Kalp Laftan Anlamaz Ki

2.4K 134 56
                                    

Burak Bulut & Ebru Yaşar & Kurtuluş Kuş - İçime Ata Ata

KALP LAFTAN ANLAMAZ Kİ

***

   Dilin tutulduğu ve kelimelerin yetmediği anlar olurdu. Ağzından çıkacak sözcükler, boğazına dizilir. Kelimeler birer birer intihar eder. Ne söylesem tanımlayacak kelime yoktur dediğimiz anlar olur. Tıpkı benim şu anda olduğu gibi. Bana bakan yoğun yeşil hareleri ile ne diyeceğimi bilemiyorum. Sanki söyleyeceğim tek kelime bakışlarında olan duyguyu bir kristal bardağı kırmam sonucu paramparça edecek gibiydi.

Sustum, sustu.

Gözleri konuştu ama gözlerim sustu.

Ruhu fısıldadı, ruhum sağır oldu.

Bakışlarında olan duyguya yabancı değildim. İlk hislerdi fakat olmayacak insana karşı olan hislerdi. Ben, bana gelmemeye ant içmiş adamdan sonra kalbimin kapılarını kapattım. Kilit elimde, kapının ardında bir misafir vardı. Belki o misafir o kapıyı açmamla ev sahibi olabilirdi. Ama ben kendimi buna hazır hissetmiyorum.

Kenara çekildim ve bedenim, bedenine teğet geçti. Bakışları donmuş bir şekilde kapıya bakıyordu, ben bahçeye çıkarken. Bahçeye çıktığım zaman babamların da ayaklandığını ve gitmek için hazırlandıklarını gördüm.

"Heh geldin. Uygar evladımı gönderdim çağırsın diye ama."

"Çağırdı bende geldim." diye yalan söyledim. Yalan söylemeyi sevmesem de o ân ihtiyaç duydum. Annem başını salladı. Kader ile sarıldık ve başka zaman gelmemi istediğini söyledi. Onu belki diyerek geçiştirdim. Ercüment ağabey ile de tokalaştık. O esnada Uygar çıktı evden. Yüzünde bir gülümseme ve gözlerinde bir sis bulutu vardı. Sanki az önce bir şey olmamış gibiydi. Boğazımı temizledim ve kendime gelmek için gözlerimi kapatıp açtım. Annem ve babamın elini öptü. Onlarla ayaküstü konuştu. Karşıma geçti ve elini uzattı. Dikkat çekmesin diye elimi uzattım bende. Eli elimi sıkıca sardı. Sıcaklığı sıcaklığıma karıştı. Tıpkı yoğun bakan harelerinin harelerime karışması gibi.

"İyi günler." dediğim zaman gözlerimin en derinine bakıyordu.

"İyi günler Bayan Güzel Kör." dedi. Taktığı isime güzel kelimesi ile duygularında bir basamak daha ilerleme olduğunu anladım. Boğazımda bir şey varmışçasına üst üste yutkundum ve elimi çektim. Elim sıcaklığından koptuğunda üşümeye başladı. Sıcaklığı çekildiği için üşüyen ve karıncalanmaya başlayan elim isyan ediyor gibiydi. Annemlerle çıktık. Babam park ettiği arabayı kapının önüne getirdi. Ardından arabaya bindik. Bakışlarımı dışarı çevirdiğim zaman Uygar'ın elleri göğsünde bağlanmış bir vaziyette buldum. Kısacık zaman diliminde dalgın bir şekilde arabaya baktığını gördüm. Araba ilerlemeye başladı ve görüntü kayboldu. Uygar'ın dalgınlığını tahmin ediyordum. Bana karşı hızlanan kalbi, sürekli görme isteği, yoğun bir şekilde bakma isteği ve bakması... Bunlar Selim'e karşı yaşadığım ilk hislerdi. Şimdi ise ne Selim ile olabiliyorum ne de bir başkasını alabiliyorum kalbime. Çünkü kalbimin karanlık kuyularına hapsettiğim hisleri oradan çıkartmak demek geçmişi deşmek demekti. Ben ise buna hazır değildim. Kalbimde olmayan birisi ile görüşmek demek ona umut vermekti. Umut vermek ise bir insanın hayatı demekti.

Çünkü insanoğlu yaşamak için nedeni yoksa umuda tutunurdu.

***

Gecenin karanlığı üstümüzde. İnsanların gündüzleri sakladığı sırları ortaya döktüğü, yaşadığı acıları haykırdığı, geleceğe ilk atacağı adımları, umutlarının başlangıcıydı gece. Gündüz ise tersi. Herkesin herkesten, her şeyden gizlediği acıları, sırları vardı. Gündüz yaşadığı kötülükten sonra geleceğe adım atmak için düşünüyor ve bunu gece yapıyordu. Ben; şu ân da karanlık gökyüzüne bakıyor ve ruhumdan fısıldıyorum.

PUSULAM #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin