17. Bölüm

437 38 1
                                    

Bölüm Şarkısı: Park Shin Hye-Without Words: https://www.youtube.com/watch?v=sVNlssmkXGQ 

Onun kaşları daha da yukarı kalkarken dudaklarına baktım. Öyle öpülesi görünüyorlardı ki... Yavaşça eğildim. Hayi kabullenircesine gözlerini kapattı.

İşte artık benimsin Lee Hayi.

17. Bölüm - Kaybedenler Kulübü~

Ben ne yapıyorum? Woohyun oppa yüzüme eğilmeye devam ederken son anda kendime geldim ve kafamı çevirdim. Oppanın soğuk dudakları yanağımı buldu. (Feyk attım absjsdks) Yanağımdaki soğukluk hızla kayboldu.

"Hayi... Ben..."

Yüzüme değil arkamda bir yere bakıyordu. Merak edip ben de baktım ama hiç kimse yoktu. Kolumu dürtünce geri oppaya döndüm.

"Bir kafede oturup bir şeyler içmek ister misin? Daha erken."

Bugün her şey gibi bunu da başımı sallayarak kabul ettim. Woohyun oppa yavaşça gülümsedi ve yürümeye başladı. Benim yürümediğimi farkedince durup arkasına baktı.

"Gelmiyor musun?"

"Ge-geliyorum."

★★★

Bugün oppanın tüm dediklerini yapmıştım. Nedeni ne hala ondan hoşlanıyor olmam, ne de Wufan'ı kıskandırmak istememdi. Nedeni Woohyun oppanın gözlerindeki aşktı. Ne ara benden hoşlanmaya başladın oppa? Peki neden şimdi oppa? Neden senden vazgeçebilmişken? Neden artık Wufan'ı seviyorken? O kadar yıl senden hoşlandım. Neden o zaman değil de şimdi?

Ona bir şans vermek için onla gerçek bir sevgili gibi davrandım. Çünkü bu oyuna başlamam bu randevu içindi. Yıllardır bu randevu için bekliyordum. Onun da benim çektiğim acıları çekmesini istemedim. Ben yıllardır ona yakın olamadığım için üzüldüm. Eğer ona yakın olursam acı çekmez diye düşünmüştüm. Ama böyle olacağını bilseydim yapar mıydım? Kabul eder miydim teklifini? Tabii ki hayır. Şu anda öylesine üzgün oturuyor ki karşımda... Öylesine kırılmış... Öpmesine izin verse miydim? Sadece bugünlüğüne her istediğini yapmayacak mıydım? Neden izin vermedim ki? İlk öpücüğümün Wufan'la olmasını istediğim için mi? Ahh... İlk değil. İlki zaten Wufan'la olmuştu.

Bugün bana randevuya çıkmayı teklif ettiğinde kabul etmemeliydim. O an gözlerindeki aşkı anlamamalıydım. Kahretsin...

"Ben üzgünüm Hayi..."

Oppanın konuşmasıyla dışarıyı izlemeyi bırakıp ona baktım. Gerçekten üzgün görünüyordu.

"Dün Kris hiç öpüştüğümüzü görmediğini söylemişti. Onun karşıdan geldiğini görünce... Yani sadece çıktığımıza inanması için. Yoksa öyle bir şey yapmam... Biliyorsun. A-amacım da dudağından öpmek değildi! Sadece yanağından öpecektim. Gerçekten."

Öne eğilmiş inanmamı istercesine bana bakıyordu. Wufan mı? Bizim neredeyse öpüşecek olduğumuz durumu görmüş müdür? Üzülmüş müdür peki? Dün konuşurken öyle rahattı ki, beni sevmediğini düşünmeye başladım. İçimdeki tarafsız ses usulca fısıldadı.

'İnsanların kimi sevip kimi sevmediği konusundaki 6. hissin neden Wufan'ın üstünde işe yaramıyor?'

İç sesime kaşlarıma çattım, ama sonra hala bir cevap vermemi bekleyen Woohyun oppayı fark edip gülümsedim.

"Tamam oppa. Endişelenme. İnanıyorum sana. Immm... Buranın soğuk çayını cidden çok seviyorum. Sence de güzel değil mi?"

"Sen seviyorsan ben de seviyorum."

I Miss Your Voice ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin