Tamamen tükenmiş hissediyordum;halsizdim.Başımda korkunç bir ağrı vardı ve hala yüzümdeki alevleri duyumsayabiliyordum.Bu kez vücudum da sıcaktı,hatta yanıyordu,ama üşüyordum.Hem de çok fazla.Yaklaşık üç dakikadır tamamen kendimdeydim ama gözlerimi açamıyordum.Göz kapaklarım en son ciddi anlamda hastalandığımda bu kadar ağır gelmişti...
''Güneş?''dedi çatlak bir ses.''Lütfen bir tanem,uyan artık.''
Göz kapaklarımı kaldırabilmek için kendimi bir kez daha zorladım,ama olmuyordu.Yüzümü buruşturarak yerimde kıpırdandım.Gözlerimi açmayı başardığımda ilk gördüğüm şey kızarmış bir çift kahverengi gözdü.Yelda,telaş barındıran gözlerini kırpıştırdı ve yüzüne çok hafif bir tebessüm yayıldı.Eli hızla elimi kavrarken,''İyi misin?''diye sordu.
''Çok sıcak...''dedim boğuk bir sesle.''Ama,üşüyorum.''
''Ateşin var.''Bir elini gözüne götürüp gözünü sildi.''Çağlar birazdan ilaç getirecek.Onu içince ateşin düşermiş.Düşmediği takdirde doktoru çağıracakmışız.''
Bu cümleye kadar etrafıma bakma gereksiniminde bulunmamıştım ki,zaten bulunacak gücüm yoktu.Kendimi biraz zorladım ve kafamı yavaşça hareket ettirerek gözlerimi odada gezdirdim.Siyah küçük bir dolap,siyah komodin,siyah deri koltuk,siyah perde...Siyah,siyah,siyah.
''Neredeyiz biz?''diye sordum,gözlerimi Yelda'ya çevirerek.
''Siyah Sanayi.''dediğinde gözlerim irileşmişti.''Sonerlerin mekanındayız.''
Ellerimle yataktan destek alarak kalkmaya çabaladım.''N-neden? Nasıl?''
''Bayılmıştın.Soner seni buraya getirdi.''
''Sen...''derken gözlerimi kısarak olanları kafamda oturtmaya çalıştım.''Neredeydin? Yemekhane...''
''Çağatay'ın arkadaşlarından biri beni zorla dışarıya çıkardı.''dedi gözlerini yere çevirerek.''Onunla uğraşıyordum.''
Bir süre sessizce yüzüne baktım.Başka bir şeyler daha söylemesini bekledim ama söylemedi.Çağatay'ın bana yaptıkları,yemekhanede yaşananlar...Çağatay'ın arkadaşı Yelda'ya bir şey yapmış mıydı?
''Yelda?''dediğimde yavaşça gözlerini bana çevirdi.''Kötü bir şey olmadı değil mi?''
Kafasını iki yana salladı.''Hayır,hayır.Bir şey olmadı.''Yutkundu.''Sadece,içeriye girmemem için beni oyalamaya çalıştı.Çağatay'ı engellemeye çalışacağımı biliyordu.''
Bugün olanlar garipti.Çağatay'ın benimle yemek yemek istemesi...Anlamlandıramıyordum.Çağatay ki,kızları peşinde koşturmayı seven ve zengin kızlarla takılan bir tipti.Maddi durumumuz iyiydi evet ama zengin sayılmazdık.Neden böyle bir davranışta bulunduğunu çözemiyordum.En çok da,Soner'le yattığımızı söylediğimdeki öfkesi...Garipti.Çağatay böyle bir tepki vermişken,Enes...Ah!
İçime buz gibi bir korku hücum etti.Korku tüm hücrelerime etkisini yayarken daha da üşüdüğümü hissettim.Ben ne yapacaktım?Gerçekleri anlatamazdım.Soner'den yardım istediğimi öğrenirse daha çok kızacaktı ve bunu engellemeye çalışacaktı.Tek çarem Soner'di ve buna izin veremezdim.Ah,bu dünya neden bu kadar acımasız olmak zorundaydı? Soner'le yatmadığımı söylesem,inanırdı değil mi? Evet inanırdı.Zaten öyle bir şey olmamıştı ki.
''Yelda lütfen,Enes Soner'den yardım istediğimi bilmesin.''dedim iç çekerek.''Bilirse her şey mahvolur.''
Kafasını iki yana salladı.''Merak etme.Söylemem.''
Ayaklarımı yataktan sarkıtarak birkaç saniye öylece durdum.Her nefes alıp verişimde nefesimin sıcaklığını hissedebiliyordum.Ağzımın içi alev alevdi.Yalnızca ağzım değil,yanaklarım,burnum,gözlerim,yüzüm,vücudum...Yanıyordum.Yanıyordum ve bir yandan da üşüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneşin Gölgesi
ActionDüzenlenmiş bir oyun. Kurulan planlar. Kurtarılması gereken bir aile. Ödenmesi gereken bir bedel. Yolunda gitmeyen şeyler. Yıkılan kurallar. Ve,en önemlisi...Hissedilmemesi gereken duygular.