2.2

5.2K 313 16
                                    

Şeyma|

"Cenk burada ne işimiz var ya?" kolunu omzuma dolayan Cenk beni duymazlıktan gelip önümüzdeki masaya doğru ilerledi. Hala bir tuhaflık seziyordum. Kafasıyla karşımdaki masayı işaret etti. Bende gösterdiği masada tam karşısındaki sandalyeyi çekip oturdum .

"eee mekanı beğendin mi?" dedi garsonu yanımıza çağırırken.

Gözlerimle taradım her yeri. Etrafta turuncu ve mavi tonlar hakimdi. Renkli masalar ve sandalyeyeler loş bir ortam . Galiba bütün özelliği sessiz sakin bir ortam olması da denebilirdi. Etrafta çok az kişi vardı. Tekrar kafamı Cenk ' e doğru çevirdim ve memnun bir edayla konuşmaya başladım.

"valla kardeşim harika bir yerde , neden geldik hâlâ anlayamadım" dedim. ve masadaki resimlere odaklandım.

O sırada masaya üzerinde kocaman "menü" yazan yeşil renkli bir karton konuldu. Ellerimle kavradım ve incelemeye başladım. Bir yandan da Cenki dinliyordum.

"seni özledim bir kaçamak yapalım diye düşündüm" dedi ve elini ensesine koyup bir müddet bana baktı. Nedense hiç inandırıcı gelmemişti . Elimdeki kartonu masaya bıraktım ve güldüm.

"yalanına sokayım Cenk. lan her Allahın günü beraberiz , aynı sırada oturuyoruz ve her gün beraber yiyip içiyoruz. Ne özlemesi bu" dedim kahkaha atarken. Saçlarını karıştırdı ve daha fazla dayanamayıp gülmeye başladı.

"kanka ya valla işin aslı eve misafir gelecek ve ben kalabalıktan nefret ederim. Seninle takılırız diye düşündüm " dedi ve sırıttı. O kadar tatlı görünüyordu ki şuan. Utanmasam gidip yanaklarından öpücektim. Gülerken dikkatimi çeken çikolatalı pastayı işaret parmağımla okşarken garson geldi.

"karar verdiniz mi efendim" ortalama bizden 1-2 yaş büyük olabilecek sarışın çocuk. Elimdeki kartonu bırakıp Cenk e izin vermeden ilk ben konuştum.

"bize şöyle iki kişilik çikolatalı bir pasta yanına da iki tane limonata " dedim Cenk e bakarak. Çünkü eskiden böyle mekanlara geldiğimizde çikolatalı pasta yerdik yada limonata içerdik.

"güzel tercih , unutmamışsın " dedi Cenk elini yanağıma koyarak.

"eee tabi . madem beraber vakit geçireceğiz . Eski günlerdeki gibi takılalım istedim " dedim gülümseyerek.

Ve günün ilerleyen saatlerinde Cenk le harika vakit geçirdik. Cenk in yaptığı gereksiz ama komik espriler , hocalarla olan anılarımız , Cenk in benimle olan dalga geçmeleri. Gerçekten gülmekten ağlamıştım , ağlamıştık. Bazen yüksek desibelde kahkahalar atıyorduk. Tabi bu durum sonucunda etrafta ki insanlar bize tuhaf bakıyordu. Ama siklemiyorduk. ne o , ne ben.

"Şeyma , Beyza nın Dilaver hocanın taklidini yaparken enselendiğini hatırlıyor musun?" dedi Cenk elindeki pasta dilimini ağzına sokarken. İçtiğim limonata nın yudumu boğazımda bir gidip bir gitmemek arasında kaldığı an öylece gülmeye çalıştım fakat ardından daha fazla dayanamayan boğazım öksürmeye başlamıştı. Ardından Cenk sesini değiştirip konuşmaya başladı.

"olum siz hiç büyümeyecek misiniz, eşek kadar oldunuz. Utanmıyor musunuz?" dedi Dilaver hocayı taklit etmeye çalışırken.
Ardından bir kahkaha daha kopardım.
"beynimin kimyasını değiştirdiniz deney fareleri" dedim ardından . Ne Cenk gibi nede Beyza gibi taklit yapabiliyordum. Fakat amaç gülmek olduğu için fazla tınlamadım bu durumu. Deney fareleri kısmını ben uydurmuştum. Komik olmasada

O an Cenk gülerken bir yandanda eliyle birine selam verdi. Kafamı o tarafa çevirdiğimde bir çift gözle buluştu gözlerim. O an hiç olmadığım kadar öksürdüm karşımdaki kişiye.

"Gürkan?" dedim öksürmekten kısılan sesimle.

-

Gürkan ve yanında adını bilmediğim çocuk bizim masaya doğru gelmeden önce her şey normaldi. Yada anormal olan şeyleri biz farketniyorduk. Ama kesinlikle Gürkanla aynı ortamda bulunmamız kalbim için pek normal değildi. Bu sefer öksüren boğazım gülmekten değilde , boğazımda kalan limonatanın limonlu tadındandı. Gürkan Cenk 'in yanına bir sandalye çekti ve selamlaştılar. Yanıma oturan çocuk la göz göze gelip "selam " manasında kafamı salladım . Gürkana vereceğim yada daha daha doğrusu verebileceğim selamı düşünüyordum. Versemiydim ki? Vermeli miydim?

"bu Şeyma " dedi Cenk beni gösterek .
O an yerin altına geçip bir daha yeryüzüne çıkmamayı diledim fakat evren yine bana fazla acımasız davranmıştı.

Gözlerimi Gürkana çevirip gülümsedim.

Gürkan, masadaki peçetenin birini alıp eliyle oynamaya başladı. Sanki benim ona gülümsememe bir karşılık olarak Benim tabirimle siklememek

"sen geçen kapıya hayvan gibi dalan , ebesi sikilen Şeyma ... sensin demek ha? "dedi ve elindeki peçeteyi masaya fırlatıp geriye doğru yaslandı. Ve ardından gülümsedi Galiba bir sonraki davranışlarını kestiremiyorum.

"Gürkan " zaten biliyorum ismini ki. Anoniminle oturuyorsun Gürkan. daha ne? dedim iç sesimle karışıklı gülerken.

"memnun oldum" dedim ve yine hiç beklemediğim bir tonda karşısındaki çocuğu gösterdi.

"bu da Tolga" dedi masadaki peçeteyi tekrar kavrayarak.

memnun olmaz mıyım Gürkan Bey. bana yapacağınız Tolga beyle tanıştığıma nasıl memnun olmam?

sinsice sırıttım gözlerine bakarken.

Keşke şuan telefonum olsaydıda senin ağzına bir sıçsaydım Gürkan. Seninle konuşmayı fazla özlemiştim çünkü.

-

canlarım bölümleri biraz uzun yazmaya karar verdim artık sizinde istediğiniz gibi. umarım beğenmişsinizdir. yorum yapmayı unutmayın. seviliyorsunuz 💞

Neden Olmasın? | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin