Soğuktan sonra sıcağa kavuşmak o kadar iyi hissettirmişti ki.Bir yandan yorgunluğum kendini daha çok belli etmişti ama bu sıcaklık değişilmezdi.Üzerimdeki ıslak elbiseden kurtularak Soner'in Furkan'dan getirmesini istediği kıyafetleri giymiştim.Evet umurunda olmadığımı kanıtlayacaktı ama bunu oyunumuza dahil etmemiştik.Hastalanmayı gerçekten istemezdim.
Üzerime füme rengi bir kazak ve altıma tayt giymiştim.Üzerimdeki kıyafetler yeniydi,gecenin bir vakti nereden bulduklarını bilmiyordum ama sorgulamadım.Benim için önemli olan temiz olması ve de sıcak tutmasıydı.
Yanan gözlerimi yüzünden çekerek elimi gözüme götürdüm ve gözümü ovuşturdum.''Cidden ne işimiz var?''Saat gece on ikiye geliyordu ve biz bu saatte bir barda oturuyorduk.Soner'in dediğine göre bir işi vardı ve ayrıca bana umurunda olmadığımı kanıtlayacaktı.Nasıl bilmiyorum ama bu ikisi söylediklerini bir bütün halinde karşılayacaktı.Yani,bana umurunda olmadığımı kanıtlarken bir yandan da işini halletmiş olacaktı.
Ah,benim şuanda sekizinci rüyamı görüyor olmam gerekirdi.''Çok yorgunum.Çok gerekliyse yarın gelsek?''
''Yarın olmaz.Şuan olması gerekiyor.''Mekandaki müziğin sesi eskisi kadar yüksek değildi,konuştuklarımızı rahatlıkla duyabiliyorduk.
Gözlerini dans eden insanlardan ayırmıyordu.Oturduğumuzdan beri onları izliyordu ve sanki gözleri yalnızca bir yerde takılı kalmış gibiydi.Düşünceliydi,dans eden insanlara bakıyordu ama gözleri boştu.Hiç beklemediğim bir şekilde,''Kardeşini özledin mi?''diye sordu.Bu sorusu beni afallatırken boğazımı bir sızının yaktığını hissettim.Özlemek ne kelimeydi ki? Özlemek az kalıyordu.Hem de çok az.
Gözlerimin biraz daha yandığını hissederken yavaşça kafa salladım.Yüzünü hala daha bana çevirmemişti,daha doğrusu içeriye girdiğimizden beri yüzüme hiç bakmamıştı.Bunu umursadığım söylenemezdi ama yine de konuşurken yüzüme bakmasını tercih ederdim.''Bir saat kadar buradayız,''dedi beni şaşırtarak yüzüme bakıp.''Sana birini göstereceğim.Onun ilgisini çekmen gerekiyor.''
Kafam allak bullak olurken gözlerimi kısarak,''Nasıl yani?''diye sordum.
''Çocuğun yanında bir kız var,bu gecenin sonunda büyük ihtimalle yatacaklar.Çocuğun bunu yapmasını engelleyeceksin.Yani çocuk o kızı değil,seni istemeli.'' Kaşlarım çatılmakla kalkmak arasında kalırken ona karşımda uzaylı duruyormuş gibi baktım.
Ben ve böyle bir şeyi yapmak? Böyle bir şeyi yapmak ve ben?
Hayır,kesinlikle uymuyordu.Söylediklerini kulağı duyuyor muydu? Ya da,söylediklerine kendi inanıyor muydu? Bir erkeğin bir kızla yatmasını nasıl engelleyebilirdim ki? Hele ki,o kızı değil beni istemesini nasıl sağlayabilirdim? Bunun imkanı yoktu.Bana suyun üzerinde yürü dese bu daha imkanlı bir şey olurdu sanırım.Ayrıca,böyle bir şeyi neden yapacaktım? Başlı başına saçmalıktı.
''Bunu asla yapamam,''dedim kesin bir sesle.''Benden istediğin şeyin olması imkansız.Daha imkanlı bir şeyler isteyebilirsin.''
''Kardeşin için her şeyi yapar mısın?''diye sorduğunda konuyu tekrardan Dicle'ye çevirdiği için yine afallamıştım.Son zamanlarda birçok afallama yaşıyordum ve bunun sebebi hep Soner oluyordu.
Karmaşık konuşuyordu ve uykulu ve yorgun bir haldeyken söylediklerinin içinden gerçekten çıkamıyordum.''Bunun cevabını daha önce vermiştim?'' Bir anlaşmamız vardı,unutmuş muydu? Ailemi geri alacaktım ve bir bedel ödeyecektim.
Aslında biraz kafa yorunca soruyu beni sadece bir kez daha doğrulatmak için sorduğunu anlamıştım.Soruyu sormak için sormuştu.
''Güzel.Birbirimize uyumluyuz,''dedi gözlerime boş bir şekilde bakarken.''Ben de kardeşim için her şeyi yaparım da yaptırırım da.Ve senden Barkın'ın o kızla yatmasını engellemeni istiyorum.O kızı buradan kaçıracaksın.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneşin Gölgesi
ActionDüzenlenmiş bir oyun. Kurulan planlar. Kurtarılması gereken bir aile. Ödenmesi gereken bir bedel. Yolunda gitmeyen şeyler. Yıkılan kurallar. Ve,en önemlisi...Hissedilmemesi gereken duygular.