Bölüm 1 / Tren

1.3K 77 258
                                    

Hoş geldin, mutluluk getirdin biricik ❤️

Adettendir. Buraya başlama tarihini yazar mısın? ✨
(27 Nisan 2019)

~~~

'Kalbimdeki Kelebek'i senin için öldürdüm ben. Ve acı olan ise o Kelebek, uçmayı henüz öğrenememişti.'

~~~

"Pardon. Çok özür dilerim." Çarptığım kadından özür dileyerek koşmaya devam ettim. Elimdeki orta boylarda olan pembe valiz, yerdeki taşların aralarına takılıyor ve benim koşmamı zorlaştırıyordu. Hızımı, bir çıta edasında arttırmaya çalışırken karnımın sol tarafına birden saplanan ağrı, iki büklüm olmama neden olsa da asla pes etmeme neden olmayacaktı.

"Yavaş lan!" Omzum, tekrar bir başka bedene çarptığında düşecek gibi olsam da dengemi koruyarak bana, yüzünü buruşturarak bakan çocuğa baktım. Hafif öne doğru düşmüş gözlüğümü düzeltirken ben de yüzümü buruşturdum. Bir yandan da kolumdaki saate bakıyordum.

"Lan mı? İnsanlarda hiç terbiye kalmamış." Kafamı iki yana sallarken yere düşen valizimi almak için eğildiğimde gördüğüm şey ise, olduğum yerde tepinerek ağlama isteği oluşturmuştu.

"İnsanların arasında herkese çarparak koşan sensin ve terbiyesiz ben miyim?" Ayakta, bana dalga geçerek bakan çocuğa dilimi çıkarttığımda valizin kırılan tutma yerini ayağımla sertçe iterek valizi kucağıma aldım. Fazla komik göründüğümün farkındaydım ancak şu anda umurumda değildi. En azından valiz gözlerimin önünü kapatacak deredece büyük değildi ancak bu günü belime bir şey olmadan, sağ salim bitirebilirsem kendimi bir paket daha fazla çikolata ile ödüllendirecektim.

"Aah! Acelem olduğunu fark edemeyecek kadar salaksın sanırım. Ve özür dilemeyecek kadar aptal. Bilmiyorum farkında mısın ama valizimi kırdın! Üstelik o elinde tuttuğun cips paketiyle uğraşmayarak düzgünce yürüseydin emin ol sana çarpmak zorunda kalmazdım. Ve insanlarda hiç terbiye kalmamış demiştim değil mi? Kusura bakma insanlarda terbiye var ama insan olmayanlar o terbiyeden kendine pay alamamış." Arkasını dönerek ilerlemeye başlayan çocuk benim sesimle durduğunda hafifce kıkırdamıştı. Bana doğru döndü ve kaşlarını kaldırarak bana baktığında elinde tuttuğu cips paketini avuç içinde buruşturduğunu fark etmiştim.

Üzerine giymiş olduğu beyaz tişörtünde birkaç kırıntılık cips vardı, büyük ihtimal ona çarpmadan dolayı üzerine dökülmüştü. Ve beline bağlamış olduğu gri kapşonlusuna da bulaşmıştı ancak bunu ona söyleyecek miydim? Hayır, mal değilim.

"Bana çarpan sensin ve özür mü bekliyorsun? Özrümün seni bu durumdan kurtaracağını sanmıyorum." Derin bir nefes vererek gözlerimi devirdim. Burada harcadığım bir dakika bile benim aleyhime işlerken daha fazla zaman kaybetmek istemiyordum.

"Her neyse. İyi günler. Ya da, neden iyi günler diliyorum ki sana. Umarım şu an rezil olacağım kadar kötü bir gün geçirirsin." Bir şey söylemesini beklemeden tekrardan koşmaya başladığımda valizin alt kısmı her adım attığımda bacaklarıma çarpıyordu. Dizlerimin moraracaklarından emindim ve derdim neydi ki bu kadar fazla kıyafeti bir anda doldurmuştum? Zaten patlamak üzere olan fermuarlar beni fazlasıyla korkutuyorlardı.

Birkaç dakika sonra daha fazla artan kalabağın arasına geldiğimde hızımı yavaşlatsam da duraksamadım. İlk defa işe yarayan uzum boyum, bana garipseyen gözlerle bakan insanların arasından karşımdaki treni görmemi sağlarken o tarafa doğru koşar adım yürümeye çalıştım.

"Oh, çok şükür." Yüzümde, kaçırmadığım trenin mutluluğu kocaman bir gülümseme olarak yer edindiğinde kucağındaki valizi bana bakan görevliye uzattım.

KELEBEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin