Multimedia:Güneş.
______
Birini sevmenin en kötü günü,onu kaybettiğimiz gündür. -VampirGünlükleri.
Okulun bahçesinde en köşedeki ağacın dibine gidip oturmuştum.Sanırım şuan dördüncü derstelerdi ve ben derslerin hiçbirine girmemiştim.Bu bir haftadır böyleydi...Zaten girsem de hiçbir şeyi anlamıyordum.Hocaların anlattıkları beynime yerleşemeden saniyesinde siliniyordu.Bir haftadır nefes alamıyordum...Bir haftadır ne annemi ne de kardeşimi görüyordum...
Annem suçsuzdu biliyordum...O değil birini öldürmek karıncayı dahi incitemezdi.Bunu laf olsun diye değil gerçekten öyle olduğuna inandığım için söylüyordum.Henüz cezaevine sevkedilmemiş,bir haftadır karakolda tutuluyordu.Onu gidip görmeye cesaretim yoktu.Kardeşimin kaçırıldığını nasıl söyleyebilirdim?
Kardeşimi bulamıyor,annemi oradan çıkaramıyordum.Tek başıma nasıl savaşabileceğim konusunda hiçbir fikrim yoktu.Annemi oradan çıkarabilmek için bir kanıt,tanık ne gerekiyorsa bulmalıydım ama elimden bir şey gelmiyordu işte.
Kardeşim,annemi tutukladıkları günden iki gün sonra benim yanımdayken kaçırılmıştı.Neden ben değilde o'ydu! Küçücük bir çocuktan ne istiyorlardı? Onlar Dicle'yi alıp görürürken ben...Hiçbir şey yapamamıştım! Polise gitmekten başka hiçbir şey...
Polisler,'herhangi bir gelişme olursa biz sizi ararız.'diyerek beni başlarından savmışlar ve ne aramışlar ne de sormuşlardı.
Evde daralıyor,duvarlar üstüme üstüme geliyordu..Bu sebeple okula geliyor ve okulda tam bir aptal gibi dolanıyordum.Hayır dolanmıyordum.Bir haftadır aynı şekilde aynı ağacın altında okul bitimine kadar oturuyordum! Öğretmenlerin tüm ısrarlarına rağmen yinede derslere girmiyordum.Böyle bir durumdayken,dersler kimin umurundaydı?
Bir haftadır hiç durmamış olan gözyaşlarım yine gözlerimden yanağıma,yanağımdan dudağıma doğru yol alıyordu.
''Daha ne kadar derslere girmeyeceksin?''diyen sese döndüğümde karşımda yine aynı kişi duruyordu.Bir haftadır beni bir teneffüs dahi yalnız bırakmayan yakın arkadaşım.
''Her şey eski haline dönene kadar.''diye cevapladığımda dizlerinin üzerine çökerek elini omzuma koymuştu.
''Peki burada boş boş oturup ağlamakla her şey eski haline dönecek mi?''diye sorduğunda kendime itiraf edemediğim düşüncelerimi su gibi yüzüme çarpıtmıştı.
''Yelda...Ben çok kötüyüm!''derken hıçkırıklara boğulmuştum.O ise,bir haftadır yaptığı gibi yine bana sarılmıştı.
''Hepsi geçecek bir tanem...Ben her zaman yanındayım.Anneni karakoldan nasıl çıkarabiliriz;kardeşini nasıl bulabiliriz bilmiyorum ama...Söz veriyorum,her şey eski haline dönecek.''
''Elimden hiçbir şey gelmiyor! Kardeşim şuan nerede ve ne yapıyor hiçbir şey bilmiyorum! Annem orada boşuna tutuluyor ve ben yine hiçbir şey yapamıyorum!''derken kelimelerim hıçkırıklarım arasında kaybolmuştu.
''Güneş...Bizim elimizden bir şey gelmiyor ama...Bize yardım edebilecek birilerini tanıyorum.Hatta sadece ben değil sen de tanıyorsun.''dediğinde kaşlarımı kaldırarak,''Kim?''diye sordum cılız bir sesle.
''Bak..Bu doğru mu bilmiyorum ama sanırım bize yardım edebilecek başka kimseyi tanımıyorum.''dediğinde oturduğum yerde doğrulmuştum.
''Söyle artık Yelda.''
''Soner.''dediğinde hangi Soner'den bahsediyor diye düşünsem de,biliyordum ki ikimizinde ortak tanıdığı olan tek bir Soner vardı.O kendini beğenmiş,kimseyi umursamayan zengin züppe benim için hiçbir şey yapmazdı.O beni tanımıyordu bile! Tanımadığı bir kızı asla umursamazdı! Ve tabii arkadaşları da öyle...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneşin Gölgesi
ActionDüzenlenmiş bir oyun. Kurulan planlar. Kurtarılması gereken bir aile. Ödenmesi gereken bir bedel. Yolunda gitmeyen şeyler. Yıkılan kurallar. Ve,en önemlisi...Hissedilmemesi gereken duygular.