"Lee Hayi, benimle çıkar mısın?"
Dünden razı kafam çoktan onaylamışken uzanıp yanağımı öptü.
Ben şimdi gerçekten ama gerçekten Woohyun oppayla mı çıkıyorum!!!!
4. Bölüm
Woohyun oppa beni öptükten sonra hemen yanımızdan uzaklaştı. Dördümüz de ağızlarımız bir karış açık arkasından bakıyorduk. Şaşkınlıktan ilk sıyrılan Sulli oldu. Çığlık attı ve boynuma atladı. Az kalsın düşüşüyorduk... ki Wufan ikimizi de tuttu.
"Buna inanamıyorum. Hyung senden mi hoşlanıyormuş? Dünyanın çivisi çıkmış gerçekten."
Wufan başını iki yana sallayarak Woohyun oppanın peşinden gitti.
Kyu oppa yerinde zıplayıp duran Sulli'yi biraz itekleyerek bana sarıldı.
"Sonunda beyaz atlı prensine kavuştun Hayi."
Kulağıma fısıldadıktan sonra ayrıldı benden. Zilin çaldığını duyunca hızlıca bir daha sarıldı.
"Bugün bize gel, tamam mı? Şimdi dersim var. Görüşürüz!"
El salladı ve öğretmenler odasına girerek gözden kayboldu. Sulli sonunda herkes gidince çifte randevularla ilgili hayallerini anlatarak aklı karışık bir beni sınıfa doğru sürüklemeye başladı.
***
Çok tuhaf ama Woohyun oppayla çıktığımızı bütün okul öğrenmişti. Ya da belki o kadar da tuhaf değildir, koridorun ortasında beni öpmesine bakarsak.
Birkaç kişi gelip tebrik etti ama genelde çok kötü bakışlar aldım gün boyunca. Woohyun oppa futbol takım kaptanıydı, çok yakışıklıydı ve çok zekiydi. Şimdiyse Hayi adında hiçbir meziyeti olmayan bir inekle çıkıyordu. Hadi canım! Ben Hayi adındaki şahıs olmasam ben de sinirlenirdim.
Güzel değildim. Sulli her ne kadar öyle olduğumu söylese de beyaz yalanlara inanmayacak kadar büyümüştüm kiiii kör de değildim. Televizyonun yanındaki aynada da, masamın üstündekinde de her gün aynı sıradan saçma yüzü görüyordum. Bunu kesinlikle alçak gönüllük olsun diye söylemiyorum.
Tamam hiç meziyetsiz değilim. Çello çalabiliyorum, aynı zamanda gitarda. Sesimin de güzel olduğunu söylerler. Yani en azından iki yıl önce öyleydi. Ayrıca dönem birincisiyim. Anlayacağınız basit bir inek de değilim. Tamam, sonlara doğru birazcık kendimi övdüğümü kabul ediyorum. Ama alçak gönüllü olmadığımı söylemiştim.
Yine de bunların hiçbiri Wu Woo Hyun'la çıkmak için yeterli değildi. En azından bir top model olmalıydın.
Zaten Wufan ve Woohyun oppayla yakın olduğum için çoğu kız beni sevmezdi. Şimdi bir de içlerinden biriyle çıktığım için yakında kırmızı kart yersem (BOF'taki gibi) hiç şaşırmam. Düşünsene; yumurta domates falan atıyolarmış. Sonra bir de tahtaya ve sırama saçma şeyler yazıyorlarmış. Hahahaah... Tamam komik değil. Daha çok.. Korkunç!
Sulli de Wufan'la çıkıyor. Neden kimse onun da arkasından konuşmuyor ve ona pis bakışlar atmıyor? Hatta herkesin onla arası gayet iyi? Hem Wufan -hiç anlamasam da- kızlar tarafından daha çok seviliyor. Sanırım basketbolu daha havalı buluyorlar. Ya da uzun boyu. Herneyse konu benim bu kötü davranışlarla muhattap olmam. Yani en azından yüzüme bakıp 'çirkin' demeyin hani!
***
Korodan çıkıp Kyu oppanın evinin yolunu tuttum. Kyu oppaya Woohyun oppadan vazgeçeceğime dair söz vermiştim. Sözümü tutmadığım zamanlarda neler yaptığını unutmadım. Eve alnımda iki hafta boyunca geçmeyecek olan bir çürükle gittiğim çoook zaman olmuştu. Ama 'Sonunda beyaz atlı prensine kavuştun Hayi.' derken gülümsemişti. Yani belki bu sefer morluk sadece iki gün kalırdı. Hayır hayır! Umutlanmamalıyım. Peki en azından 1 hafta?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Miss Your Voice ✓
FanfictionKarnımdaki ağır şey yüzünden nefes alamıyordum. Gözlerimi açmadan, bacak olduğunu düşündüğüm şeyi üzerimden ittim. Yanımdaki kişi bu sefer kolunu attı üstüme. Kolunu da ittim. Sonra yorganı çekti. Anında soğuk bir hava dalgası yakaladı beni. Sinirle...