Sınır +60
İyi okumalar
( son iki bölüm 60 oy olmadan yeni bölüm gelmeyecek)...
Roseanne telefonun başında Jungkook'un aramasını beklerken bütün gün ayakta olan bedeni, uykuya yenik düşmüştü. Konserin bitmesi az bir şey kalmıştı ama gözleri artık açık kalmaya yeterli olacak kadar güçlü değildi.
Telefonunun yüksek zil sesiyle zaten daha yeni yeni daldığı uykusundan sıçradığında derin bir nefes aldı. Telefonu eline aldığında ekrandan Jungkook yazısını görmeyi umuyordum ancak, arayan Namjoon'du. Telefonu açıp kulağına götürdü.
" Chaeyoung, Namjoon ben. Böyle tanışmayı ummazdım ama acil bir durum var." Roseanne nefesini tuttu.
" Jungkook'a bir şey mi oldu?" Koltuktan hızlıca kalktı.
" Konserin ortalarına doğru fenalaştı, uyanmayınca da hastaneye getirdik ama hala baygın. Arada bir senin ismini sayıklıyor. Gelebilme ihtimalin var mı?" Roseanne derin bir nefes aldı.
" Gelebilirim." Ve telefonu kapattı.
...
Havaalanına yakın oturduğu için şanslıydı. Üzerini değiştirmiş, çantasını aldığı gibi evden fırlamıştı. Neyse ki bilet aldığı uçağın kalkmasına yarım saat vardı. Japonyaya indiğinde aradan çok da zaman geçmemişti. Etrafındaki bir kaç kişi ona bakarken yutkundu, tanınmamayı diliyordu. Hızlı hızlı yürürken havaalanının dışında onu bekleyen Bighit tabelalı arabayı gördü. İçinden küfür ederken çok da görünmeden hızlıca arabaya bindi.
Şoför hızlı bir selam verdiğinde, Roseanne de aynısını yaptı. Kısa bir süre sonra hastaneye vardıklarında maskesini geri taktı. Bugün gerçekten şanslıydı ve şimdi herhangi bir kameraya yakalanmak, şansını kökten yok ederdi.
Hastaneye girip hızlıca asansöre bindi ve dördüncü kata bastı. Jungkook'un kaldığı odanın kapısını tıklattığında, kapı bir anda açıldı. Altı erkek de yüzüne bön bön bakarken yutkundu. Kesinlikle böyle tanışmayı umuyordu.
" Geçebilir miyim?" Hepsi bir anda kenara çekildiğinde gülümseyerek baş selamı verdi ve yatağın yanına yürüdü.
" Uyanalı çok olmadı, ama yorgun olduğu için tekrar uyuya kaldı. Uyanır birazdan." Başını salladı.
" Haber verdiğiniz için teşekkür ederim." Gülümseyerek çocuklara baktı.
" Geldiğin için biz teşekkür ederiz." Adının Seokjin olduğunu tahmin ettiği çocuk gülümseyerek cevap verdi.
" Bu arada tanışamadık, Chaeyoung ben." Eğildi. Hepsi teker teker isimlerini söylerken aklında tutamayacağını bilse de dinledi. Diğerleri Jungkook'u yalnız bırakmak için odadan çıkarken bir tek Yoongi kalmıştı. Sıkıca sarıldıklarında gülümsüyordu.
" İyisin değil mi?" Roseanne başını salladı.
" İyi olmak zorundayım." Yoongi gülümsedi.
" Değilsin Chaeyoung, zor zamanlar geçirdiğini biliyorum güzelim. Sen de insansın, bunu unutma olur mu?" Elini Roseanne'nin yanağına çıkarıp okşadı.
Roseanne tekrar kollarını Yoongi'nin boynuna doladığında gözlerini kapattı. Aralarında az da olsa boy farkı ortaya çıkarken Yoongi de kollarını ince bele sarmıştı.
" Seni gerçekten çok özlemişim." Roseanne böyle bir şeyi Yoongi'den duyduğu için şaşırmıştı.
" Ben de seni özlemişim." Gülümsedi.
" Ağabey."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
contradictory | rosékook texting ✓
Fiksi Penggemar•tamamlandı• "Sana aşık olmaktan korktum ama sen, bana aşık ol istedim." #1 at rosekook, unknown history