"Bak bak, bir de böyle çek."
Elimdeki fotoğraf makinesi can çekişirken karşımdaki Buse, vermeye çalıştığı pozlar ile bana resmen eziyet ediyordu.
"Buse bezdim. Yemin ediyorum bezdim ya!"
"Allah Allah, sana derslerinde yardımcı olmak isteyende kabahat. Ücretsiz fotoğrafçılık dersleri veriyordum işte."
"Ya, o eşsiz fotoğraf çekme kabiliyetini sömürebildiğim kadar sömürüp, sosyal medya hesabım için aylarca yetecek malzeme çıkartacağım demiyorsun da." Buse kıkırdarken elinde tuttuğu ağacın dalını bırakarak yanıma geldi.
"E tabi, o da var." Elimden alınan fotoğraf makinesiyle derin bir nefes alarak boş bulduğum bir banka oturdum. Buse de çok geçmeden yanıma geldiğinde yanağıma ufak bir öpücük kondurdu.
"Yine mükemmel olmuşlar."
"Selam." Sağ yanağıma değen parmaklarla bakışlarım o tarafa döndüğünde Koray'ın bize gülümseyerek yanımıza oturuşunu seyrettim.
"Size çikolata ve kahve aldım."
"Yaa, Koray!" Buse ciyaklayarak ayağa kalktığında onunla beraber ayaklandım. Koray, elindeki kutuyu banka bırakarak kendisine sarılan Buse'ye sıkıca sarıldı.
"Seni bile özlemişim lan."
"Bile? Aşk olsun." Koray alınmış gibi konuştuğunda kıkırdadım. Yavaşça Buse'den ayrılıp bana yöneldiğinde yüzüme yerleştirdiğim kocaman gülümseme ile kollarımı açtım.
"Nasılsın deli?"
"Ya!" Omzuna vurduğum elimle sıkıca ona sarıldığımda aynı şekilde bana karşılık verdi.
"Koray sen mükemmelsin! Yine kahvaltı yapmamıştık."
"Tahmin etmiştim." Kahkaha atarak ayrıldığımızda Buse'nin, kaptığı kutudan çıkardığı çikolatasını açıp yemeye başladığını görmüştüm.
"Çok iyi düşünmüşsün." Kalktığım banka tekrardan kurulduğumda elime aldığım iki bardak kahveden birini, yanıma yerleşen Koray'a uzattım.
"Bu şekersiz senin galiba."
"Tabiki, Kelebek. Ee, nasıl geçti tatil?" Kahvemden bir yudum alırken omzumu silktim.
"Sıkıcı."
"Sessiz. Tatilde dersleri bile özledim biliyor musun? Hayır para falan da işe yaramıyor, burayı özlüyor insan. Senin nasıl geçti?" Koray gülerek kafasını yavaşça aşağı yukarı sallayarak göz kırptı.
"Benimki hareketliydi ya. Bilirsin." Buse kıkırdayarak Koray'a vurdu.
"Bilmez miyim?!"
"Akşamki yapılacak olan baloya geliyorsunuz, değil mi?"
"Balo mu?" Merakla Koray'a baktığımda gözlerini devirdi.
"Yok artık. Dün gece okul sitesinden duyuruldu haberiniz yok mu?"
"Dün duyurdukları baloyu bu gün mü yapıyorlar? Ulan kızız biz, bizim hangi elbiseyi giyeceğimizi kararlaştırmamız için bile en az bir hafta gerekli!"
"Ben planlamadım." Koray ellerini 'ben suçsuzum' dercesine havaya kaldırdı.
"Hem uzun uzun düşünmenize gerek yok, sen ne giysen yakışmaz zaten." Koray Buse'ye bakarak sırıttığında kahkaha attım.
"Eyvallah ya. Görürsün akşam."
"Görelim bakalım. Her neyse, benim gitmem lazım. Akşam görüşürüz." Yanımdan kalktığında iki parmağını sallayarak yanımızdan uzaklaştığında Buse hırsla ayaklandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KELEBEK
Teen Fiction🦋 Sayılar ön yargınız olmasın. Durmadan yazar, zihninde biriken onca kargaşayı gözü gibi koruduğu defterine aktarırdı. Yazmak rahatlatıyordu çünkü onu ve o, bu yüzden çok istiyordu verilen görevi, bu yüzden savaştı kazanabilmek için. Üniversite...