GÖKTEN DÜŞEN YILDIZ

165 66 219
                                    

Gök gürültüsü sesleri tüm ahalinin kulaklarını çınlatıyor ve yıldırımların parlaklığı gözlerini kamaştırıyordu fakat uçuş tüm hızıyla devam etmekteydi. Futsa kafilenin en önüne geçmiş uzun beyaz kanatlarını açmış ve tüm kudretiyle  kafileyi yönlendiriyordu. Bereket versin ki Gussa'nın en büyük kanatları ondaydı ve büyü güçleri tartışılmaz yoğunluktaydı.

Uçarken parmaklarıyla havayı büküyor, uçuş hızını daha da arttırıyordu. Bir yandan da arkasındaki ahaliyi yağmur ve yıldırımlardan korumak için havalandırma ve koruyucu kalkan büyüleri mırıldanıyordu. Büyüleri o kadar kesif ve netti ki kafilenin etrafında gök kuşağını andıran ışıklar parıldıyor, ışığın gücü geniş bir alana yayılıyordu.

"Bu hızla gidersek altı saate Lilityan'da oluruz." diye aklında geçirdi. Uçuş umduğundan daha hareketli ve hızlıydı hem de havanın kötülüğüne rağmen. Gussa'daki hava büyücüleri açık bir havada uçacaklarını söylemişlerdi fakat hava hiç olmadığı kadar kötü ve yıldırımlar ardı ardına kafileyi hedef alıyordu.

"Koruyucu büyüler ve muskalar olmasaydı şimdiye kadar çoktan yıldırımlar tarafından yanıp yok olurduk." diye içinden geçirdi ve büyülerini daha derin bir konsantrasyonla yapmaya başladı.

Uçuşa başlayalı yaklaşık iki saat olmuştu fakat yıldırım bulutu hala etraflarındaydı ve görme yetisini alabildiğine engelliyordu. Kanatlarını çırpmaktan sırtı ağrımaya başlamıştı, biraz dinlenmek için kanatlarını alabildiğine açtı ve havayı kanatlarının altında topladı, havanın sıcaklığını göğsünde hissediyordu. Kafasında Lilityan'da geçecek bir yılını tasavvur ediyor, küçük oğlu Maren'i düşünüyordu. Kafasında derin düşünceler cirit atıyor, dalgınlığı onu zayıf düşürüyordu. Bir anda karşıdan gelen parlak bir objeye kilitlendi "bir yıldırım daha " diye içinden geçirdi fakat gelen şey çok düzenliydi ve parlaklığı artıyordu. Hem bir yıldırıma göre fazla karanlıktı. Yıldırımlar kurşuni bir parlaklıkta olurlardı. Bu gelen ışık içerisinde grileri ve daha koyu renkleri de barındırıyordu. Bir anda kafasında görüntüler canlandı fakat olanları anladığında çok geçti. Kafilenin arkasından patlama sesleri gelmeye başlamıştı. "Lanet olsun sana Simirna!" diye bir çığlık koyverdi ve kanatlarını tüm gücüyle çırpmaya başladı. Muskalar ve büyüler onları bir süre daha koruyabilirlerdi fakat etrafını görebilmeyi diledi çünkü kaç karanlık askere karşı mücadele ettiklerini bilmesi gerekiyordu. Bir anda gözlerinin önünde güçlü bir ışık patlaması meydana geldi. Güçlü bir karanlık büyü kalkanın tam ön kısmına denk gelmişti. Büyü çok güçlüydü, iyice korkmaya başladı. Kafasını çevirip arkasına, kafileye ve ailesine baktı. Şimdilik düzenleri bozulmamıştı ve her şey yolunda gibiydi. Ailesinin etrafı Gussalı ve Lilityanlı büyücü şövalyelerle sarılıydı. Üç Sadri de güçlü kanatlarıyla kafilenin ortasında uçmaya devam ediyordu. "Her şey yolunda..." diye kendisini teselli ediyordu. Bir patlama daha kulaklarını sağır etti. Ve ardından gelen patlamalar ortalığı ışık seliyle yıkamaya başladı. Onlarca hatta yüzlerce yıldırım her dakika kalkanlarına çarpıyor onları hedef alıyordu. "Demek hava durumundaki bu ani değişim Simirna'nın işiydi, yola çıktığımızdan beri hedef alınmışız. Nasıl olabilir, bu uçuştan nasıl haberdar oldular. Acaba Gussa da saldırı altında mı?" Tonlarca soru zihninden geçiyordu. Fakat saldırılar şiddetini arttırıyordu. Kafasını tekrar çevirip arkasına baktı. Büyücü şövalyelerin savaş büyüleri yaptığını gördü. Lilityanların şövalye lideri avuçlarında topladığı ateş ve lav toplarını kalkanın dışına doğru yolluyordu. Gussalı bir şövalye ise parmaklarından kalkan dışına doğru yakıcı bir buhar püskürtüyordu. Diğer bütün şövalyeler de çeşitli karşı koyma büyüleriyle kalkanı ve kafileyi korumaya çalışıyordu. Kendisinin en önemli görevi önde uçuşa devam etmek ve kalkan büyülerini korumaktı. Bu yüzden etrafa bir lanet savurdu ve koruyucu büyüleri tekrarlamaya devam etti. Artık tüm gücüyle büyüler yapıyor kafilenin savunmasını güçlendirmek için can havliyle çabalıyordu. Tüm gücünün tükendiğini hissediyor, yüzü ve tüm bedeni yanmaya başlıyordu. Daha ne kadar böyle devam edebileceğini merak ediyordu. Etrafı görebilmeyi diledi. O zaman daha etkili savunma ve saldırı yapılabilirdi diye düşündü. Tam o sırada arkasında güçlü bir kanat sesi duydu. Göz ucuyla arkasına bakınca eşi Zilmerin'in arkasında uçtuğunu gördü. Şiddetle arkasına doğru bağırmaya başlamıştı:

Gayyan: Işığa Çağrı (Wattsy2019)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin