Biraz da dinlendikten sonrayola koyulmuştum. Sanki olduğum yerde tüm boyutlar birbirine girmişçesine karışıktı ama kimse de yoktu...

Bir trpeyi daha atlattıktan sonra karşıma ilginç yapılı devasa binalarımsı... Bu ne biçim cümle oldu. Değişik bir yerdeydim işte. Ve içimden bir ses Bill e yaklaştığımı söylüyor~ Şu ana kadar iç sesime heo güvendim ve bir kez olsun beni yanıltmadı. Umarım bu defa da yanılmaz... Ana bina olduğunu tahmin ettiğim yere girdim ve kenar kıyılardan biriyle karşılaşma endişesi ile üst kattaki salona adımladım...

Bill

Will bir hışımla içeri daldı. Yaydığı güçlü aura, onun sinirli olduğunu gösteriyordu...

"Noldu? Benim minik çam ağacı sana hareket çekip postalamış gibi?"

Will öfkeden kuduran ifadesiyle üstüme yürüdi ve boğazımdan tutup olabilirmiş gibi daha çok yapıştırdı yatağa. Canımın acımasına karşı çatılan hafif kaşlarıma inat sırıttım

"Sen mi sakladın lan o veledi!? SÖYLE NERDE O!!!?"

Demek bulamadı ha? En azından ben saklamış gibi göstereyim de onunla bir süre daha uğraşamasın. Sonrasında düşünürüz artık..

Will sinirini kontrol altına alıp sakinleşerek bir kaç adım geriledi ve vereceğim cevabı bekledi.

Sırıtıp hafif bayık gözlerle baktım.

"onu senin bile tüm evreni altını üstüne getirsen bile bulamayacağın bir yere sakladım. Onu asla bulamazsın"

Çok mu abarttım? Yok yok güzel.

"Hatta öyle ki-"

"BİLL! İŞTE BURADASIN"

sesle ikimizde kapıya döndük.

Siktir.. DİPPER?

"uh.. Yanlış... Zamanda mı...geldim... Hehe"

Bir kaç adım geriledi ki will onu tek bir parmak hareketiyle zincirle dolayıp karşımda duracak şekilde sandalyeye bağladı. Ben mi? Ben şaşkınlık ve az sonra olacaklardan korktuğum için tek kelime edemeden öylece bakakalmıştım.

Dipper

Sanırım sıçtım. Kaderim sıçmamı ne kadar da çok seviyormuş böyle.. Ve şimdi sandalyede... Bill in tam karşısında... Yüzümün hafif te olsa yanması normal mi? Yani... Bu haldeyken?

Will denilen kişi... Allah ım bu mavi şey diğer fallslarda çok sevimli, şirin bir şeyken nasıl burada bu jadar şey olabiliyor..

"ya sen nası.. Yani neden... Wtf?"

Will şaşkınlığını üzerinden atıp alnını oğuşturdu.

"hani saklamıştın lan yalancı"

"ehehehheehhehehe....-"

Ani bir sarsıntıyla hepimiz yerimizde titredik. Tabi ben düştüm. Hayır yani normalde sandalyeye bağlı biri mantıken yana düşer. Peki ya ben nere düştüm dersiniz? TABİKİ ÇENEMİN ÜZERİNE. Deliricem artık ya.

Yerimde inlemeyle ve sinirle ağlamaklı sesler çıkardım. Gerçekten tak etmişti artık çünkü. Bill drek atıldı

"Dipper! SEN İYİ MİSİN?"

"sikeyim o da neydi öyle"

Gerçekten bunu will yapmamış mıyıd diye düşünürken Bill düşüncemi söyledi resmen

"sarsıntının sebebinin sen olduğunu sanmıştım?"

"Hayır!"

Diye sert çıktı Will.

"Biri... Biri binaya girmiş olmalı"

Herkes kendini gelecek herhangi bir kişinin kötü olma olasılığına karşı hazırladı ve girişe dikkat kesildi.

"Ssshhh go to sleep!"

Sesin geldiği yere bakmamla ufak çaplı da olsa refleksle çığlık attım. Siyah saçlı ürkünç derecede komik - ya da komik derecede ürkünç- bir adam Bill in boğazına bıçağı dayamış sırıtıyordu. Yüzündeki kesik te azı dişlerini gözterecek şekilde sırıtışını büyütürcesi kesikti. Bu... Şey değil mi yaa..

"JEFF! BURDA NE SİKİM ARIYORSUN HA! 666'YA GELMEKLE TAŞAK MI GEÇİYON LAN BİZLE!?"

"Ehh... Abi pardon. Yanlış boyuta girmişim.. Kapılarda bi çekim hatası olmuş ta.. Bakma kusuruma.."

Adam eğile büğüle ama dalga geçercesine bir hırıltıyla konuşuyordu.. Aklından zoru var galiba- anlık bir kız çığlığı kapladı odayı

"JEFF SENİ GEBERTMEDEN BANA RAHAT YOKK!!"

" Bu ne amq"

Bill homurdandı.. Tabi ben hala çene üstündeyim. Olaylara yerden bakıyorum..

"Jane!"

"sizi-haylaz-veletler"

Başımdaki karıncalanmayla bir inleme daha çıkardım. Will epey sinirlendi.

"Siktirin gidin korkunçlu morkunçlu makarnacık bozuntuları! Slendy al şunları götür burdan."

İstekleri karşılayamadım belki ama... Noldu bem de bilmiyorum... Kafayı yedim iyice.. Nese bb

-BILLDIPP-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin