KIŞ GÜN DÖNÜMÜ

60 32 117
                                    

Gecenin tüm karanlığı Lilityan'ın etrafını sarmıştı, gök gürültüsü ve yıldırımlar şehri boydan boya yıkıyordu. Sessizlik bir hayalet gibi caddelerde hüküm sürüyor, soğuk bir rüzgar beraberinde ürpertiyi de getiriyordu. Karanlığın en keskin olduğu noktada gri silüeti andıran ince yapılı bir adam beklemekteydi. Uzun siyah pardesüsü eskilikten ve güneşin ışığından renk atmış, bazı noktalarda belirgin yamalar kendini gösteriyordu. Adam o kadar sakin ve kıpırtısız duruyordu ki uzaktan onu gören bir heykel sanabilirdi. Fakat biraz yaklaşınca kanıyla canıyla kırklarında görünen bir adamla karşılaşacaklardı. Ve Lilityan'da yaşayan herkes onu hemen tanıyacaktı. O büyücüler başı Mitali'ydi.

"Ne kadar karanlıklara saklansan da kanındaki büyünün ışığı seni hemen ele veriyor Mitali."

Simsiyah saçlarını tepede sıkıca toplamış, gerdanında pahalı mücevherler taşıyan ve sanki yerde pislik varmış gibi parmak uçlarında yürüyen bir kadın ona yaklaşmaktaydı. Mitali kadını görünce gülümsemeye başladı ve kollarını samimiyetle ona doğru açtı. Kadın dostça bir kucaklaşmaya hayır demeyecek cinstendi ve öyle de oldu. O narin ve kırılgan yürüyen hanım kendisini aniden Mitali'nin güçlü kollarına bıraktı ve bir kahkaha koyuverdi. Uzun bir kucaklaşmanın ardından birbirlerinin yüzünü incelmeye başlamışlardı. Sanki iki taraf da birbirlerinin yüzünde manalı bir işaret veya bariz bir ifade arıyordu ama ikisi de son derece temkinliydi. Kısa bir sessizliğin ardından Mitali küçük bir tebessüm salık verdi ve sükunetin o ağır yükünü üzerinden attı:

"Tam tamına on altı yıl oldu Mivran, on altı koca yıl!"

Kadın, samimi bir tebessümle adama karşılık verdi ve elini elleri arasına aldı.

"Benim için pek de uzun bir zaman değildi Mitali biliyorsun, yılların benim nazarımda herhangi bir anlamı yok."

Mitali'nin yüzünden düşünceli olduğu anlaşılıyordu. Her ne kadar Ferus eğitimi de alsa düşüncelerine hakimiyet noktasında hayatı boyunca sıkıntılar yaşamıştı. Adam derinden bir yutkunup boğazını temizledi:

"Mivran seninle her zaman Sadomaklar üzerine sohbet etmekten keyif almışımdır. Sizin geçmişe ve geleceğe hakim olma çabalarınız takdire şayan fakat içinde bulunduğumuz durum hiç de iç açıcı değil."

Adamın sesinde hissedilir bir öfke seziliyordu. Özellikle son cümleleri bastırarak söylemiş, kadın suratına tokat yemiş gibi yerine mıhlanmıştı. Artık onun da ince ve narin yüzünde öfkeyi andıran bir ima belirmişti.

"Olanlardan Sadomakları suçlamaktan bıkmadın Mitali. Savaşı biz istemedik."

Adamın öfkesi sesini bir bıçak gibi keskinleştirmişti. Sesini kontrol edemeden konuşuyor adeta kadını suçluyordu:

" Savaşın olacağını biliyordunuz hem de yıllar önceden. Mivran milyonlarca insan! Hepsinin kanı toprağa karıştı. En azından Gussa'nın işgalini haber verebilirdiniz! On altı yıl geçti fakat Maren'i her gördüğümde suçluluk duygusu damarlarımdan kalbime ve zihnime ulaşıyor."

Artık kadın öfkesine hakim olmadan konuşuyor, kendisini savunuyor ve ufak çırpınışlarla adama karşı koyuyordu:

"Geçmişi ve geleceği biliyor olmamız ona müdehale edeceğimiz anlamına gelmez biliyorsun hep de biliyordun. Bildiklerimizi kimseyle paylaşamayacağımızı da biliyorsun, her ne pahasına olursa olsun. Savaş olacak ve o insanlar ölecekti. Daha da ölecek ama yapılabilecek bir şey yok!"

Mitali'nin sesi artık büyüsünü barındırıyordu. Ağzından çıkan her sözcük ışıklar yayıyor, insanın tüylerini ürpertiyordu. Havadaki elektrik hissedilmeyecek türden değildi:

Gayyan: Işığa Çağrı (Wattsy2019)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin