"Bu... İyi bir şey mi?"
Hızla odamdan çıkıp aşağı inen merdivenlere yöneldim. Günün ışıkları yeni yeni açılan gözlerimi alıyordu. Kolumun tekini ışığa siper olarak kafama tuttum. Biraz hızlı gitmeme rağmen ortamı normalleştiren ve yumuşatan krebin nefis kokusuyla yavaşlayıp kalan merdivenleri gözlerimi kapatarak inerken anın tadını çıkardım.
Merdivenin sonuna geldiğimde gözlerimi açtım ve beni bekleyen bir çift gözle karşılaştım.
Hayır..
Altı çift göz.
Mutluluk saçan altı çift göz..
Yine de kendimi hemen karşımdaki sarı olanlardan ayıramıyordum.
Sanki Will hiç gelmemiş... Sanki bunlar hiç yaşanmamış... Bill'in hafızası yerine hiç gelmemişti. Kanlı canlı karşımdaydı...
Gülümsedi.
"Günaydın çam ağacı!"
Çoktan dolmuş olan gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı.
Usulca yanıma gelip kollarını boynuma doladı.
Ben de başımı göğsüne gömüp beline sarıldım.
Sanki evimiz, yuvamız burasıymış gibi ezbere yerleşiyor ve huzura kavuşuyorduk.
Kokusunu içime çekmek için gözlerimi kapattım ve derin nefesler alıp verdim.
Dur...
Bir dakika...
LAN!
Aniden onu ittirerek kendim de geri çekildim. Kolumu refleksle ağzıma kapatırken kulaklarıma kadar kızaran yüzümle bağırdım.
"B-BİZ.. RESMEN- ÖOÜŞTÜK!!!??????"
Gülümsemesi hala yüzündeydi.
"...
Evet?"
Hava alması için işaret parmağı ile kazağının boğaz kısmını çekiştirdi.
"Ve istersen...
Bunu tekrarlayabiliriz?"
Ben ise kafayı yemek üzereydim. Ellerimi saçlarımı geçirip çekiştirdi
"G-Gerçekten anlayamıyorum... O zaman... Ne oldu!?"
Aniden aradaki mesafeyi kapatıp çenemi kavradı ve başımı kaldırarak göz teması kurdu. Baş parmağıyla dudaklarımı okşarken gözü de oradaydı.
"Sadece her şeyin üst üste gelmesinin ardından ufak bir öpücüpe dayanamadın ve bayıldın."
Olduğum yerde donakalırken olanları sindirmeye çalışıyordum.
"Y-Yani...? Ayin işe yaradı mı? Yaramadı mı? Biz hayattayız? Ya da hepimiz cennete mi düştük? A-Ama.... Şeytanlar cennete girebilir mi ki? -"
Ben kafayı yemek üzereyken Bill dudaklarıma yapıştı. Aklımdaki tüm düşünceler tuzla buz olurken beynim ve tüm vücudum dudaklarımı saran yumuşaklıktaydı.
Dili ile dudaklarımı yalayarak sinemaya giriş bileti istedi.
Ne mi yaptım?
Kızaran yüzümle çaktım tokadı refleksle.
Aypars: Ehehehehehhehehehehhehe~
O sağa yatan kafasıyla yüzünde, afallama hakimdi.
Yine de sırıtış bozulmamış, hatta daha da büyütüp inceltmişti. Göz bebekleri şeytani bir şekilde kısalırken çevresini hafiften mavimsi bir aura sardı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
-BILLDIPP-
FanfictionBu ilk kitabım. Sevmenizi umuyorum. İçeriği açıklamak gerekirse başlıktan anlamışsınızdır zaten.( ͡° ͜ʖ ͡°)